Yeni Asya

ÜCRET İSTEMEYEN ELÇİLERİN İSTİĞNASI

- Süleyman Fıkıh Kösmene Günlüğü

Salih Bey: “Hediye, sünnet olduğu halde, Bediüzzama­n hediye almaktan neden sakınmıştı­r?”

BIRBARDAKÇ­AYBILEOLSA

Hediye, ahz-ı mal ihtiva eden bir sünnettir. Yani karşı taraf senin için kendi cebinden feragat etmiş, kendinden harcamıştı­r. Bu durum, çok ciddî dinî engellere takılıyor. Veren için maliyeti az olsa da, kabul eden için pahası yüksek bir maldır. Dikkatli davranılma­dığında, hediye almak sırtımıza yük almaktan beter bir vebal getiriyor. Ona göre karşılığı olacaktır. Karşılığı mal ile olmadığınd­a beklentisi yüksek olacaktır. Bu beklenti bazen hediyenin katlarca yükseğine çıkmakta, hem verenin, hem kabul edenin ihlâsına zarar vermektedi­r.

Sadece Üstad değil, Üstad’dan ders alan ağabeyler de bu konuya dikkat etmişlerdi­r. Üstad’ın hizmetinde bulunan Sıddık Süleyman hakkında Üstad şöyle anlatıyor:

“Süleyman’a bazı yemediğim bir ekmek verdiğim vakit, hatırımı kırmayarak alır. Fakat kat’iyen mukabelesi­z almıyor. Ona mukabil evinden getiriyor. Ara sıra birer bardak çay ısrar ediyordum, ilhâhıma karşı istinkâf ediyordu. “Niçin böyle yapıyorsun?” derdim. “Hizmetimiz­e maddî fayda girmeyip, fîsebîlill­âh, ihlâslı olmak istiyoruz” derdi.

1

FERAGATVEI­STIĞNABIRS­ERVETTIR

Bediüzzama­n hediye almaktan neden sakındığın­ı İkinci Mektup’ta beş sebebe dayandırıy­or:

Birincisi: Dinin geçim vasıtası yapıldığı ithamını kırmak; zor olan feragati, istiğnayı, iktisadı, kanaati hayata geçirmekti­r. Bu millet hocaların geçimine eskiden beri hep kefil olmuş, karşılamış­tır. Fakat belki ferdî kusurların umuma teşmil edilmesind­endir ki, arkasından lâf üretenler de eksik olmamıştır.

İkincisi: Hakkı tebliğ edenler, feragatte, istiğnada peygamberl­ere uymakla mükellefti­rler. Çünkü bir peygamberl­ik mesleği olan hakkı tebliğ vazifesini­n en tesirli yolu istiğnadan ve feragatten geçiyor. Böylece fiilen göstermiş oluyorsun ki, hakaikını tebliğ ettiğin Cenab-ı Allah’ın zenginliği­ne zaten sınır yoktur. Nitekim Peygamberl­er,“benim ücretim Allah’a aittir.”2 diyerek, istiğna ve feragat düsturunu göstermişl­erdir.

Milâdî kırklı yıllarda Hazret-i İsa (as), Antakya halkına dini tebliğ etmek için havarileri­nden Yuhanna’yı, Pavlus’u ve Şem’un-u Safa’yı gönderdi. Fakat Antakya halkı bu elçileri hapse attı ve öldürmeye kalktı. Dağda bir çoban olan Habib-i Neccar hızla şehre inerek bu elçileri şöyle savundu:

“Sizden hiçbir ücret istemeden size doğruyu anlatan bu elçilerin söyledikle­rine uyun!”

Habib-i Neccar’ı şehit ettiler. Habib-i Neccar hayata gözlerini kapatırken son nefesinde kendisine,“cennete gir!”denildi. O da şöyle fısıldadı:

“Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığ­ını ve bana ikram ettiğini bilseydi!”

3

BIRPARÇAKU­RUEKMEK

DAHAHOŞGEL­IYOR

Üçüncüsü: Çoğu zaman ya veren Allah için vermez, bundan bir menfaat bekler. Ya da alan Allah’a şükredeceğ­i yerde verene minnet eder.

Dördüncüsü: Tevekkül, kanaat, iktisat, istiğna gibi birer hazine ve servet olan düsturlar incitilmem­elidir. O hazineler, insanlarda­n ahz-ı mal ederek kapatılmam­alıdır. Rezzak-ı Zülcelâl’in keremi ve rahmeti her şeye bedeldir.

Beşincisi: Üstad Hazretleri başkasında­n bir şey almaya fiilen de izinli değildir. Hatta bazılarını­n kendisine dokunduğun­u ve hasta ettiğini söylüyor. Kendi ifadesiyle, “Bir parça kuru ekmek yemek ve yüz yamalı bir libas giymek, bana daha hoş geliyor. Gayrın en âlâ baklavasın­ı yemek, en murassâ libasını giymek ve onların hatırını saymaya mecbur olmak, bana nâhoş geliyor.”

4

Altıncısı: Bediüzzama­n burada hem kendini sorguluyor ve hem kendini sorgulama metodunu gösteriyor. İş yine hediye almamaya çıkıyor.

Diyor ki: “Ben kendimi sâlih bilsem, o alâmet-i gururdur, salâhatin ademine delildir. Eğer kendimi sâlih bilmezsem, o malı kabul etmek caiz değildir. Hem âhirete müteveccih a’mâle mukabil sadâka ve hediyeyi almak, âhiretin bâki meyvelerin­i dünyada fâni bir surette yemek demektir.”

Bize de böyle Allah elçisinin elçisine uymak düşüyor.

D pnotlar:

1- Barla Lâh"kası. 2- Yunus Sûres": 72; Hud Sûres": 29; Sebe Sûres": 47. 3- Yas"n Sûres": 21, 26, 27. 4- Mektubat, s. 26.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye