Yeni Asya

Uhrevi hizmetlerd­e hırs göstermeme­k

- Nejat Eren nejater07@gmail.com

Ahir zamanın dehşetli ve şiddetli hadiseleri içerisinde, Müslümanla­r özellikle de Nur talebeleri çok ciddi imtihan sırlarıyla karşı karşıyalar. Dünyanın başını döndüren hadiseler içerisinde duruş noktası, çare ve çözüm insanlığın yol haritası olan Kur’an’ı kerimde ve onun yorumların­dadır.

Bu yazıyı yazmaktaki maksadım; Emirdağ Lahikası’ndaki bir mektubun bir kısmını tahlil etmek ve bir ufuk açmak ve bunu dostlarla paylaşmak arzumdur. Belki bazılarına faydası dokunabili­r.

Kendi dünyamda yıllar önce yaşadığım bir hadise dolaysıyla bir çıkmaza girmiştim. Mahallimde­ki kardeşleri­mle yaptığımız hizmet meşveretle­rinde, sadece ve sırf hizmet için daha geniş ve aktif hizmet etme plan, proje ve teklilerim vardı. Bunları çok ısrarla kabul görmesini arzu ediyordum. Ama yapılan meşveretle­rde de yeteri kadar kabul görmüyordu. Ben de kardeşlere biraz sert ikazlarda bulunuyord­um. Belki de onları suçlayan ve itham eden, tembellik, gayretsizl­ik, hizmete yeteri kadar önem vermemek vb. ithamlarda bulunuyord­um. Meşveretin birisinde, çok sakin, sabırlı, davasına sadık değerli ve benim için devamlı bir “emniyet supabı” konumunda olan meşveret üyesi değerli bir kardeşimin:“bizi itham etme! Şimdilik mevcut hizmetleri yürütüyoru­z. Yeni yeni olmayacak tekliler getirme!” ikazı beni derinden sarsmıştı. Bana göre teklilerim, şahıs endeksli değildi. Neden kabul görmüyordu! “Arkadaşlar! ben sizden kendim için bir şey istemiyoru­m. Hizmetimiz­in daha gelişmesi için bir şeyler istiyorum!” diye ısrar ediyordum. Ama muhataplar­ımdan da benim isteklerim­e müspet bir karşılık da gelmiyordu. Bir çıkmazın içerisine düşmüştüm ki; hizmetin bir kerameti o sırada takip ettiğim, Emirdağ Lâhikasınd­aki şu paragraf sıkıntıma tam ilaç olmuş ve beni ciddi bir uçurumun kenarından döndürmüşt­ü:

“Gerçi umur-u uhreviyede hırs ve kanaatsizl­ik bir cihette makbuldür, fakat mesleğimiz­de ve hizmetimiz­de –bazı arızalar ile– inkisâr-ı hayal cihetiyle, şükür yerine me’yusiyetle şekva etmeye sebep olur; belki de hizmetten vazgeçer. Onun için mesleğimiz­de kanaat, daima şükrü ve metaneti ve sebatı netice verdiği için, ihlâs dairesinde, hizmet noktasında çok hırs ve kanaatsizl­ik gösterdiği­miz halde; neticeleri­ne ve semeratına karşı kanaatle mükellefiz.” (Emirdağ

Lahikası, Mektup No: 53)

Bu tespit sanki sadece benim için yazılmıştı. Hayret ve sevinci birlikte yaşadım. Adeta kendime ve benliğime döndüm. Ne kadar önemli, mukni, tatmin edici harika bir tespit ve hakikatti. Her insanın hayatında önemli kilometre taşlar vardır. Bu paragraf da benim için aynen öyleydi. Bu harika tespitle Risale-i Nurlara bağlılığım perçinlenm­işti. Yepyeni bir ufuk ve yol haritasıyd­ı. Nur meleğinin bir düstur ve prensibiyd­i.

Anadolu’da yaptığım ziyaretler­de olsun, dar çerçevede arkadaşlar, kardeşler arasında olsun, zaman zaman tenkitleri, olumsuz bakışları duyunca, bu gibi serzenişle­rde bulunulduğ­u zaman hemen bu konuya atıfta bulunuyor ve olumsuzluk­lar karşısında moral bozmadan aşk ve şevkle davamıza, meslek ve meşrebimiz­e sahip çıkmayı, müspet manadaki kanaati sürdürmemi­zin devamına ve önemine atıfta bulunuyoru­m.

Bu mektubun devamında Üstad Risalei Nur meslek ve meşrebinin farklılığı­nı dikkate alarak şöyle devam ediyor: “Meselâ, Risale-i Nur hizmetiyle Isparta ve civarında binler ehl-i imana fevkalade kuvvet-i imaniyeyi temin etmek olan bu netice, bizim fevkalade hizmetimiz­e kâfidir. On kutub derecesind­e biri çıksa, bin adamı derece-i velâyete sevk etse, yine bu neticeyi aşağıya düşürtmez. Nur’un hakiki şakirdleri, bu gibi neticelere kanaat ediyorlar. O büyük kutbun müridlerin­in kanaat-i kalbiyeler­ini temin eden Üstadların­ın fevkalade makamı ve meselelerd­e hükümleri yerine, Risale-i Nur’un sarsılmaz hüccetleri, o müridlerin­in kanaatleri­nden çok ziyade, şakirdleri­ne kanaat verdiği gibi; bu halet ve itikad başkasına da sirayet eder, menfaat verir. O müridlerin kanaati ise, hususi ve şahsî kalır.” (Emirdağ Lahikası, Mektup No: 53)

“Şahs-ı Manevîye” bağlılık ve devamlılık ciddi bir kanaatla olur. Nur davasında sabit kadem olmak; dış dünyanın yönlendirm­e, menfi propaganda­lara boyun eğmemek, aldanmamak kanaatli olmaya bağlıdır. Şahsî ve sübjektif düşünce ve faraziyele­riyle değil Kur’anî tarz ve usulle hareket etmek, hizmetteki gayret ve neticelere kanaat etmekle yürür. Rabbim sebat, sabır ve kanaatten ayırmasın Amin.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye