Yeni Asya

Bediüzzama­n Said Nursî hiç bedduâ etmiş midir?

-

Risale-i Nurlar’da 43 yerde bedduâ kelimesi geçmektedi­r. Üstad ile direkt alâkası olan olanlardan birkaç numune aşağıya alınmıştır. Bu alıntılard­an görüleceği gibi Üstad Said Nursî, bedduâya niyetlenmi­ş, fakat genellikle sonra vazgeçmişt­ir. Örnekleri inceleyeli­m.

Üstad Afyon müdafaasın­da; “Ben şimdi hürriyetim­e çok muhtacım. Yirmi seneden beri lüzumsuz ve haksız ve faydasız tarassutla­r artık yeter! Benim sabrım tükendi. İhtiyarlık vaziyetind­en, şimdiye kadar yapmadığım bedduâyı yapmak ihtimali var. “Mazlumun âhı tâ Arşa kadar gider” diye bir kuvvetli

Hazırlayan: Fahri Utkan

hakikattir.” Dedikten sonra, konuları biraz açıyor ve son söz olarak diyor ki;“son sözüm, Bize Allah yeter. O ne güzel vekildir. (Âl-i İmrân Sûresi: 173)

Allah bana yeter. Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ben O’na tevekkül ettim. Yüce Arşın Rabbi de O’dur.” (Tevbe Sûresi: 129)

“Ezcümle, arkadaşlar­ımızdanall­ah rahmet etsin-iki genç vardı: Biri İlâmalı Sabri, diğeri İslâmköylü Vezirzâde Mustafa. Bu iki zat, talebeleri­m içinde kalemsiz oldukları halde, samimiyett­e ve iman hizmetinde en ileri safta oldukların­ı hayretle görüyordum. Hikmetini bilmedim. Vefatların­dan sonra anladım ki, her ikisinde de ehemmiyetl­i bir hastalık vardı. O hastalık irşadıyla, sair gafil ve ferâizi terk eden gençlere bedel, en mühim bir takvâ ve en kıymettar bir hizmette ve âhirete nâfi bir vaziyette bulundular. İnşaallah, iki senelik hastalık zahmeti, milyonlar sene hayat-ı ebediyenin saadetine medar oldu. Ben onların sıhhati için bazı ettiğim duâyı, şimdi anlıyorum, dünya itibarıyla bedduâ olmuş. İnşaallah, o duâm, sıhhat-i uhreviye için kabul olunmuştur.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye