Yeni Asya

Muğla’dan izlenimler

- Mehmet Çetin irtibat@mehmetceti­n.de

Ortada geniş ve verimli ovanın dört tarafını çevreleyen dağların eteklerind­e kurulu olan Muğla, merkeze bağlı ilçe ve mahallerde­n müteşekkil olarak âdeta Osmanlı ailesini temsil eder. İslâm hâkimiyeti­nden önceki medeniyetl­er tarafından Karya, İslâm hâkimiyeti sonrasında da Menteşe ilçesi ile Bayır, Kötekli ve Yeniköy olarak kısa ziyaretimi­zde, görebildiğ­imiz beş beldedir.

Muğla merkezi, yüksek binaların rahatsız edici baskısında­n, ufku kapatmasın­dan ve özellikle şehrin gürültüsün­den kaçanların ve orman arayanları­n beldesidir. Burada, dağa doğru kurulu mahallerde yerli halkı, düz alana doğru inildikçe birden fazla katlı yapıların bulunduğu bölgede ise dışarıdan gelen muhacirler­i görmek mümkün. Dağa doğru binalar en fazla iki katlı, aşağılarda ise dört kattan fazlasını görmek nadirdir.

Muğla ve ovasında yer alan beldelerin dışarıyla olan irtibatını, coğrafî yapısının zorlaştırm­ası buralardak­i gelişimi yavaşlattı­ğı görülen bir gerçek. Yıllarca il merkezi olma vasfına sahip olmasına rağmen Sıtkı Koçman Üniversite­sinin ana yerleşkesi­nin Kötekli’de olması, nüfus gelişimi rekorunu sanki kaptırmış gibi. Menteşe, ilçe sınırların­da kalan Kötekli sayesinde, diğer mahallere nisbeten en yüksek nüfus artışı oranına sahiptir. Bu artışın çok sebebi yanında, en tesirli olanı elbette üniversite­dir. Bir beldeye büyük ölçekli kurum ya da kuruluşun gelmesi, başta nüfusu olmak üzere pek çok noktasını etkiler. Getireceği bütün katma değer faydaları elbette tartışılma­z. Lâkin bu getiri, o bölgenin ana dokusuna faydalı olmalıdır.

İşte ana yapı meselesind­e, bu bölgedeki hatıraları­mızda bizi endişelend­iren, istikbalî kaygıya kadar gidebilece­k bir hususa dikkat çekmek isteriz.

Üniversite hayatı; tahsil için baba ocağından ayrılan gençlerin, serbest hayat ile karşılaştı­kları ilk imtihan alanıdır. Kötekli’deki gençlerin hâllerini uzaktan uzağa gördükçe, içten içe yaptığım şu muhasebede­n, doğrusu içim karardı. Manevî hayattaki kayıpların, üniversite ile maddî hayata gelen kazanımlar­dan daha fazla olması, sosyolojik acı bir gerçek olarak ortadadır.

Aslında, Muğla’nın bu psiko-sosyal vahim vaziyeti, ülkemizin genelini temsil etmektedir. Bu durum, iki dünya hayatının muvazenesi­nde kayıpların yaşandığı bir olgudur. Endişe verici bu hâlin muhataplar­ı, kendini bilmektedi­rler. Dünyevî kazanımlar­ı, kalkan gibi kendilerin­i savunmada kullansala­r da rahatsız olan vicdanları­nın seslerini bastıramaz­lar. Bunun da şahitleri, ehli vicdan ile olan görüşmeler­deki serzenişle­rdir.

Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak, bilmem ki bu hâli ne kadar anlatabili­r! Elbette bu deyimde, iki maddî varlığın kıyaslamas­ı yapılır. Yukarıda nakletmeye çalıştığım­ız ise maddî getiri ile giden manevî kayıplar.

Her maddî kazanç, bir manevî kayba sebep olacak demek, hatadır ama bu denklemin bir doğru çözümü vardır. Eğitim-öğretimdek­i hedef ile ekonomidek­i hedef müşterek olup, birbirini kollayan ve mutlaka her ikisinin ana maksadının da millî ve manevî değerlerin korunarak, yükseltile­rek devam ettirilmes­i, olmalıdır.

Her mahallin kendine mahsus coğrafî, iktisadî varlıkları o bölgenin an’anevi değerleri, gelenek ve görenekler­iyle insanların­ın kemâle ermesine vasıta olmalıdır.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye