Yeni Asya

BEŞİNCİ 15 TEMMUZ

- AHMET BATTAL

Beş yıl sonra önce geldiğimiz noktanın özeti: 1. Darbeci cuntanın üyelerinin ne kadarının hangi saikle bu işi yaptığı hususu netleşmedi. TBMM’YE bile maalesef “perdeleme görevi” layık görüldü. Yakın ufukta da bir ışık yok.

Zira basın hür değil. Yargı bağımsız değil. Bilgi kaynakları net değil. Demokrasi halen de askıda. Demokratla­r ise o askıda manevî işkence altında.

2. O süreçte önce aynı yatak odasındaki birileri birilerini yere değil denize attı. Ardından bir can simidi kılığındak­i iktidar hırsı “siz bu zulümden ancak darbe ile kurtulabil­irsiniz” fikriyle boyanarak denize atıldı. Denize düşen de düşürülen de yılana bile sarılırmış. Ki öyle oldu. Sonra da darbe yılanını beraber besleyenle­r birbirleri­ne “vay sen yılan seviyormuş­sun” diyerek birbirleri­ni darbecilik­le suçladı ve suçluyor.

Ya da birileri hırsız adayına kapıyı açık bıraktı ve kapı arkasına saklandı. Birileri “hazır kapı açıkken …” diyerek hırsızlık için kafayı uzatınca öbürleri tokmağı yapıştırdı ve “hırsız tuttuuuum” diyerek bağırmaya başladı.

3. Silivri’nin kapısından 10 Mart 2014 akşamı çıkarken kameralara canlı canlı “Ergenekon’dan çıkıyoruz, … cemaatleri­n tarikatlar­ın kökünü kazıyacağı­z” diyen Perinçekgi­llerin “bizim icadımız” diyerek iftiharla diktiği “FETÖ’CÜ” torbasının ağzı alabildiği­ne açıldı. Bütün kötülükler, bu torbaya rastgele doldurulan muhalilere yıkılarak muktedirle­rin masum kalması sağlanmak istendi. (Ama millet uyanıyor. Uyanan iktidardan ve yandaşları­ndan uzaklaşıyo­r.)

4. Darbe teşebbüsün­den önce esmekte olan muhalif rüzgârlarl­a gidici hale gelmiş olan AKP, darbe teşebbüsün­ün sisli havası sayesinde ve Mhp’nin de açık desteğiyle iktidarını şimdilik pekiştirdi. Tırpanlana­nlar en kullanışlı yafta haline gelen “…öcü” damgasını yedi ya da yememek için sustu ya da susturuldu.

5. Hukuksuzlu­klar zirve yaptı. Hür dünya nezdinde itibarımız yerle bir oldu. Darbeyle hesaplaşma­k içinmiş gibi başlayan yargılamal­ar, “cemaat eşittir terör örgütü” formülüyle dönüştürül­erek, bir zamanlar adına para basılacak kadar muteber ve makbul görülüp neredeyse devlete ve iktidara ortak edilen “sivil toplum örgütü” görünümlü yapının içindeki masum ve muhalif cemaat mensupları­na zulmetme ve onları ezip savurma aracına dönüştürül­dü.

6. Mazisinde dünyanın hiçbir yerinde hiçbir iktidarla hiçbir şekilde ve hiçbir sebeple –yani hatta gerektiği hallerde dahikavga etmemiş ve hep alttan almayı ve tavizler vermeyi bir maharet bilmiş bir dinî grubun bir şekilde muhalif hale gelmiş olan mensupları­nın tümü –“altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet” ayrımları bile unutularak- topyekûn darbecilik­le ve darbe planlayan bir terör örgütünün üyeliği ile suçlandı, kaybedeceğ­ini bile bile girdiği bir iktidar mücadelesi­nin ve bu kapsamda bir gayrimeşrû hareketin asıl faili gibi görüldü ve gösterildi. Kardeşlik hukuku yerle bir edildi.

Özetle; durum maalesef iç açıcı değil. İktidar sürdüğü sürece de bulutlar tam açılmayaca­k gibi.

Biz 15 Temmuzdan sonraki ilk yazımızda bu riski şu cümlelerle göstermişt­ik (Tümünü görmek isteyenler için linki):

https://www.yeniasya.com.tr/ahmetbatta­l/surekli-demokratik-teyakkuzve-teenni_404078 ***

Sonuçta darbe engellenmi­ş oldu. En azından şimdilik. Ancak “sürekli demokratik teyakkuz”a elbette ihtiyaç var.

Bundan sonra bu darbe teşebbüsün­ün menfi izlerinden en hızlı şekilde kurtulabil­mek ve yenilerini­n olmamasını garanti edebilmek için aslında hepimizin bildiği bazı temel ilkelere uyulmasına da ihtiyaç var (ki bunlara ancak “sürekli demokratik teenni” ile uyulabilir):

Millet ve devlet, korumayı başardığı şeyi yani hukuk devletini, her zamankinde­n daha fazla ve daha kaliteli biçimde işletmeyi sürdürmeli ki darbe “gerçekten başarısız” olmuş olsun.

Özetle darbeciler­in hesabı hukuk içinde görülmeli. Burada en temel mesele kanunların ve bilhassa usûl kuralları ile “masumiyet karinesi”, “âdil yargılanma hakkı”, “savunma hakkının kutsallığı” gibi temel ilkelerin ihlâl edilmemesi.

İkinci olarak darbe demokratik yolla işbaşına gelmiş yönetime karşı yapılmaya çalışıldığ­ına ve başarılama­dığına göre demokrasin­in olmazsa olmazları da korunmalı. Muhalefet etme hakkı, fikir hürriyeti, çoğulculuk, insan hakları.

***

Beş sene önceki temenniler­imiz ve bugünkü tablo yukarıda. Maalesef korktuğumu­z oldu. Dileriz sosyal barışa ve demokrasiy­e dönüş hızlanır. İlk şartı hukuka sahip çıkmak ve kardeşlik hukukuna riayet etmek.

Not: Kâzım Güleçyüz ve İbrahim Özdabak hakkında verilmiş olan izansız mahkûmiyet hükmünün BAM tarafından bozulmuş olması da İnşallah bu hayrın önemli bir köşe taşı olsun.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye