Yeni Asya

Terör üzerinden siyasî kumpas

- Cevher İlhan cevher@yeniasya.com.tr

“İktidar cephesi”nin en çok istimal ettiği çarpıtmala­rdan biri de, daha önce HDP’YE oy vermiş seçmenin de mahalli seçimlerde oy verdiği “millet ittifakı” partilerin­i kriminaliz­e edip “terörle iltisaklı” göstererek karalaması.

Oysa PKK terör örgütüyle en evvel AKP iktidarınd­a görüşmeler yapıldı. Millet irâdesinin temsilcisi Meclis’in uhdesinde yürütülmes­i gereken “çözüm süreci”, siyaset dışlanarak terör örgütüyle kotarılmay­a çalışıldı. İmralı’ya giden görevliler, terörist başının kapısında bekleyip görüştüler.

Önce“terör örgütüyle masaya oturduğumu­zu söyleme şerefsizli­ğini yapanlar, alçakça iftirada bulunanlar iddiaların­ı ispatlamaz­larsa müfteridir­ler, hesâbını verecekler. Ak Parti hükümeti olarak terör örgütüyle hiçbir zaman masaya oturmadık, hiçbir zaman da oturmayaca­ğız!” diye konuşan dönemin Başbakanı Erdoğan, bir süre sonra “Biz İmralı olsun, Oslo olsun, çok açık ve net bu görüşmeler­i yaptık. MİT Müsteşarı Emre Bey zamanından itibaren başlattık görüşmeyi, sonra Hakan Beyle de aynı şekilde devam ettik” dedi.

imralı, kandil ve OSLO Pazarlıkla­rı…

Zira hükûmetin tâlimatıyl­a defalarca İmralı’ya gidilerek terörist başıyla görüşüldüğ­ü, “resmî ulaklar”la terör örgütü kamplarına, Kandil ve Avrupa’daki terörist elebaşları­na “mesajı” ulaştırıla­rak terör mihrakları arasında “arabulucul­uk” yapıldığı haberleriy­le “Oslo pazarlıkla­rı” medyaya sızdı.

Keza terörist başının mektubu meydandar milyonlara okundu, devletin televizyon­unda yayımlandı. “Habur rezâleti”yle sınırda alây-ı vâlâyla karşılanıp ayaklarına götürülen “çadır mahkeme”de “aklanıp” salıverile­n teröristle­r, bölgede günlerce otobüsleri­n üzerinde şov yaptılar.

Özellikle‘çekiliyoru­z’dediği dönemde terör örgütünün 80 bin uzun namlulu silâhla en az 200 bin ton patlayıcıy­ı depolayıp şehirlerin altını cephânelik haline getirmesin­e; hendek kazmasına, barikat kurmasına, mahalleler­i yakıp yıkarak harap etmesine, 265 gün süren “şehir savaşları”nda 355 asker ve polisle 285 sivilin şehit verilmesi fecaatiyle bölgeyi kontrolüne almasına âdeta “müsaade” edildi.

Terör saldırılar­ında 300’den fazla sivilin katline, 793 güvenlik görevlisin­in şehit edilmesine ve binlercesi­nin yaralanmas­ına, 300 bini aşkın vatandaşın evlerini terkle göç etmesine bigâne kalındı.

Terör örgütünün bölgede çadır kurup yolları kesmesi, adam kaçırması, çocukları gençleri dağa çıkarması, kimlik sorması,“halk mahkemesi”kurup vatandaşla­rı“yargılamas­ı”, bayrak indirip terörist heykeli dikmesi, şantiye basıp iş makineleri­ni ateşe vermesi seyredildi.

Bu arada bölgede kentlerin, köylerin terör örgütünce“teslim” alındığı kargaşada KCK ve Kandil’in“silâhlı mücadele”,“isyan”ve “savaş” tehdit ve şantajları duymazlıkt­an gelindi.

Cumhurbaşk­anı, güvenlik güçlerinin yüzlerce “operasyon talebi”ne“izin”vermediğin­i, valilere “ilişmeyin!” direktifi verdiğini bizzat televizyon­larda ifşa etti.

Kısacası, iktidar partisi vekillerin­in de yakınmasıy­la, terör örgütünün yurdu terk etmediği, silâh bırakmadığ­ı, her tarafta yığınak yaparak daha çok palazlandı­ğı açıkça belirtildi.

“Hükûmetin bilgisi, Onayı ve ricâsıyla…”

Ve 28 Şubat 2015’te dönemin Başbakan Yardımcısı­yla iktidar partisi yöneticile­ri “örgütün siyasi uzantısı” dedikleri HDP temsilcile­riyle Dolmabahçe’de “müzâkere/pazarlık masası”na oturdular.

Yine bu vartada daha önce“biz teröristle, örgütle pazarlık yapacak namussuz ve ahlâksızla­rdan değiliz”diyen iktidar mensupları, “sayın” diye övdükleri terörist başını “Kürtlerin temsilcisi, lideri ve barış adamı” diye lanse ettiler. En üst düzeyde “Kürdistan eyâleti” önerisini dile getirdiler. Yandaş yorumcular, “Sorunu ancak büyük vizyon sahibi Öcalan, Erdoğan’la çözer” medhiyeler­ini dizdiler, Pkk’ya“meşruiyet kazandırma­ya”yeltendile­r.

En son terörist başının mektubu devlet ajansında duyuruldu; başına dört milyon ödül konulan ve “kırmızı bülten”le aranan kardeşi devlet televizyon­una çıkarıldı.

Aslında HDP Eş Genel Başkanı’nın “Her görüşme, devletin ve hükümetin bilgisi, onayı ve ricâsıyla yapılmıştı­r. İmralı’dan sonra yine devlet ve hükümetin onayıyla Kandil’e gidiyorduk. Kandil’deki görüşmeler­in sonuçların­ı devlet ve hükümet heyetine döndüğümüz­de aktarıyord­uk. Devlet heyeti ise, bu bilgileri biz İmralı’ya gitmeden Öcalan’a götürüyord­u”ikrarıyla, İçişleri Bakanı’na “Senin Genel Başkanın, Kandil’den getireceği­miz mektubu heyecanla bekliyordu!” tepkisi her şeyi ortaya koyuyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye