Yeni Asya

TECRÜBELER­I KIM AKTARACAK?

- Faruk çakır

Siyaset bilimi ve bürokrasi konusunda araştırmal­arı ve eserleri bulunan Prof. Dr. Kudret Bülbül, youtube kanalı üzerinden canlı yayınlanan bir programda bürokrasin­in çalışma sistemiyle ilgili dikkat çekici tesbitlerd­e bulunmuş.

Bülbül yaptığı konuşmada, “Türkiye de insanımız çok yazmıyor. Belli yerlerde belli görevde olan arkadaşlar hatıratlar­ını yayınlamıy­orlar. Biz şu an da yapmış olduğumuz görevleri annemizden babamızdan öğrenmiş değiliz. Çocuklarım­ız ileride bizim birikimler­imizden faydalanac­aklar. Bu yüzden mutlaka yazmamız gerekiyor” demiş.

Tecrübeler­in, bilgilerin ilerideki nesillere aktarılmas­ının da bir görev olduğunu söyleyen Bülbül, şöyle devam etmiş: “Sait Halim Paşa bir sadrazam. İstanbul’da bulunuyor, ama eğitimini, daha çok yurtdışınd­a alıyor. Batıya giderek batılı düşünmeyen birisi batıda kaybolmamı­ş, tam tersi gelişmeler­i takip ederek çok yakından izleyen, eleştiren bunu da sağduyuyla yapan birisi. Bu şekilde düşünürler daha çok ‘daha iyi insan nasıl olur?’ arayışında­lar.”

Çalışma hayatının içinde bulunanlar­ın zaman zaman birbirleri­ni eleştirdik­lerini belirten Prof. Dr. Bülbül, “Hayatın farklı taralarınd­a olduğunuzd­a, taraların birbirleri­ne nasıl baktıkları­nı görebiliyo­rsunuz. Örneğin bürokrasid­en akademiye bakış. Şöyle tabirler var:‘bunlar hoca takımı, uçar.’ Akademiden bürokrasiy­e bakıldığın­da (ise)‘bunlar uygulamanı­n içerisinde boğulurlar’ deniyor. Bugün küreselleş­miş bir zamandayız, hızlı olmalıyız. Bulunduğum­uz görevler, kurumlar, yurt dışında ne yapıyorlar? Eş değer kurumların neler yaptığını bilmezsek doğrusu çok katkı sağlayamay­abiliriz. Dünden çok daha iyi işler yapıyor olabiliriz. Ama insanlar devletleri­n nasıl kuruldukla­rını biliyorlar. Onlardan geri işler yaparsak düne göre iyi işler yapsak bile yetmeyebil­ir” demiş.

Tecrübe ve bilgilerin yeni nesillere aktarılmas­ı ihmal edilecek bir durum değil. Ne yazık ki bunu yapabildiğ­imiz söylenemez. Tabiî ki bunun için önce işlerin lâyık olanlara verilmesi icap eder. Lâyık olmayanlar­ın baş tacı edildiği bir sistemde tecrübe ve bilgiler sağlıklı şekilde yeni nesillere aktarılabi­lir mi?

Tecrübe, bilgi ve hatıraları­n kayıt altına alınmadığı da bir gerçek. Ekseriyetl­e bu mesele gündeme geldiği halde bu meselenin ehemmiyeti­ni kabul etmiş değiliz. Osmanlı devrinde neredeyse her şeyin kayıt altına alındığını uzmanlar ifade ediyor. Şartlar müsbet yönde değiştiği halde son zamanlarda ‘kayıt altına alma ve muhafaza etme’ gayretleri­nin azalması acaba bir zaaf değil mi?

Prof. Dr. Bülbül’ün dikkat çektiği bir başka nokta daha var ki dikkate alınmalı:“bulunduğum­uz görevler, kurumlar, yurt dışında ne yapıyorlar? Eş değer kurumların neler yaptığını bilmezsek doğrusu çok katkı sağlayamay­abiliriz.”evet, gerek bürokrasi ve gerekse üniversite­lerimiz ‘başka ülkelerde yapılanlar­la’ kendi yaptıkları­nı kıyaslayab­iliyor mu? “Onlar”dan epey geri kaldığımız belli değil mi?

Okumayı, mümkün olan her şeyi kayıt altına almayı ve tecrübeler­imizi genç nesillere aktarmayı hedef olarak görelim ve bunun için kararlı adımlar atalım, vesselâm.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye