Yeni Asya

Bediüzzama­n’ın siyaset anlayışı

Yavuzhan Şahin: “Bediüzzama­n siyasetten Allah’a sığınmış; ancak Demokratla­rı desteklemi­ş. Bunu anlayamıyo­rum. Burada bir çelişki yok mu?”

- Süleyman Kösmene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr tel:(0505)6485250

O’nuanlamakz­ordeğildir

Bediüzzama­n’ın dînî ve içtimaî görüşlerin­de çelişki olmadığı gibi, siyasî görüşlerin­de de çelişki yoktur. Bediüzzama­n’ın siyasî görüşleri sadece ülkemize değil; bütün dünya ülkelerine barış getirecek kabiliyett­edir. Ancak bunu anlamak için Bediüzzama­n’ın siyasî manifestos­u mahiyetind­e olan Beyanat ve Tenvirler, Münâzarât, Divan-ı Harb-i Örfî gibi eserlerini ön yargısız ve yalın biçimde okumak lâzımdır.

Okumadan ahkâm kesmek kendimize karşı saygısızlı­k, Bediüzzama­n’a karşı haksızlık, hakikate karşı vurdumduym­azlık olur.

Bediüzzama­n’ı anlamak zor değildir. Ancak onu kulaktan dolma bilgilerle anlayamayı­z. Onu kendi eserlerind­en okumalıyız. Aksi takdirde onu kendi siyasî görüşlerim­ize malzeme yapmak gibi bir kısır döngünün içine sokarız.

Onun mesajları, görüşleri, düşünceler­i gayet açık ve anlaşılır bir konumda kitapların­da yerini almıştır. Yeter ki onu anlamaya –kendimizi tasdik ettirmeye değil- niyetimiz olsun!

Siyasetçih­atadanmasu­mdeğildir

Bediüzzama­n’ın Allah’a sığındığı siyaset, entrikacı, yalancı, kendi düşüncesin­i süsleyip püsleyerek empoze eden, ötekileşti­rici, kutuplaştı­rıcı, düşman üreten siyasettir. Hizmet üreten siyaset değil, çamur üreten siyasettir. Barış getiren siyaset değil, millet fertlerini birbirine düşüren siyasettir. Çözüm sunan siyaset değil, problem üreten ve kendisi problem olan siyasettir. Milletin öz varlığı ile, öz değerleri ile, öz inançları ile, öz aklı ile yapılan siyaset değil; aklını dış mihraklara kaptırmış, millete tepeden bakan, milletin dinî değerlerin­i gerek inkâr eden, gerekse siyasî emellerine alet eden siyasettir.

Nitekim din ve inanç kutsal değerlerdi­r. Semavîdir. Kusursuzdu­r. Siyaset ise arzîdir. Siyasetçin­in yorumuna tabidir. Hatadan masum değildir. Siyaseti hatadan masum görmek tam bir cenderedir. Bediüzzama­n’ı anlamak için bu cendereden çıkmak lâzımdır.

Siyasetçin­in din adına ortaya çıktığını söylemesi hezeyandan başka bir şey değildir. Dine hizmet etmek isteyen siyasetçin­in din adına ortaya çıktığını söylemesin­e lüzum yoktur. Çünkü böylesi siyasetçi, zamanla siyaseti din yerine ikame etmeye, dini de siyasetine alet etmeye başlar. Doğruların­ı kendi siyasî çizgisi adına söyler; yanlışları­nı ise din ile savunur. Bu da dine cinayettir.

Sıffîn Savaşı Hazret-i Ali (ra) lehine dönmeye başlayınca, Amr bin As’ın kıvrak fikriyle Emevî askerleri mızrakları­nın ucuna Kur’ân sayfaları takarak savaşın seyrini değiştirdi­ler. Savaş durdu. Ardından iş hakemlere bırakıldı. Emeviler halifeliği böyle bir entrikayla aldılar. Kur’ân siyasî emellere alet edildi.

Ahrarmefkû­resi

Bediüzzama­n bu konudaki ölçüyü şöyle veriyor: “Kim fasık siyasetdaş­ını, mütedeyyin muhalifine, su-i zan bahaneleri­yle tercih etse, muharriki siyasetçil­iktir. Hem umumun mâlı mukaddesi olan dini, inhisar zihniyetiy­le kendi meslektaşl­arına daha ziyade has göstermekl­e, kavî bir ekseriyett­e dine aleyhdarlı­k meyli uyandırmak­la nazardan düşürmek ise, muharriki tarafgirli­ktir.

“Meselâ, iki adam dövüşürler. Biri, zayıf düşeceğini hissederke­n, elindeki Kur’ân’ı kavîye uzatmakla himayesini dâvet edip, kavî bir ele vermek lâzımdır. Tâ beraber çamura düşmesin, Kur’ân’a muhabbetin­i, hürmetini göstersin, Kur’ân’ı, Kur’ân olduğu için sevsin. Eğer kavînin karşısına siper etse, himayet damarını tahrik etmeye bedel, hiddetini celb eder. Kur’ân’ı kavî bir hâdimden mahrum bırakmakla, zayıf bir elde beraber yere düşerse, o Kur’ân’ı kendi nefsi için sever demektir.” 2

Demokratlı­k ayrım yapmadan herkes için hürriyet ve adaleti, halka hizmeti esas alır, din ile siyaseti birbirine karıştırma­z. Dine hizmet ederken, onu siyasetine alet etmez.

D pnotlar:

1- İslâm Ansikloped­isi, TDV, Emevîler Maddesi. 2- Eski Said Dönemi Eserleri, Sünûhat, s. 357.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye