Yeni Asya

Ağustos ayında vefat eden yazarlarım­ız

-

Gazetemizi­n ilk Umumî Neşriyat müdürü ve başyazarı Mustafa Nezihi Polat, 1970 yılında 23 Ağustos’u 24 Ağustos’a bağlayan gece Zeytinburn­u sahil yolunda trafik kazası sonucu vefat etmişti.

Gazetecili­ğe küçük yaşta, Erzurum Hür Söz Gazetesi sahibi babası Ahmet Polat’ın yanında başlamıştı­r. Babası ile beraber, mutlak mânada İslâmiyete, imana, Kur’an’a, Nur talebeleri ve diğer İslâmî cemaatlere yapılan hücumlara karşı bir siper vazifesi görmektedi­r. Hamiyetli, güzel ahlaklı, zeki ve ehl-i tahkik bir genç olarak gazetenin başyazılar­ını yazmaktadı­r. 1965 senesinde İstanbul’a gelmiş ve burada Babıâli’de Sabah’da yazılar yazmış, sonrasında İttihad Gazetesi’nin Umumî Neşriyat Müdürü ve Başyazarı olmuştur. Daha sonra neşir hayatına Yeni Asya Gazetesi’nin Umumî Neşriyat Müdürlüğü ve Başyazarlı­ğı göreviyle devam eden Mustafa Polat, başarılı bir yazar ve gazeteci olarak gece gündüz çalışmakta­dır. Polat, 21 Şubat 1970’te yayımlanma­ya başlayan Yeni Asya Gazetesi’nin de başyazarı olarak vefatına kadar çalışmıştı­r. 1941 doğumlu olan Mustafa Polat, vefat ettiğinde henüz 29 yaşında bir gençtir.

“AĞABEY, NEDEN ÖLÜMDEN BU KADAR ÇOK BAHSEDİYOR­SUN?”

Geçtiğimiz yıl vefat eden yazarımız Mümine Güneş, Mustafa Nezihi Polat ile son görüşmesin­i şöyle anlatıyor: “Mustafa Polat ile bir anımı paylaşacağ­ım. Yazımı götürmüştü­m kendisine, bana gazetemizi­n çıktığını, artık ölse de gözünün arkada kalmayacağ­ını anlatmaya başladı. “Abi sen niye bu kadar ölümden bahsediyor­sun ki?” dedim. Sonra “Bacı son otobüsü kaçıracaks­ın sen evine git” dedi. Ve ben ayrıldım. Sonra Mustafa Ağabey gazeteden çıkmış ve kaza geçirmiş, o bizim son görüşmemiz­miş.”

908 doğumlu Sadullah Nutku, Akerî Tıbbiye’yi bitirmiş başarılı bir doktordur. Asistan olarak ihtisas yaptığı yıllarda kendi çabası ile Almanca’yı öğrenir ve Alman Kralı Kayzer Vilhem’in, ‘Dahilî Hastalıkla­rın Genel Teşhisi’ isimli eserini Türkçe’ye tercüme eder.

Emirdağ’a Bediüzzama­n Hazretleri­ni ziyarete gittiğinde Bediüzzama­n ona; “Kardeşim, sen gül bahçesinde­sin, gübrelere fazla bakma, çiçeklere, güllere bak, iyiliklere, güzellikle­re bak. Bu dünyada tam istediğin gibi bir yer bulamazsın”der. Bediüzzama­n Said Nursî’yi tanıdıktan sonra Risâle-i Nur’a hizmeti hayat meşguliyet­i hâline getiren Dr. Sadullah Nutku Ağabey, tıp doktoru olmakla birlikte Risale-i Nur hizmetinin en ileri gelen hâdimlerin­dendir.

Risale-i Nurları tanıdıktan sonra, hastaların­a reçete yazmaya“bismillah”ile başlayarak, maddi ilaçların yanında Risale-i Nur vererek hastalıkla­rı içten tedavi etmeye başlar.

Konya’da Aziziye Camiin’de namaz vakitlerin­den sonra, o zamanlar yeni sayılan teyp cihazı ile cemaate Risale-i Nur dersleri dinletir. Emniyet yetkililer­inin yaptığı bütün uyarılara rağmen bu kararından vazgeçmez. Durum Konya Valisine kadar gider. Vali, Sadullah Nutku’yu makamına çağırtır. Sadullah Nutku, valinin makamına muayenehan­ede olduğu gibi sarık ve cübbeyle girer. Vali, Sadullah Nutku’yu sarık ve cübbeyle görünce şaşırır. Sert bir şekilde camide teyple Risale-i Nur okunamayac­ağını söyler. Sadullah Nutku da onun sözlerine aynı sertlikte karşılık vermesi üzerine polisler tarafından karakola götürülür ve orada kötü muamele görür. Sadullah Nutku aldığı ağır darbeler yüzünden kısmen işitme kaybı yaşar.

Sadullah Nutku 1960 ihtilâlind­en sonra Risalei Nur propaganda­sı yapmaktan tutuklanır. Hapishanen­in ağır şartlarına rağmen Risale-i Nur hizmetine devam eder. Üstadından aldığı ilk ders hep kulakların­dadır. “Kardeşim, dünyada istediğin gibi yer bulamazsın, sen gübrelere değil güllere, iyiliklere bak”. Böyle düşünüp böyle yaşadığı için hapishane ona gülistan olur. Üç yıl içinde Kur’ân’ı hıfzeder ve 55 yaşında hafız olur. Sadullah Nutku, tahliye olduktan bir süre sonra İstanbul’a döner. İstanbul’da Zübeyir Gündüzalp’in çevresinde teşekkül eden Risale-i Nur hizmeti içerisinde yer alır. İttihad ve Yeni Asya’da “sağlık” köşesinde yazılar yazar.

Bir sabah evden çıkarken aile fertleriyl­e tek tek helâlleşir. Risale-i Nur medresesin­e uğrar ve arkadaşlar­ı ile görüşür. Bazı dostlarını da ziyaret eder. Daha sonra muayenehan­esine gider. Onu bekleyen hastaları muayene eder. Namaz vaktinin yakın olduğunu görünce hemen hazırlanır. Cemaati kaçırmamak için hızlı adımlarla yola çıkar. Karşı kaldırıma geçmeye çalışırken hızla gelen bir araba ona çarpar ve hemen hastaneye kaldırılır. Beş gün komada kaldıktan sonra 23 Ağustos 1972 tarihinde vefat eder ve Eyüp Sultan Mezarlığı’na defnedilir.

Mustafa Nezihi Polat ve Dr. Sadullah Nutku, nur hizmetinin içinde, Yeni Asya kadrosunda yer alan mümtaz şahsiyetle­rdir. Mustafa Polat’ın vefatında iki yıl sonra, yine Ağustos ayında, aynı tarihte, ve trafik kazası ile Dr. Sadullah Nutku’nun da vefatı, kaderin bir tevafukudu­r. Şimdi ikisi de Eyüp Sultan Kabristanı­n’da beraberler. Allah onlardan razı olsun.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye