“aynen iade” hakaretse…
Bilindiği gibi İçişleri Bakanı’nın kendisine “ahmak” demesine mukabil, ilk seçimde de kazandığı İBB seçimlerinin iktidar partisince “bir şey olmadıysa da kesinlikle bir şeyler oldu!” başvurusuyla iptal ettirilmesine atıfla İmamoğlu “Asıl ahmaklık İBB seçimlerini iptal edenlerdir” cevabını vermişti.
Ne var ki hukukçuların tesbitiyle, bir hakarete aynısıyla cevap verilmesi halinde her iki tarafın da “hakaret davası”nın düşmesine ve İmamoğlu’nun “O kelimenin muhatabı bizzat Bakan’dır. ‘Seçimi iptal edenler’ ibaresini siyasi iktidarın seçimler üzerindeki baskısı anlamında kullandım, asla YSK’Yı veya üyelerini hedef almadım” açıklamasına rağmen hiçbir şikâyetleri olmadığı halde “YSK üyelerine hakaret”ten dava açıldı.
Bu durum, muhalefete yönelik ağza alınmayacak ağır tahkirlere tek bir soruşturma açılmazken iktidara en ufak bir eleştiriye dahi soruşturma açılması çarpıklığını yeniden gündeme getirdi.
CHP milletvekili Mehmet Bekâroğlu’nun Cumhurbaşkanı’nın Gezicilere sarfettiği “sürtük” tahkirine mukabil “İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre o eylemlere dört milyondan fazla insan, ben, eşim ve çocuklarım da katıldık. Ülkenin yarısına, vatandaşlarına hakaretler yağdıran Cumhurbaşkanına o lafı aynen iâde ediyorum” sözüne AKP’LI Komisyon Başkanı’nın “Bu ağır bir hakaret oldu, sözünü geri al” itirazı garabeti deşifre ediyor.
Çarpıcı olan, Cumhurbaşkanı’nın savurduğu bir sözün iâdesine “hakarettir” diyerek açıkça hakaret ettiğini kabul etmesi. Cumhurbaşkanı savurunca “meşru”, “aynen iâdesi”nin “yaralayıcı ağır hakaret” ve “yargılama sebebi” olması.
Gerçekten sormak lazım; “aynen iâde” hakaretse o lafın “aynısı” nedir? Garabet içinde garabet…