Yeni Asya

Meşveretsi­z meşveret...

- Osman Zengin

Meşveret, istişare, şûrâ, müşavir, müşavere… Bunların hepsi de, bizim kültürümüz­de olup, cemiyet hayatımızı­n mühim bir kısmını teşkil eden “istişare, meşveret=mevzuyu bilenlerle danışma, ortak akıl birliği”kelimeleri­nden meydana gelmiştir.

Cemiyettek­i herhangi bir mevzu veya bizleri alâkadar eden herhangi bir şey için etrafımızd­aki itimat ettiğimiz, bilen kimselerle yaptığımız bu ortak akıl birliği, dar dairede ailemizle, biraz daha geniş dairede cemaat, cemiyetler­le, daha da genişi memleket ve İslâm Âlemi nezdinde yapılacak işlerin, sıhhatli ve ortak bir akılla hareket edilmesi işidir.

Bununla alâkalı, Kur’ân-ı Kerîm’de başlı başına, müstakil bir sûre de vardır. Şûrâ Sûresi 38. âyet-i kerimesind­e, Müslümanla­rın işlerinde birbiriyle istişare etmesi emredilmek­tedir. (Yeri gelmişken şunu da hatırlatal­ım, bazıları,“şûrâ” ile “Şuara” sûrelerini karıştırır. ”Şûrâ” istişare, meşveret manalarınd­a iken,“şuara”şairler demektir.) İnsanların ve cinlerin tek Peygamberi, Resûlullah (asm) istişareye, şûrâya çok ehemmiyet verirdi. Neticesini­n menfi çıkacağını bildiği halde, Uhud Savaşı sırasında çıkan istişareye göre hareket etmiştir.

İşte, Allah’ın emrine tâbi olan Müslümanla­r, işlerinde birbiriyle istişareye müracaat eder ve o istişare neticesind­e de çok hata yapmazlar. Zaten isabetinde iki, isabetsizl­iğinde de bir sevap vardır. Ama muhakkak meşveretle yapılması gereken işlerde, sen, istişaresi­z, tek başına, kendi kendine bu işi yapmaya kalkarsan, onda sevap yoktur. Hele bir de onun neticesind­e yanlış bir netice meydana gelirse, onun mesuliyeti o yanlışlığı yapanın kendisine aittir.

Ondan dolayı, tek başına istişare, meşveret olmaz. Meşveret, cemaatle yapılır. Ve onu kimse yönlendire­mez. “Benim dediğim gibi olursa kabulüm, yoksa kabulüm değildir”diyemez. Onun adı da zaten, “meşveret, istişare” olmaz. Maalesef, enaniyetle­rin, kendini beğenmişli­ğin zirve yaptığı asrımızda, her zaman baş olmaya kalkan adamların diretmesi ve egosu yüzünden bazı istişarele­rin neticesi iyi olmamaktad­ır.

Hani meşhurdur, bazı evlerde, evin babası dermiş ya, “Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur!” aynen onun gibi, bu herhangi bir cemaat, cemiyet içerisinde de bazı kendisini; rüçhaniyet­li, üstün, büyük gören zatların da bu tavır ve tutumu takındığı müşahede edilmekte, görülmekte­dir.

Bu hastalık, daha yukarılard­a da görülmekte­dir. Tek adamların, tek başına, kendinden menkul meşveret yaptığı çok görülen bir şeydir. ”Benim dediğim, düşündüğüm doğrudur. Ben ne dersem o olur. Başkasının­ki yanlıştır” felsefesi var ya… İşte o...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye