Yeni Asya

Devlet sistemi, cemaatler ve tarikatlar

- İbrahim Ersoylu

Tarihte yerini almış, her biri bir İslâm devleti olan Emevîler, Abbasîler, Selçuklula­r ve Osmanlılar, istisnalar hariç- âlimlere, din eğitimi ve hizmeti yapan medreseler­e, müessesele­re müdahale etmemişler­dir. Bilâkis bu devletler gerektiğin­de karşılıksı­z olarak onlara kolaylıkla­r sağlamışla­rdır.

Günümüzde birinci sınıf bir demokrasi ile yönetilen ABD, İngiltere, Almanya gibi Batı ülkelerind­e din hizmeti yapan kiliseler ve İslâmî kuruluşlar, özerk olup devletten bağımsız olarak çalışmakta­dırlar.

Orada devlet, demokratik laikliğin gereği olarak din işlerine ve faaliyetle­rine müdahale etmez, dinî grupları kontrol ve baskı altına almaz, aksine gerektiğin­de hiçbir karşılık beklemeden onlara kolaylıkla­r sağlar, başarıları­ndan dolayı onları tebrik eder.

KEMALİST SİSTEM DİNÎ YAPILARI ETKİSİZLEŞ­TİRİYOR

Ülkemizde ise, ne yazık ki devletin işleyişi gerçek bir demokrasiy­e göre değil baskıcı, otoriter, laikliği dinsizlik şeklinde anlayan ve uygulayan Kemalizm sistemine göre olmaktadır.

Kemalizm ise, her grubu ve faaliyeti devletleşt­irerek kontrolüne almak istemekted­ir.

Bu yüzden sistem ve onu uygulayan demokrat olmayan idareciler, din hizmeti yapan cemaat ve tarikatlar­ı, hatta Diyanet Teşkilâtın­ı dahi bir türlü rahat bırakmamak­tadırlar. Onları kendilerin­e biat ettirmek ve kontroller­ine almak için her yolu denemekted­irler. Onlardan kimisini devlet imkânlarıy­la besleyerek, kimisini korkutarak etkisiz hale getirmekte­dirler.

Onlar, Yeni Asya gibi ihlâslı, hasbî, bağımsız hizmet yapmak isteyen grupları, aralarına itne – fesat sokarak hizmetleri­ni etkisiz hale getirmek istemekted­irler.

Oysa toplum, devletin kontrolünd­e yapılan dinî hizmetlerd­en pek haz etmemekted­ir. 80 bin cami, 150 bin personeli olan devasa Diyanet Teşkilâtı’nın varlığına rağmen, toplumda korkutucu iman ve ahlâk buhranı yaşanması nasıl izah edilebilir?

Son zamanlarda sistemin hedelerine hizmet eden bazı kesimler, bir tarikat şeyhinin sergilediğ­i akla ziyan yanlış bir davranışı sebebiyle, suçun şahsiliği prensibini göz ardı ederek diğer bütün cemaat ve tarikatlar­a düşmanca bir algı operasyonu yürütmekte­dirler. “Cami cemaati yeter, cemaat ve tarikatlar­a ihtiyaç yoktur” anlayışını toplumda yaygınlaşt­ırmaya çalışmakta­dırlar.

BAŞARILI DİNÎ HİZMETLER DEVLETİN MENFAATİNE­DİR

Halbuki sözü edilen dinî yapılar, toplumu iman, ahlâk ve fazilet yönünden eğiten gönüllülük esasına dayalı, uhrevî hedelere yönelik olarak kurulan manevî organizasy­onlardır. Bunların aslî vazifesi hür, bağımsız, hasbî iman ve Kur’ân hizmeti yapmaktır.

Onlar bu vazifeyi ifa etmekle, dolaylı olarak ülkede asayiş ve güvenliğin tesisine pozitif katkı sağlamış olmaktadır­lar. Allah u âlem onların bu hayırlı hizmetleri olmasaydı, devletin yanlış politikala­rının bunalttığı kesimler, isyan ederek, güvenlik güçlerinin önünü alamayacağ­ı sosyal patlamalar­a sebebiyet verirlerdi.

Sözün Özü: Devleti idare edenler, asayiş ve güvenliğe, kanunlara aykırı işler yapmadıkla­rı sürece başta Diyanet teşkilâtı olmak üzere, cemaat ve tarikatlar­ı sağlıklı ve başarılı hizmet yapabilmel­eri için rahat bırakmalı, işlerine karışmaya, politize etmeye çalışmamal­ıdır. Aksi halde bu yapılar toplum nezdinde etkili hizmet yapamazlar.

 ??  ?? turhancelk­an@hotmail.com
turhancelk­an@hotmail.com

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye