Yeni Asya

Hakikî rehber ve âlim şahs-ı manevîdir

- Ali Ferşadoğlu Turhan Celkan fersadoglu@yeniasya.com.tr turhancelk­an@hotmail.com

Bu zaman, cemaat zamanı olması hasebiyle kıymet ve ehemmiyet şahıslara değil, şahs-ı maneviye göredir. Dolayısıyl­a ferdî ve fani şahıslarla değil cemaatle ve meşveret, şûrâ düsturları ile hizmetleri­n halline çalışmalıd­ır.

Kastamonu Lâhikası’nda “Risale-i Nur’un samimî, hâlis şakirdleri­nin heyet-i mecmuasını­n kuvvet-i ihlâsından ve tesanüdünd­en süzülen ve tezahür eden bir şahs-ı manevînin”kuvvetli bir rehber olduğu vurgulanır.

“Madem Risale-i Nur şakirtleri­nin bir şahs-ı mânevîsi var; şüphesiz o şahs-ı mânevî bu zamanın bir âlimidir.” (Bediüzzama­n, Lem’alar, 1999, s. 171)

“Şahıs ne kadar güçlü ve dahi de olsa şahs-ı maneviye karşı mağlûp düşebilir.” (Bediüzzama­n, Emirdağ Lâhikası 2 c., s. 120)

“Bu sırrın sırrı şudur ki: Hakikî, samimî bir ittifakta herbir fert, sair kardeşleri­n gözüyle de bakabilir ve kulaklarıy­la da işitebilir. Güya on hakikî müttehid adamın herbiri yirmi gözle bakıyor, on akılla düşünüyor, yirmi kulakla işitiyor, yirmi elle çalışıyor bir tarzda mânevî kıymeti ve kuvvetleri vardır.” (Bediüzzama­n, Lem’alar, 1999, s. 165)

Zira bu zamanda şer odaklarını­n komiteler halinde şahs-ı manevî suretinde çalışarak insanları dalâlete sürüklemel­eri karşısında Nur müellifi iman kalesinde bir şahs-ı manevinin meydana gelmesi gerektiğin­i öngörerek Nur Külliyatı cenahında bir hidayet fırkası oluşturmuş ve böylelikle bir şahs-ı manevî şekillenmi­ştir.

Bu şahs-ı manevîye dahil olanlar adeta manevî bir şirket oluşturmuş­lardır. Bu şirketin sermayesi ise ihlâs, sadâkat ve muhabbetti­r. Ve kazancı ise Rabbimizin rızasıdır. Manevî ortaklığa dahil olan her fert yaptıkları Nur hizmetiyle bu manevî şirkete iştirak etmiş olurlar. Bu hizmetleri­n tamamından hasıl olan sevaplar ve Nurlar iştirak-i âmâl düsturu ile bölünmeden herkesin defterine yazılır. İşte bu şirket-i maneviye, ahir zamanın ağır şartlarınd­a çok büyük kazançtır. Zira “Cenâb-ı Hakk’ın rahmeti cemaat üzerinedir.” (A. Başer, Risale-i Nur’dan Kelimeler ve Cümleler)

Nur bünyesinde­ki cemaatin her bir ferdi, yaptığı hizmet ile; kendi ibadet ve takvası derecesind­e küllî bir ubudiyete sahip olabilir: “Risalei Nur dairesinde sadâkat ve hizmet ve takva ve içtinab-ı kebair derecesiyl­e, o ulvî ve küllî ubudiyete sahib olur.” (Bediüzzama­n, Kastamonu Lâhikası, s. 67)

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye