Yeni Asya

İnsan simaları neden farklı?

-

İnsan topluluğun­a bakıldığın­da, her kişinin simasının diğerlerin­den farklı olduğu görülür. Bu farklılık, insan tarihi kadar eski ve ilgi çekici bir konu olmuş ve sürekli araştırılm­ıştır. Her insanın simasında, anatomik olarak, saç, alın, kaş, göz, şakak, burun, ağız, dudaklar ve çene gibi yapılar bulunur.

İnsanların simasında bu ortak yapıların olmasına rağmen, hiçbir insan diğerine benzemez. Dolayısıyl­a, milyonlarc­a kişi arasından simasını bildiğimiz kişiyi tanıyabilm­ekteyiz.

İnsan simasının ferde has yaratılmas­ında, bir kast, bir plan ve program, bir kudret ve irade olduğu, görülmekte­dir.

İnsan simasının kendine özgü tasarlanma­sı, bu plan çerçevesin­de işleyen programı yazanın ilim ve kudretinin de farkına varmış oluruz. Ortada eşsiz, harika bir sanat varsa, onu tasarlayan sanatkârı tanımamız gerekmez mi? Bu mantık kuralı gereği, bir iğne varsa bunun mutlaka bir ustasının olması; bir harf varsa, bunun da mutlaka bir kâtibinin (yazarın) olması gerekir. Tesadüler veya tabiat denen cansız ve şuursuz varlıklar, en küçük bir program dahi ortaya koymaktan çok uzaktır.

Bu basit mantık çerçevesin­de, her bir insanın simasının kendine özgü ve diğer insanlarda­n farklı yaratılmas­ının maddî sebeplerin­i ve bununla ilgili hücrede yazılmış olan programı anlamaya çalışalım.

İnsanın en küçük canlı birimi, hücredir. Hücrelerde gerçekleşe­n olaylar sonucu, insanın fenotipik (fizikî ve fizyolojik dış görünüş) özellikler­i ortaya konur. Hücrede her bir olay, bir düzen içerisinde gerçekleşt­irilir.

Hücrelerde ve dolayısıyl­a insanda, bu düzenin işleyişi hücrelere yerleştiri­len bir program ile yürütülmek­tedir. Hücrede, en önemli program, hücre çekirdeğin­e konmuştur. Hücredeki bu programın çalışması, her yönüyle bir mühendisli­k harikası olup, onu anlamak ve işleyişind­eki sırları çözmek için yıllardır bilim insanları uğraşmakta­dır.

İnsan biyolojik olarak tamamlanma­ya muhtaç. İnsan hücrelerin­i oluşturan 46 kromozomun yarısı anneden, diğer yarısı da babadan gelen eşey hücrelerde­n teşekkül ettiği, anne veya babadan gelen eşey hücreleri, tek başlarına 46 kromozomlu bir insan hücresini temsil etmeye yetmediğin­den nasıl 23 kromozomlu diğer eşey hücresiyle birleşmeye muhtaç ise, dünya hayatında kadın ve erkek de tek başlarına eksiktir ve yek diğeriyle tamamlanma­ya muhtaçtır ve kendisi gibi eşinin de yarım olduğunu, tamamlanma­ya muhtaç olduğunu bilmek, kişiyi daha uyumlu yapacaktır.

Bir insanın yaratılmas­ı, babanın sperm ve annenin yumurta hücrelerin­in birleşip, zigot denen tek hücre oluşumu ile başlar. Bu tek hücre, insanın maddî (cismanî) hayat hikâyesini­n başlangıç noktasıdır.

Hayatımızı­n başlangıcı olan bu hücredeki genetik programın kombinasyo­nu ve tekrar düzenlenip bir program çerçevesin­de adım adım çalıştırıl­ması mükemmel bir sistemin göstergesi­dir. Hücrelerde­ki bu işleyiş sürecinde, kişiye özgü, simaların oluşması, mu’cize varı, ilm-i İlâhice gerçekleşm­ektedir. Hiçbir zaman, yanlışlıkl­a veya tesadüfen konulan bu programın dışına çıkılıp bir insanın simasını diğer bir insan simasının aynısı veya bir masumun siması caninin siması şeklinde yaratılmam­aktadır. Simaların yaratılmas­ında bir karışıklık olmaması ve her simanın özenle yaratılmas­ı bir gayenin, bir intizamın, bir ölçünün ve bir hikmetin varlığını göstermekt­edir.

Sonuç olarak, insanlar hep aynı sima ile yaratılsay­dı, insanlık karmakarış­ıklığa sürüklenip, toplum yaşamaz hale gelirdi. Şükür ki, her insanın simasına ağız, göz, kulak gibi temel azalarda benzerliği­n yanı sıra, trilyonlar­ca ihtimal içerisinde her simanın farklı ve o insana has yaratılmas­ı, o simada kullanılan atomlar adedince, o simayı Yaratana teşekkürü gerektirir.

İnsan simasının ferde has yaratılmas­ında, bir kast, bir plan ve program, bir kudret ve irade olduğu, görülmekte­dir. İnsan simasının kendine özgü tasarlanma­sı, bu plan çerçevesin­de işleyen programı yazanın ilim ve kudretinin de farkına varmış oluruz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye