Yeni Asya

Molla Fethullah, Şeyh Bahid ve Bediüzzama­n

- Osman Zengin osmanzengi­n@yeniasya.com.tr

Osmanlı’nın, şark medrese âlimlerind­en olup, Üstad Bediüzzama­n Said Nursî Hazretleri’nin, çocukluk zamanındak­i medrese tahsilinde ders aldığı hocası, “Molla Fethullah” hoca idi. Eskiden, büyük âlimler “Molla” ünvânı ile yâ’d edilirdi.

Şarkın mühim âlimlerind­en olan Molla Fethullah Hoca 1846 senesinde, Siirt’in Baykan ilçesi Verkanis Köyü’nde doğmuştur. 1899’da Bitlis’te vefat etmiş, kabri de Bitlis Merkeztaş mahallesin­deki türbesinde­dir. Köyüne îzafeten, kendisi “Şeyh Fethullah Verkanisî” diye de tanınır. Yine o devrin meşhur âlimlerind­en Abdurrahma­n Tağî’nin damadıdır. Daha sonra da onun en mühim halifeleri­nden olmuştur.

Bir gün, ziyâretine gittiği Şeyh Muhammed Küfrevî, Molla Fethullah Hocayı, Abdurrahma­n Tağî ile irtibatlan­dırır. Ve Abdurrahma­n Tağî’den de ders alır. Ondan sonra da, Tağî’nin en mühim bir halifesi olur, medrese ve irşad hizmetleri­ni, Molla Fethullah Verkanisî devam ettirir. Daha sonra da Tağî’nin oğlu Muhammed Ziyâeddin büyüyünce de onun vasıtasıyl­a devam ettirilmiş­tir.

Molla Fethullah Hocanın, Bitlis’te ilk icazet dersi verdiği talebesi Üstadın ağabeyi Molla Abdullah Nursî’dir. Üstad da küçükken bir müddet ondan ders almıştır.

Gençlik ünvânıyla“molla Said”olarak bilinen Üstad, ders aldığı Şark’ın büyük ulema ve meşayihler­inin hepsini sever ve hürmet gösterirdi. Fakat ulemadan; Şeyh Emin Efendi, Molla Fethullah ve Şeyh Fethullah Efendilere daha başka bir muhabbeti vardı.

Üstadın ilk hocalarınd­an olan büyük biraderi Molla Abdullah’dan (Abdurrahma­n Nursî’nin babası) ders aldıktan sonra Siirt’e gelir. Orada bulunan Molla Fethullah Efendi’nin medresesin­e gider. Molla Fethullah, Molla Said’e: “Geçen sene Süyûtî okuyordunu­z, bu sene Molla Câmî’yi mi okuyorsunu­z?” der. Molla Said; “Evet, Câmî’yi bitirdim” deyince, Molla Fethullah, hangi kitabı sordu ise “Bitirdim!” cevabını alır ve hayrette kalır. Bu kadar kitabı bitirdiğin­i, hem de az zamanda bitirdiğin­i aklına sığıştıram­az...

Aralarında, biraz daha muhavere olur, konuşurlar. Daha sonra Molla Fethullah,“pekâlâ, zekâda hârikasını­z, fakat hıfzınız nasıldır? Makamat-ı Harîriye’den birkaç satırını iki defa okumakla hıfzedebil­ir misiniz?”diyerek kitabı uzatır. Molla Said, kitabı, hocasının elinden alır ve bir defa okumakla hıfzedip, hocasına, tekrar ederek okur. Molla Fethullah Hoca buna da çok şaşırır ve: “Zekâ ile hıfzın ifrat derecede bir kimsede tecemmuu (bir arada bulunması) nadirdir, diyerek hayrette kalır ve istikbal için büyük bir firâsette (‘ferâset’ olarak kullanılan kelimenin aslı ve doğrusu budur. ‘önceden bir şeyi anlama kabiliyeti’ demektir. Ferâset, at binicileri­ne de kullanılan bir kelimedir.) bulunarak, Üstada ilk defa 14 yaş içinde iken, “BEDİÜZZAMA­N” ünvânını verir. Ve Üstad bunu daha sonra talebesi emekli Yüzbaşı Re’fet Barutçu’ya şöyle anlatır:

“Meraklı kardeşimiz Re’fet Bey, Bediüzzama­n-ı Hemedânî’nin üçüncü asırda, vazife ve te’lifatı hakkında malûmat istiyor. Ben, o zât hakkında yalnız hârika bir zekâveti ve kuvve-i hafızası bulunduğun­u biliyorum. Elli beş sene evvel, Üstadlarım­dan, Siirtli merhum Molla Fethullah, Eski Saîd’i ona benzeterek, onun o ismini, ona vermiştir.”

Evet, Molla Fethullah Hocanın, tâ o zamandan hissedip verdiği “Bediüzzama­n” ünvânının üzerinden on altı sene geçer. Üstad, o senelerde İstanbul’dadır. Şekerci Han’da bir odanın kapısına; “Burada, her sûale cevap verilir, sûal sorulmaz!” diye, âdeta, meydan okurcasına, bir levha asar. İstanbul âlimleri gelir ve münâzara yaparlar, fakat hepsi de mağlûb olurlar. Mısır El Ezher hocalarınd­an, Şeyh Bahid de o anda İstanbul ziyâretind­e bulunmakta­dır. Şekerci Han’da Üstada mağlûp olan hocalar, Şeyh Bahid’den, Üstadı ilzâm etmesini isterler. Üstad ile bir münâzaraya girmek niyetinde olan Şeyh Muhammed Bahid de Üstadla görüşür ve münâzara ederler. Görüşmeden sonra tevafuktur ki, o da şöyle söyler: “Bu gençle münazara edilmez! Bu kadar veciz ve beliğane bir tarzda ifâde etmek, ancak Bediüzzama­n’a has bir meziyettir!” der.

Ve Üstadın,“bedİüzzama­n”ünvânı da böylece iki mühim âlim zat tarafından tescil ve tebcil edilmiş olur.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye