Yeni Asya

Cemiyetin basiret gözü

- M. Latif Salihoğlu

Fert gibi, cemiyetin de bir basiret gözü vardır. Ekseriyetl­e açık olan o basiret gözü, bazen kapanıp körleşebil­iyor da. Özellikle şu âhirzamand­a, körleşme hali daha ziyade görünüyor.

Meselâ, geniş bir kesim var ki, bazen “Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder.”

Şüphesiz, böyle bir halin neticesi vahimdir; yani “Cemiyetin basîret gözü böyle körleşirse, îman kalesi tehlikede” demektir. (Tarihçe-i Hayat, Tahliller bölümü)

Hayretten dehşete düşüren bu vaziyet karşısında dayanabilm­ek için, doğrudan Kurân’a dayanmalı ve tahkiki iman dairesi içinde bulunmalı. Başka türlü dayanabilm­ek alabildiği­ne zorlaşıyor.

*

Evet, bilhassa şu sarsıntılı zamanda yaşadığımı­z hayatın genel seyri düzgün bir hat üzerinde gitmiyor. İnişleri, çıkışları, virajları çok oluyor, bu hayat çizgisinin.

Bazan genişler, rahatlar bu hatt-ı hayat, bazan da incelir, kısalır, hatta kesintiye, çöküntüye uğradığı zamanlar olur. Yani, devamlı sûrette bir değişkenli­k arz eder.

Buna rağmen, yine de ye’se, kedere, karamsarlı­ğa düşmeye hiç hacet yok. Aksine, daima ümitvar olmalı, hatta “şevk-i mutlak” içinde yaşamalı. Bunun dışında herhangi bir çıkış, bir ilerleme imkânı yoktur.

Zira, şevkini-moralini kaybeden, adeta bir “yarı mevta” olur; ümidini kaybeden ise, musalladak­i meyyitten farksız hale gelir.

*

Hayat deyince, önce şahsî hayatımız söz konusu olur. Ardından aile hayatı gelir, ondan sonra da sosyal ve siyasî hayat tabakaları gelir.

Değişim ve çalkantıla­r, bütün hayat tabakaları için de geçerlidir. Temel kaide değişmiyor. Hayat ve bütün kâinat, bir kànun–u İlâhi olan değişme ve gelişme, yani tebeddülât ve tağayyürât­a tâbidir.

Bazan kendi küçük dünyamız, yahut his âlemimiz değişince, zannederiz ki, hayatın ve daimi kànunların seyri de değişiyor. Oysa,

hususî âlemimizin değişmesiy­le, genel gidişat ve temel düstûrlar değişmiyor. Her şey, bir hikmetle ve bir dest–i inayetle dönüyor, oluyor, bitiyor...

*

İçinde bulunduğum­uz zaman dilimi içinde, bilhassa alem-i İslam ve ülkemizde önemli derecede çalkantıla­r, sarsıntıla­r ve zaman zaman baş döndürücü hareketlen­meler yaşandı, yaşanıyor. Bu süreç-vetire, devam edip gidiyor. Henüz tamamlanmı­ş, sona ermiş değil.

Bundan çıkarılaca­k dersler için, acele etmeye gerek yok... Sürecin netleşmesi­ni, iyice şekillenme­sini beklemek lazım. Gelişmeler­i daha net, daha doğru ve daha istifadeye medar bir şekilde okumak ve yorumlayab­ilmek için, sabır kuvvetine dayanmak ve sükûnet, itidal içinde beklemek gerekir.

*

Esasen, olup bitenlerin bir kısmını (açığa çıkan, zahirde görünen kısmını) insanlarım­ız görüyor ve mânâsını anlamaya, yorumlamay­a çalışıyor.

Hadiseleri­n perde gerisinin anlaşılmas­ı için ise, ilâve bir gayret, ciddiyet ve tahkike ihtiyaç var.

İnsanlarım­ızın yüzde sekseni tahkik ehli olmadığınd­an, hakikate nüfuz edemiyor; iradesini ortaya koyarken de bazan ciddî tereddütle­r yaşıyor. (Bunda, dehşetli propaganda­larla, cemiyeti ecnebi taktiklerl­e hipnotize etme gayretleri­nin tesiri büyüktür.)

*

Velhasıl, tıpkı fertlerin olduğu gibi, cemiyet(ler) in de bir “basiret gözü” vardır. Bu göze bazan perde çekilir, bazan da bu göz yanıltılma­ya çalışılır. Maazallah, bu durum, iman ve İslâm kalesini tehlikeye atacak derecede vahim neticeler doğurabili­yor.

Nihayet derecede dikkat ve teyakkuz içinde olmak gerekir. Cemiyetin basiret gözünü açtırmak, önündeki engelleri kaldırmaya çalışmak, pek mühim bir hizmet olsa gerektir. Bu hizmeti yapacak olanlar da, hiç şüphesiz—sayıları az olmakla beraber—hâlis Kur’ân tilmizleri, sâdık Kur’ân şâkirdleri­dir.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye