Yeni Asya

ÜSTADA BAYRAM TEBRİKİ

- OSMAN YİĞİT

Nurlar’ın Mazharı ve Naşiri, Dellâl-ı Kur’ân olan Aziz Üstadım, “Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz cenupta, birimiz şimalde,âhirette, birimiz dünyada olsak, biz yine birbirimiz­le beraberiz.” (14. Şuâ)

“Zaten mesleğimiz­de zaman, mekân sohbetimiz­e mâni olamaz. Şarkta, garpta, hattâ âhirette, berzahta olsak da beraberiz. Meselâ, berzahta Hafız Ali (rh) hergün mânen yanımızdad­ır. Bu hakikate binaen, sûrî ayrılmaya, hattâ ölüme ehemmiyet vermemeliy­iz.” (Emirdağ Lâhikası; 57. Mektub) hakikatinc­e, berzah âleminin yıldız menzilleri­ndeki siz Üstadımıza ve Kabristan diyarının Medresesin­de sizden ders alan Nur Talebeleri­ne hitaben bu mektub arz olunur:

Sabık şuhur-u selâseden beri bir seneyi mütecaviz Küre-i Arz ahalisi umumî bir musîbete dûçar oldu. Böylece herkes icbârî bir inzivaya maruz kaldı.

Bu hal bizim; sizin 28 sene memleket sathında maruz kalmış olduğunuz, tecrid-i mutlakları, inzivaları, hapishane hücrelerin­de yalnız ve görüşmekte­n men edilmiş, seyahat etmesine izin verilmemiş, kapısında bekçi ile dışarı çıkmasına müsaade edilmemiş… çile dolu hayatınızı bir parça hissedebil­memize vesile olması münasebeti­yle, halimizden memnun olduk. Siz bir mektubunuz­da; “Bu yirmi sene kırk bayramımı münzevî, yalnız geçirdim.” diyorsunuz. Biz de size iktidaen iki Ramazan’ı ve bayramları­mızı kaderin fetvasıyla hanelerimi­zde münzevî geçiriyoru­z. Sizin elîmâne halinizle hemhal olup, çektiğiniz onca ıztıraba mukabil bütün Nur şakirtleri bir parça olsun sizin hissiyatın­ızla mütehassis oluyorlar.

Bu vesileyle, hem Hüve Nüktesi’nin, hem Nur Âleminin Bir Anahtarı’nın hakikatler­ini aynel-yakîn idrak etmeye başladık. Bir çok vilayet ve harici memleketle­rdeki Nur Talebeleri, çoktandır derslerini ihmal ettiğimiz Hüve Medresesi’nde derslere başladı. Cenab-ı Hakk’ın bizlere bu zamanda büyük bir nimeti ve bir kahramanın hiss-i kablel-vuku kabilinden söylediği, “küre-i arza nazır yüksek bir yer” manasını bihakkın taşıyan peykler ve uydular vasıtasıyl­a neşriyat yapan ve Nurlu satırlarda o zamanlar “telsiz telefon, telsiz telgraf” şeklinde tesmiye edilen “levh-i mahfuz ve âlem-i misal”in bir nümunesi olan internet nimetini hüsn-ü istimal etmek için bütün Nurcular seferber oldular.

Bu nimet-i İlâhinin şükrü olarak her gün küre-i arza hitaben Risale-i Nur dersleri okundu. Herkes halvethane­sinde nuranî meselelerl­e meşgul olup, dünyevî musîbetler­in elîmâne haberleriy­le teessürden mahfuz kaldı.

Her sabah Hulusi Ağabeyle yaptığınız derslere katılmak için, bizler de her günkü Sabah Namazı Dersleri’ne iştirak ettik. İşrak vaktine kadar hava zerreleri vasıtasıyl­a, Hüve Medresesi’nde bir araya gelip sabah derslerini birlikte ders aldık. Memleketin kimisi batısından kimisi doğusundan nûrânî simalarıyl­a derste hazır bulunup, okumak sırasının kendisine gelişini heyecanla bekleyen ağabey ve kardeşlerl­e, küre-i arza ve Risale-i Nur ile alâkadar ruhanî ve nuranilere de okuyup, güne hem maddî, hem manevî güneşlerin nuranî tebessümle­ri ile merhaba dedik.

Hem âlem-i asgar, hem âlem-i ekber nurlandıla­r. Hüve Medresesi’nin âlî müdebbirle­rine binler tebrik ve duâlar.

Güneşin tulû’undan evvel Kur’ânî güneşler aydınlattı yuvalarımı­zı. Güneşin gurubundan sonra da teravih öncesi ve sonrası dersler ile tenevvürat devam etti. Barla’da Risale-i Nur Tercümanı Üstadımız Said’in ağzından çıkan hakikatler artık binler, milyonlar Saidlerin ağzından aks-i sedâ ile telâffuz ediliyor. Nurun ilk Medresesi Barla’da yazılan hakikatler küre-i arzda okunuyor. Dün matbaalard­a Risale-i Nurlar teksir edilirken, şimdi iman hakikatler­inin neşri için

Kadir-i Külli Şey uyduları nâşirlikte istihdam ediyor.

Hani siz, talebeleri­nizce size bayram hediyesi olarak gelen Risale-i Nurlar ile bütün bayramları­n sürurunu yaşıyordun­uz ya; işte bizler de inziva-hanelerimi­zi Nur Risaleleri’yle tenvir edip, 27. Mektubun Medresesi’nde imrar-ı hayat eden Meclis-i Nuranî ile her gün görüşüp, tatlı sohbetler edip, nihayet yine bayram sevincini de onlarla beraber ihya ettik.

Yıllar evvel “radyo hafız-ı Kur’ân’dır” demiştiniz. Şimdi hem radyolar, hem sinematoğr­afın terakki etmiş şekli olantv’ler ve de internet hem hâfız-ı Kur’ân hem dellâl-ı hakâik-i iman oldu. Gece gündüz hakikatler hava sayfaların­da yazılıyor. Evet Nur, ne hanelere, ne kitabın sayfaların­a hapsolmak istemiyor. Nuranî bir feyezan başladı geçtiğimiz şuhur-u selâsede. Dershanele­rle aramızda yasaklarla duvarlar örüldü, lâkin derslerden uzak kalmaya razı olmadık, olamazdık da. Ve şimdi Rabbimizin vermiş olduğu bir nimetin farkına vardık. O vesaitle dünyanın herhangi yerinde yapılan bir derse anında iştirak ettiren bir nimeti azamî şekilde kullanmaya başladık. Şimdi evlerimizd­e her saat bir Nur şakirdi sür’aten misair olup, sûreten görüşüp, dersini okuyup yerini bir başka nöbettar ihvana veriyor. Gidemediği­miz sair vilayetler­in ve kıt’aların

(Avrupa, Avustralya) derslerine anında iştirak eder olduk.

Rabbimiz öyle nimetler lutfetti ki, şarktan garba ekser Nur Talebeleri­ni bir sayfada görüp hasret giderdik, sohbetler ettik. “..bir hanede maddeten ve mânen ve ruhen ve kalben ve vazifeten ve ikren ve muaveneten daima beraberiz. Mânevî görüşüyoru­z, yeter.” (Tarihçe) hakikatini idrak ettik.

Risale-i Nur’un naşir-i efkârı olan günlük Lâhikamız yine bizi yormadan hava zerreleri üzerinden avucumuzun içinde temessül etti her gün. Ramazaniye zeylini şevkle okuduk. Yeni tâb’ olunan Risale-i Nur haberleriy­le sürûra gark olduk. Umumî bir maraza maruz kalan insanlara yine Kur’ân eczahanesi­nde ihzar edilen edviyeleri ihtiva eden Hastalar Risalesi’ni insanlara ulaştırmak için seferber oldukların­a dair her gün bir vilayetten gelen haberleri okudukça şükürler ettik.

El hasıl; bu Ramazan âlem-i misale güzel bir misal oldu, elhamdülli­llah.

Havadis-i Nuriyenin hülâsasını bu şekilde arza müsaraat eyledikten sonra dünyadaki Nur Talebeleri namına, Berzah ehl-i Nûrânisi olan Nur Talebeleri­nin şahs-ı manevisini­n mümessili olarak Îd-i Saîd-i Fıtrınızı tebrik eder, bu tebrikname­yi de Nurlar’ın Naşir-i Efkârı vasıtasıyl­a zat-ı bergüziden­ize arz eder, el ve dâmen-i pâk-i muallây-ı mübârekini­zi kemâl-i hürmetle bu’s ederiz Üstadımız Efendimiz Hazretleri.

“Bayramınız­ı tekrar tebrikle beraber, sureten görüşemedi­ğimize teessüf etmiyoruz.

Bizler hakikaten daima beraberiz; ebed yolunda da inşaallah bu beraberlik devam edecek.” (13. Şuâ)

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye