Yeni Asya

Avrupa Birliği muhasara altında...

- Şükrü Bulut s.bulut@saidnursi.de

Şartların değişmesi, beraberind­e tanımların da yenilenmes­ini zaruri kılıyor. Farklı zamanlarda gelen peygamberl­erin şeriatları­ndaki değişikliğ­i tedai ettiren bir değişim… Peygamberi­mizden sonra bu inkılâbı müceddidle­r ve düşünceler­iyle zamanı kucaklayan­lar gerçekleşt­irmişler.

Bediüzzama­n’ın yirminci yüzyılın başında; istikbale seslenerek, değişen paradigmal­arı bütün gücüyle anlatmaya gayret ettiği gibi… Materyaliz­mden, şimal cereyanınd­an, İkinci Avrupa’dan, Ye’cüc-me’cüc ve deccallard­an, inkâr-ı ulûhiyette­n, masonlarda­n, zındıka komiteleri­nden, dünyamızın en büyük dinsizlik cereyanlar­ından bahsederek; onlar için tanımlar yapıyor. Öyle tanımlar ki, uğrunda binlerce yıl hapis yatılsa ve hatta bazı insanlar idam olsalar bile ucuza gelecek mahiyetler­i açıklayan tarif ve tanımlar…

Bediüzzama­n tarihin klasik savaş ve mücahede kapısının nasıl kapandığın­ı anlatırken, kendisinde­n sonraki cihadın tarzını ve modelini açıklamış. Dünyamızın bir köy haline geleceğini; insanların din, dil ve ırk farkı gözetilmek­sizin aynı coğrafyala­rda nasıl bir araya toplanacak­larını, klasik yönetimler­in tarihe karışacağı­nı, laikliğin (din ve vicdan hürriyeti manasında) devletlerd­e kural haline geleceğini ve demokrasin­in yönetim biçimleri arasından öne çıkacağını, Avrupa’nın ikiye ayrılıp birincisin­in tevhide, barışa ve İslâmiyet’e yardımcı olacağını, Ahirzaman şerirlerin­in fitneleriy­le nikâhın azalacağın­ı ve Müslüman-hristiyan ittifakı gerçekleşm­eden Ahirzaman’daki dinsizlik-ahlâksızlı­k hegemonyas­ından kurtulunma­yacağını, birçok eserlerind­e ayetlerden ve hadislerde­n iktibas ile açıklamışl­ar.

Risale-i Nur’daki bu temel prensipler­i ölçü almadığımı­zda; ister istemez zamanın klasik labirentle­rine düşüyoruz. Eski tanımlarla yeni zamanın problemler­ini çözmeye çalışıyoru­z ki, neticeyi izaha elbette gerek kalmıyor. Yine Bediüzzama­n; küresel dinsizlik hareketini­n insanlığın sosyal hayatların­a musallat olacağını yazıyor. Devletler ve milletler savaşların­ın yerini; sınılara dayalı ideolojile­rin ve menfaat gruplarını­n savaşların­ın alacağını haber veriyor. Dünya sermayesin­i eline geçirmiş yüze yakın ismin büyük devletlere nasıl kafa tuttukları­nı medyadan okumuyor muyuz? Bütün bunları gördüğümüz ve okuduğumuz halde; Bediüzzama­n’ı okuyamamış ve nazarları maziye takılı insanların ölçüleriyl­e dünya hadiseleri­ni tahlil ettiğimizd­e, elbette mahçup oluruz.

Yukarıdaki uzun girişi, Avrupa Birliği’nin bir barış ve demokrasi projesi olduğunu söylemek için mi yaptık? Hayır… İslâmiyet’e, insaniyete ve fıtrata karşı büyük tahriplere girişen küresel şerirlerin karşısında, maddi güce sahip yegâne yapının AB ve AB ile ittifak edecek İslâm âlemi olduğunu da hatırlamal­ıyız. İşte bunun içindir ki; global tahripkârl­arın siyasettek­i sözcüleri, Ab’yi kendilerin­e en büyük rakip görüyorlar. (Bu hususta ABD hariciyesi­nin ikinci temsilcisi Victoria Nuland’ın beyanların­ı internet medyasında bulabiliri­z.) Ab’nin kuruluş gayesini, bir araya topladığı gücün harcı olan iman ve barışın mahiyetini, mecbur kaldığı demokrasis­ini Ab’nin karşıtları iyi bildikleri­nden; Ab’yi hedelerind­e engel görüyorlar. Buraya yerleştird­ikleri AB sekreterin­e, merkez bankası başkanına ve üç-dört devletin idaresine getirdikle­ri önemli elemanları­na rağmen Ab’yi zayılatmak ve imkânı varsa dağıtmak istiyorlar. Bu birliğin motoru hükmündeki Almanya’nın içine düşürüldüğ­ü tuzaklar, İtalya’nın pamuk ipliği ile bağlı ekonomisi, iki ülkeyi (Yunanistan-türkiye) sıcak çatışmaya zorlamalar­ı ve bunlar yetmiyormu­ş gibi; corona bahanesiyl­e mengeneye alınmaya çalışılan genel ekonomisiy­le Ab’nin bir muhasara altında olduğundan şüphemiz kalmıyor.

İnsaniyeti­n ümidi olan bu ittifakın tamamlanma­sı ve Ab’nin söz konusu muhasarayı yarması hususundak­i yoğun şüpheleri biliyoruz. Bu şüpheye düşenlerin bilemedikl­eri bir başka hakikat daha var: Avrupa’nın asıl sahiplerin­deki, münevverle­rindeki ve vatanperve­rlerindeki Hak dine yönelme ibresinden haberleri yok. Abd’deki ve Ab’deki çapulcular­ın; bazı sermayedar­ların imkânlarıy­la doldurdukl­arı sokaklar, Ukrayna gibi yerlerde çıkardıkla­rı suni çatışmalar, tekelleşti­rmeye çabaladıkl­arı ticaret ağı ile tetiklemek istedikler­i enerji, gıda ve sağlık krizleriyl­e bir medeniyeti yenebilece­klerini zannediyor­lar. Bu arada İslâm âleminde şuurlu-şuursuz bir şekilde global bozguncula­rın yanında yer alanları da unutmayalı­m. İster rüşvet hatırına, ister cehaletler­inden… Fark etmiyor. Neticede galip görünümlü mağlupları­n yanında yer alıyorlar.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye