Şimdi de çöpe mi çökülüyor?
Son günlerin bir diğer tartışması, ekonomik krizden eğitime, sağlıktan başarısız dış politikaya sanki ülkenin bütün problemleri halledilmiş gibi, İstanbul’da kâğıt depolarına yapılan operasyonlar.
Yurtdışına kaçırılan milyarlarca dolara, vergi kaçakçılarına ilişilmezken, milyonlarca doları“vergi cennetleri”ne gönderenlere herhangi bir soruşturma açılmazken, kâğıt toplayıcılığı yaparak geçimini sağlayan vatandaşlara çevik kuvvetle baskın yapılması, kepçe ve kamyonlarla kâğıt depolarına girilmesi, tepki gösteren kâğıtçıların plastik mermilerle, biber gazı ile dağıtılması, depolarının ateşe verilmesi on toplayıcının apar topar gözaltına alınıp tutuklanması vahameti sergilendi.
Aslında, yasada “kâğıt toplayıcılığı” diye bir sektör olmadığından sosyal güvencelerini sağlamak yerine, “atık kaynaklı çevre kirliliğini önlemek ve ‘depozito yönetim sistemi’kurmak”hesâbına Cumhurbaşkanı’nın eşinin duyurduğu “sıfır atık projesi”yle -on milyar lira ile- kurulan Türkiye Çevre Ajansı üzerinden bu işin de özel sektöre ihalesiz verilmesinin amaçlandığı kaydediliyor.
Bundandır ki milyon dolarlık ayrıştırma tesisleri kurularak kâğıtların bu şirketlerin tekeline alınıp çöp toplama işlerinin ve işçilerinin belediyelerden alınarak buraya bağlanmasının istendiği; Saray’ın himâyesindeki ajansa kadroların tahsis edildiği, bunun için operasyon düzenlendiği belirtiliyor.
Bu açıdan ana muhalefet liderinin “Gencecik evlâtlarımız topladıkları kâğıtlardan elde ettikleri gelirlerle ailelerine bakıyorlar. Hırsızlık yapmıyorlar, devleti soymuyorlar. Neden birileri alın terlerini çalmak istiyor? Bunlarda vicdan var mı?” ifadeleri oldukça anlamlı.
Gerçekten, ağır ekonomik krizde yaşanan bu kadar işsizlik varken, alın teri döküp çekçekleriyle günde 10-15 kilometre gezip istihdam oluşturarak ailelerinin geçimini atık kâğıttan çıkaran insanlardan ne isteniyor? Neden, kâğıt toplayıcılarına baskılar arttırılarak işleri ellerinden alınıyor?
Sahi, her şey bitti de artık atık sektörüne mi çökülüyor? Milyarlarca liralık yolsuzluk, soygun, vurgun, haksız ve kayıtdışı rantın üstü örtülürken, siyasî iktidar şimdi de kâğıt toplayıcılarının üç-beş kuruşuna göz dikip çöpe mi çöküyor?!
Yazık, çok yazık…