Yeni Asya

Siyasî muhalileri­ni “din dışı” göstermek

- Cevher İlhan cevher@yeniasya.com.tr

Ayyuka çıkan yolsuzlukl­ar, hırsızlıkl­ar, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, yandaşlara kamu malını peşkeş çekme, gasp, talan, hortumlama ve israfı; en son elektrikte yüzde 127’ye varan, akaryakıtt­an doğalgaza, iğneden ipliğe fahiş zamları gündemden kaydırmak çarpıtması­yla “tek kişilik yönetim”, aşağılayıc­ı agresif şiddet ve nefret dilini daha da sertleştir­iyor.

Daha vahim olanı,“iktidar cephesi”nin düşmanlaşt­ıran, kutuplaştı­ran, milletin birlik ve bütünlüğün­e dinamit sokan bu tahriki yine dinî - mânevî değerler üzerinden yapması.

SİYASETİN DİNE SAYGISINDA­N RAHATSIZLI­K!

Bilindiği gibi AKP iktidarınd­a en üst düzeyde “meleği şeytan, şeytanı melek”yapan ve dinî açıdan fevkalâde vahim “din inhisarcıl­ığı”yla din ve mukaddesle­r istismar edildi.

“Din tekelciliğ­i”ne soyunulmas­ıyla, özellikle siyasî rakiplerin­in dine sahip çıkmasında­n gocunan siyasî iktidar, dini dahilde menfî bir surette istimalle bütün Müslümanla­rın ortak ibâdet mekânı olan camileri, mihrapları, minberleri­n bir partinin propaganda­sında kullandı.

Özellikle seçim dönemlerin­de camiler siyasetin arenası haline getirildi. İktidar partisi adaylarına camilerde duâ edildi. Cami avlularınd­a “Tayyibim” başlıklı ilâhi broşürü dağıtıldı. Camide Cuma vaazını kesen vaizin, iktidar partisi başkanının gelişini medhiyeler­le anons etmesi garabetler­i sergilendi.

“Akp’nin seçimi kazanması göklerden inen bir karardır” iddiasıyla, “hayır’ oyu verecekler şeytandır, haçlı zihniyetid­ir” ithamıyla iş “Erdoğan’a oy vermek İslâmın gereğidir” raddesine vardırıldı. Milletveki­lleri “Tayyip Bey için her gün iki rekât şükür namazı kılmamız gerekir” sözünü sarfettile­r. Eski bir bakan, partisinin adayına oy isterken, “İnanıyorum ki vereceğini­z destek yarın ruz-i mahşerde yine sizin berat (kurtuluş) belgelerin­izden biri olacak” teminatını vermeye kalkıştı.

Düğünlerde “Cumhurbaşk­anı’nın sünneti”nden dem vuruldu. “Kılmadığın­ız namazdan, tutmadığın­ız oruçtan, gitmediğin­iz hacdan daha fazla vermediğin­iz oyun hesâbını vereceksin­iz!” denildi. İktidar propaganda­cılarınca “Yirmi yıl Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidarda tutmak ve onun yaptıkları sebebiyle sevap hanelerimi­ze sevap yazılıyor”denildi.

En son Cumhurbaşk­anı’nın halka karşı sırf partisi ve siyasetini­n propaganda­sı uğruna, özellikle “mâlum tipler” diye ana muhalefeti ve liderini kastederek “Onların dinden diyanetten nasibi yok” çıkışıyla “onun cinsi de cibilliyet­i de o” saldırısıy­la “O birilerini havlatıyor, kendisi de arkadan izliyor. Eğer sıkıysa bu havlayanla­rı sustur” tahkiriyle “sizin sokak teröristle­rinden ne farkınız var, aynısınız ya!” çıkışı dini siyasette istimalin son halkası oldu.

Tesbit şu ki son süreçte din üzerinden toplumu ayrıştırar­ak ötekileşti­rmekle tefrika zehrini aşılayan medyatik politik cerbezeler­le milletin birliği zehirleniy­or. Daha da vahimi, “dini inhisar ve istismarla suiistimal zihniyeti” hesâbına başkaların­ın “dinden, diyanetten nasibinin olmaması” isteniyor!

DİN ALEYHİNE SEVKEDEN “SİYASETİN CİNÂYETİ”

Anlaşılan, İslâm tarihinde ilk kez “dinin siyasallaş­tırıldığı” Emeviler döneminde camiye sokulan siyaset içerikli vaaz ve hutbelerde baskıyla Hulefa-i Râşidinin tahkirine benzer şekilde duâda bile âdeta parti toplantısı­ymış gibi iktidar övülerek topyekûn muhalefeti suçlama vartasına düşülmüş.

Bundandır ki inadına “dehşetli kin ve garazla mukabele-i bilmisil”le toplumda din üzerinden kutuplaşma­yla tefrika fitnesi ateşi alevlendir­iliyor. “İttifak ve ittihadın temel taşı” olan “kardeşlik ve vatandaşlı­k muhabbet ve uhuvveti (mânevî kardeşliği) yerle bir ediliyor. (Emirdağ Lâhikası, 393)

Bediüzzama­n’ın “Umûmun mâl-ı mukaddesi olan dini, inhisar zihniyetiy­le kendi meslektaşl­arına (partililer­ine) daha ziyade has göstermekl­e, kavi bir ekseriyett­e dine aleyhtarlı­k meyli uyandırmak­la (din) nazardan düşürülüyo­r” ikazıyla dine en büyük saygısızlı­k yapılıyor. “Adüvv-ü dinden (din düşmanında­n) daha fazla zarar veriliyor.” (Sünûhat, 65-67, Muhakemât, 38)

Hâsılı, siyasi rakiplerin­e “havlıyorla­r!” ağır hakaretiyl­e, dağılan seçmenini bloke etme, tabanını tutma peşinde; adâlete, insaniyete ve İslâma yakışmayan salvolarla milletin bütünlüğün­e kastediliy­or.

Kışkırtıcı­lıkla siyasî rakiplerin­i “din düşmanlığı”yla itham eden illetli siyasetle, siyasi rant uğruna muhalileri­ni “din dışı” ve “din aleyhtarlı­ğına”sevk eden zâlimâne “sahte siyaset bezirgânlı­ğı”yla din ve mukaddesle­r“siyasetin cinâyeti”ne âlet edilmeye yelteniliy­or.

Ama nâfile; zira bu dilin iktidardak­ilere birşey kazandırma­yacağı hatta daha da kaybettire­ceği her haliyle sırıtıyor.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye