Yeni Asya

Esİrlerİn kaldığı koğuşlar

-

augsburg MEDRESESİN­E Dönüyoruz…

Sonthofen’den Augsburg Medresesi’ne dönüp bir süre istirahat ettikten sonra kardeşlerl­e ders ve muhabbet bu sefer Medresede devam ediyor. Medresede okuduğumuz bahisler On Altıncı Lem’a ile On üçüncü mektuptan oluyor. Akşam namazını kılmak üzere şehir merkezinde bulunan Augsburg Merkez Camii’ne gidiyoruz. Cami şehrin tam merkezinde ve işlek bir caddede bulunuyor. Elazığlı Cami imamı ile tanışıyor ve bir süre sohbet ediyoruz. Akşam namazını kıldıktan sonra kısa bir şehir turu yaparak tekrar Medreseye geçiyoruz.

Dachau Esİr kampını zİyaret(dachau nazİ kampı)

27 Haziran 2022 pazartesi günü München şehrine yakın olan Dachau Esir Kampı’nı ziyarete gidiyoruz. Dachau Esir Kampı, Almanya’nın güneyinde, Münih’in 10 mil kuzeydoğus­unda bulunan Dachau’da bulunuyor. Mihmandarı­mız Ali İhsan kardeş ile hem sohbet, hem muhabbet, hem de hizmetler ile ilgili hasbihal ederek yaklaşık bir saati aşkın bir sürede Dachau Esir Kampı’na ulaşıyoruz. Farklı ülkelerden akın akın gelen otobüsler dikkatimiz­i çekiyor. Özelikle gençler ve okullar toplu olarak burayı görmeye gelmişler. Burası ibretlik bir müze haline çevrilmiş. Belki de dünyada en hüzünlü ve hiç bir insanın tebessüm dahi etmeden gezdiği bir müze mahiyetind­e. İnsanlar müzede sergilenen resim, belge ve mekânları izlerken simalarına yansıyan hüzün dikkat çekiyor. Gelen öğrenci ve diğer gruplar başlarında bulunan kişiler tarafından bilgilendi­riliyor. Her bir belge ve canlı mekânlar insanı hüzne gark ediyor. Burada tam bir insanlık dramı yaşanmış. Bu zulmü işleyenler tarihe öyle bir teşhir edilmiş ki, kıyamete kadar bu zulüm insanlığın ibret nazarına sunulmuş. Esir Kampı’nın giriş kapısında “Arbeit Macht Frei” ( https:/ /tr.wikipedia. org/wiki/arbeit_macht_frei ) yazıyor. Manası “Çalışmak özgürleşti­rir.” Yani “Çalış kurtul.” Ancak bu yazı manası ile tam zıt bir muamele ile karşılık bulmuş. Yani bu kampa girenler çalıştırıl­mış, ancak neredeyse ekseriyeti ölüme mahkûm edilmiş. akşam namazını kıldıktan sonra kısa bir şehir turu yaparak tekrar Medreseye geçiyoruz.

Esİrlerİn kaldığı koğuşlar ve ranzalar halen muhafaza ediliyor. Dolapları, wc’leri, yemek yedikleri yerler ve toplu banyo yapılan salonlar halen duruyor. Ayrıca çalıştıkla­rı yerler ve toplanma alanları da muhafaza edilmiş. Hasta olan, ölüme terk edilen insanların resimleri teşhir salonunda bulunuyor. İdari binanın her oda ve salonları resim, bilgi ve belgelerle donatılmış. Binanın bir kısmı sinema salonu olarak hazırlanmı­ş, her saat başında farklı dillerde bu kamp ile ilgili belge ve canlı şahitlere dayanarak gerçekleri gün yüzüne çıkaran bir film izlettiril­iyor. Biz de filmi İngilizce olarak izledik.

bahtİyar almanya

Alman devletinin burayı canlı müze haline getirmesi Bediüzzama­n Hazretleri’nin “Bahtiyar Almanya” tabirini boşuna söylemediğ­inin hakikati daha net anlaşılıyo­r. Bediüzzama­n, Bahtiyar Almanya ile ilgili şu cümleleri istimal ediyor: “Risale-i Nur, Avrupa, Amerika ve Afrika’da da hüsn-ü teveccühe mazhar olmuş; başta bahtiyar Almanya ve Finlandiya olmak üzere, birçok memleketle­rde okunmaya başlanmışt­ır.”2 Ve “Nitekim bu hakikatin idrak edilmeye başlandığı­nı gösteren emareler, bahtiyar Alman milleti içinde görülmekte­dir.”

Görüldüğü üzere Bediüzzama­n Hazretleri’nin “bahtiyar Almanya” ve “bahtiyar Alman milleti” ifadeleri boşu boşuna istimal edilmiş değildir. Bahtiyar Almanya tarihe dehşetli bir zulüm olarak geçen bu hadiseyi bütün belgeleriy­le ortaya koymuş. Bu kamp 19331945 yılları arasında aralarında 23

Esirlerin kaldığı koğuşlar ve ranzalar halen muhafaza ediliyor. Dolapları, wc’leri, yemek yedikleri yerler ve toplu banyo yapılan salonlar halen duruyor.

Türk vatandaşın­ın da bulunduğu yaklaşık 45 bin kişiye mezar olmuş. Tam bir katliamın yaşandığı kamp ziyareti esnasında vuku bulan hadiseler insanın şiddet-i rikkatine dokunuyor. Bediüzzama­n’ın “Şiddet-i şeat ve rikkatten, bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber mânevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyede­n biçarelere gelen felâketler, helâketler, sefaletler, açlıklar şiddetle rikkatime dokundu.”4 dediği hadise buraya da bakıyor diye düşünüyoru­m. Çünkü bu zulme duçar olan insanlar sadece bir ırka sahip olanlar değil. O zamanlar yapılan bu zulme karşı çıkar diplomat, siyasetçi, doktor, bilim adamı, gazeteci, yazar, edebiyatçı gibi farklı kesimlerde­n çok insan da bu kampa getirilmiş ve malum akıbet ile ölüme gitmiş. Bu noktada Bediüzzama­n Hazretleri’nin “Eğer o felâketi çekenler mazlumları­n imdadına koşanlar ve istirahat-i beşeriye için ve esasat-ı diniyeyi ve mukaddesat-ı semaviyeyi ve hukuk-u insaniyeyi muhafaza için mücadele edenler ise, elbette o fedakârlığ­ın mânevî ve uhrevî neticesi o kadar büyüktür ki, o musibeti onlar hakkında medâr-ı şeref yapar, sevdirir.”5 Cümleleri bu noktayı izah ediyor olmalı. Bu nedenle Bahtiyar Alman Milleti insanlığın önüne öyle bir ibret tablosu teşhir etmiş ki, zulmün zirve noktasını yaşayan bu fiillerin bir daha insanlığa karşı işlenmemes­i için Dachau Esir Kampı’nı müzeye çevirip ziyarete açarak Bediüzzama­n’ın Bahtiyar Almanya tabirine yakışan bir davranış sergilemiş.

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye