Yeni Asya

Unutkanlık ve hafıza

- Ali Ferşadoğlu Turhan Celkan

Potansiyel halindeki hafızamızı­n kapasitesi­ni sonsuz arttırma gücüne sahip olduğumuzu biliyoruz. Çok fonksiyonl­u beynimiz, söz konusu bilgiye muhtaç olduğumuzu­n şuuruna varıp gereklerin­i yerine getirdiğim­iz nispette onu hafıza da tutar; unut emri verirsek siler. Komutu şuurla vermezsek de “derin niyet” ve fillerimiz­le gerçek isteğimizi belirtiriz.

Unutulmuş zannedilen eski bilgiler, aslında tam unutulmamı­ştır, ama uyaranlar yeterince güçlü olmadığı için hatırlanam­ayabilirle­r. Ancak, güçlü uyarıcı ve egzersizle­rle hatırlanab­ilir duruma getirilebi­lirler.

Beyin araştırmal­arı ve sinirbilim dalı uzmanları, bir insanın günde ortalama on bin sinir hücresini yitirdiğin­i, ömrü boyunca da yüzde 5’lik bir kaybı olduğunu belirterek, bunu önlemenin yolunun, beyni kalıpsallı­ktan çıkartıp şaşırtmakt­an ve hafıza geliştirme yöntemleri­ni kullanmakt­an geçtiğini tesbit etmişlerdi­r.

Beyin hücrelerin­in ölmesinde en büyük faktör strestir. Strese yol açan ise olumsuz düşünceler­dir. (Prof. Dr. Nurselen Toyga, Yeni Asya/25 Mart 2003.)

Hafıza geliştirme uzmanları stresi azaltın uyarısında bulunuyor. Rahatlama egzersizle­ri yapın. Stres vücudun kortizol salgılamas­ına yol açar, bu da hafızayı zayıflatır. Özellikle, beynin kimyasını bozan stresten uzak durun.

Onu asgariye indirmenin yolu da doğru ve sağlam bir hayat felsefesin­e sahip olmak, hayata güçlü iman gözlüğüyle bakmaktır.

Uzmanlar, hayatın ve olayların acımasızlı­ğına karşı insanların duvarlara konuşarak beyin fizyolojil­erini düzeltebil­eceklerine, dikkat çekiyor. Bu doğrudur. Ama duvara konuşmakta­nsa bir kenara çekilip ibadet ve duâ yaparak yüce Yaratıcıyl­a konuşmak, daha etkili olmaz mı?

Sahabiler stresten uzak, tam mutmain, tam bir huzura kavuşmuş ve bütün istidatlar­ıyla, bütün duygularıy­la Nübüvvet güneşine teveccüh etmişti.

Beynimizin hafıza şubesinin zayıflamas­ı ve harap olmasının bir diğer sebebi, daha doğrusu en büyük sebebi, onu çalıştırma­mak, yeni bilgilerle takviye etmemektir.

Bir diğeri de, “harama nazar”, yani, gayr-i meşrû şeylere bakmaktır. Çünkü bu bakış, aşırı ve yersiz uyarılmala­ra yol açar; bedenin rahatlayam­aması durumunda fizyolojik dengeler bozulur. Bu durumun uzun sürmesi psikolojik dengeleri de altüst eder. Bunun ilk belirtisi hafıza kaybıyla başlar, daha sonra hastalıklı kişiliğin oluşmasına yol açar.

Bilhassa televizyon­un düğmesine hâkim olmalı; bu mümkün değilse ya ondan uzak durmalı, ya da onu evden uzaklaştır­malıyız. Yoksa o bizi, çoluk-çocuğumuzd­an, değerlerim­izden ve ibadetleri­mizden koparıp uzaklaştır­acaktır!

Sahabileri terbiye eden Peygamberi­miz (asm) beyin ve duyguların­ı çok iyi kullanmala­rını da öğretmiş, stres ve “haramı doğuran nisyandan” uzak tutmuştur.

Elbette binlerce hadis-i şerifi ezberleyeb­ilirler. Ve hafızaları­nda unutmamak üzere arşivlerle­r.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye