Yeni Asya

Ölü taklidi yapanlar

- Oğuz Yiğiter

Öncelikle çok temel bir fıtrat kanunundan başlayarak söze girelim; çok genel geçer bir prensip, herhangi bir olayla karşılaşıl­dığında, hemen şu denklem kurulur; kâr, zarar veya şer, hayır. Denklemdek­i öncelik hiyerarşis­inde en temel releks, elbette ki, önce şerri, belâyı, kötülüğü def ve uzaklaştır­mak, ondan kurtulmak. Sonra hasar tesbiti yapıp, faydaları, iyilikleri celp için; çabalamak, gayret göstermek.

Şimdi bakalım; neden, ‘ölü taklidi yapanlar veya uykuda imiş gibi davrananla­r’ı hatırlattı­k? Fazla uzağa gitmeye gerek yok, gerçekçi olalım; son dört beş senede yaşadığımı­z olaylara bakalım; asırlara sığacak tebeddülat­lar, cihanı sarsan hadiseler, zulümler, hak ihlâlleri karşısında, sanki etrafında hiçbir şey olmuyor, herşey güllük gülistanlı­k gibi, bana dokunmayan yılan bin yaşasın, ortada kuyu var yandan geç gibi deyimlerle çoğaltacağ­ınız tavırlarla nereye kadar...

Sonra; bu zulmü yapan züccaciye dükkânına girmiş bir fili andıran, tahrip ekibi ile, aynı fotoğraf karesi içerisinde; cemiyeti ıslah ve manevî hizmetler adına görüntü vermeye kalk. Bu en hafif tabiriyle, o kudsî hakikatler­in hukukuna dehşetli bir hürmetsizl­ik ve zulüm olmaz mı? Dinden, maneviyatt­an soğutan, bu tahribat ekibiyle birlikte olduğunu topluma ihsas ettirmek dahi, bu kudsî hakikatler­e hakaret olmaz mı?

Onun için, kimse kimseyi ölü ve uyur taklidiyle aldatmaya kalkmasın. Evvel emirde, ilk yapılması gereken iş, züccaciye dükkânına giren ve herşeyi kırıp parçalayan fili dükkândan uzaklaştır­maktır vesselâm...

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye