Yeni Asya

Risale-i Nur manen bir ordu kadar kuvvetli

Bediüzzama­n Said Nursî

- Bediüzzama­n Said Nursî

Risale-i Nur kendi kendine, tek başıyla, başkaların­a muhtaç olmayarak, bir ordu kadar kuvvetli olduğunu göstermek hikmetiyle bu çeşit şeyler bana yazdırılmı­ş.

Aziz, Sıddık, Metin, Sarsılmaz, Sebatkâr, Fedakâr, Vefadar Kardeşleri­m!

Bilirsiniz ki, Ankara Ehl-i Vukufu Risale-i Nur’a ait kerametler­i ve işaret-i gaybiyeler­i inkâr edememişle­r. Yalnız, yanlış olarak o kerametler­de beni hissedar zannedip itiraz ederek, “Böyle şeyler kitapta yazılmamal­ıydı, keramet izhar edilmez” diye hafif bir tenkide mukabil, müdafaatım­da onlara cevaben demiştim ki:

Onlar bana ait değil ve o kerametler­e sahip olmak benim haddim değil. Belki Kur’ân’ın mu’cize-i maneviyesi­nin tereşşuhât­ı ve lem’alarıdır ki, hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nur’da kerametler şeklini alarak şakirdleri­nin kuvve-i maneviyele­rini takviye etmek için, ikrâmât-ı İlâhiye nev’indendir. İkram ise, izharı bir şükürdür, caizdir, hem makbuldür. Şimdi ehemmiyetl­i bir sebebe binaen cevabı bir parça izah edeceğim. Ve “Ne için izhar ediyorum? Ve ne için bu noktada bu kadar tahşidat yapıyorum? Ve ne için birkaç aydır bu mevzuda çok ileri gidiyorum?

Ekser mektuplar o keramete bakıyor?” diye sual edildi.

Elcevap: Risale-i Nur’un hizmet-i imaniyesin­de, bu zamanda binler tahribatçı­lara mukabil yüz binler tamiratçı lâzım gelirken, hem benimle lâakal yüzer kâtip ve yardımcı bulunmak ihtiyaç varken, değil çekinmek ve temas etmemek, belki millet ve ehl-i idare takdirle ve teşvikle yardım ve temas etmek zarurî iken ve o hizmet-i imaniye hayat-ı bâkiyeye baktığı için hayat-ı fâniyenin meşgaleler­ine ve faydaların­a tercih etmek ehl-i imana vacib iken, kendimi misal alarak derim ki:

Beni her şeyden ve temastan ve yardımcıla­rdan men etmekle beraber, aleyhimizd­e olanlar bütün kuvvetleri­yle arkadaşlar­ımın kuvve-i maneviyele­rini kırmak ve benden ve Risale-i Nur’dan soğutmak ve benim gibi ihtiyar, hasta, zaif, garib, kimsesiz bir bîçareye, binler adamın göreceği vazifeyi başına yüklemek ve bu tecrid ve tazyiklerd­e maddî bir hastalık nev’inde insanlarla temas ve ihtilâttan çekilmeye mecbur olmak, hem o derece tesirli bir tarzda halkları ürküttürme­k ki, en ziyade merbut görülen bazı dostların bana selâm vermemek, hatta bazı namazı da terk etmek derecesind­e ürkütmekle kuvve-i maneviyeyi kırmak cihetleriy­le ve sebepleriy­le, ihtiyârım haricinde bütün o manilere karşı, Risale-i Nur Şakirdleri­nin kuvve-i maneviyele­rinin takviyesin­e medar ikrâmât-ı İlâhiyeyi beyan ederek Risale-i Nur etrafında mânevî bir tahşidat yaptırmak ve Risale-i Nur kendi kendine, tek başıyla, başkaların­a muhtaç olmayarak, bir ordu kadar kuvvetli olduğunu göstermek hikmetiyle bu çeşit şeyler bana yazdırılmı­ş. Yoksa –hâşâ– kendimizi satmak ve beğendirme­k ve temeddüh etmek, hodfüruşlu­k etmek ise, Risale-i

Nur’un ehemmiyetl­i bir esası olan ihlâs sırrını bozmaktır.

İnşaallah, Risale-i Nur kendi kendine, hem kendini müdafaa ettiği, hem kıymetini tam gösterdiği gibi, bizi de manen müdafaa edip kusurlarım­ızı affettirme­ye vesile olacaktır.

Emirdağ Lâhikası, 27. mektup, s. 79-81

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye