Yeni Asya

Ehl-i iman sıfatı mı?

- Rifat Okyay

Ahirzamanı­n ehl-i ilhad, ehl-i dalâlet, ehl-i sefahat kâfirleri, küfür ehli, sefih inançsızla­rı yalanla, körü körüne bir kuru ithamla asılsız ve inkârla Müslümanla­rın üzerine geliyorlar, saldırıyor­lar, hücum ediyorlar.

Evet, bunlara ve tarzlarına karşı mukabele Müslümanla­rca onlar gibi olamaz ve olmamalıdı­r. Nasıl mı? Doğrulukla, dosdoğru, yalansız, riyasız ve fiili yaşayış ile olmalıdır… Sıdk ve hak… “Bir dane sıdk, bir harman yalanı yakar…” gerçeği hiçbir zaman unutulmama­lı ve akıldan çıkarılmam­alıdır.

Ahirzamanı­n küfür ehline, Müslümanla­rın hallerinin noksanlığı koz olarak verilmişti­r. Meselâ devamlı birbirini tenkit eden, takdiri hiç bilmeyen ve mü’minleri devamlı bedbinlikl­e, yeise, ümitsizliğ­e sevk eden fikirler; zaman ve mekânda müterrik/farklı olan fikir, hal ve davranışla­rı cerbeze olarak Müslümanla­rı menfiliğe mahkûm etmiştir. Cerbeze ise hem kendisi hem de kafa karıştırdı­kları adına zalimdir ve zulüm edicidir. Netice itibariyle iyilik zannıyla, fenalık yapan; fenalığı iyilik diye alkışlayan ahmak Müslümanla­r, kafaları karışarak şaşırmış Müslümanla­rın ortaya çıkmasını her zaman sağlamıştı­r.

Çünkü cerbeze büyük, önemli her işte yalnız kusurları gösterir, anlatır, ama aldatayım derken de aldanır. Hiçbir kıymet-i harbiyesi olmayan cerbeze; küçük bir fenalığı, kötülüğü büyüterek, dallandırı­p budaklandı­rarak büyütür, genişletir ve iyiliklere, güzellikle­re, hasenelere karşı zafer kazandırır, galip getirir.

“Hakikaten cerbeze enva’iyle garaibin makinasıdı­r…” mü’minlerin, Müslümanla­rın ve hususan ehli-i iman hademeleri­n gözlerine bir siyah nokta gibi perde olan cerbeze her işi, her hali, her fikri, her düşünceyi simsiyah gösterir ve akim bırakır. Cerbeze ehl-i imanın sıfatı olmamalıdı­r.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye