2023’e tek-bir söz!

“Evet, benîâdem, büyük bir kervan ve azîm bir kafile gibi.” “Mazinin derelerinden gelip, vücut ve hayat sahrasında misafir.”

“İstikbalin yüksek dağlarına ve müzeyyen bağlarına müteveccih.”

“Kafile kafile müteselsilen yürümekte.”1 “Felaket-helaket asrı”ndayız. “Hayat-ı beşeriye bir yolculuk.” “O yol bir bataklığa girdi.” Mülevves ve ufunetli bir çamur içinde, kafile-i beşer düşe kalka gidiyor.”2

Yoksa “felaket”ten “helaket” devresine mi geçtik?

Risale-i Nur Külliyatı içerisinde yer alan Lem’alar isimli kitapta 20. Lem’a’nın başında dikkat çekici bir hadis:

“İnsanlar helak olur. Ancak…”3 2020 ve Koronavirüs. Diğer adıyla Covid 19; maskeler kapanmalar, hastalığın yeni versiyonları ve insanlığın düşe kalka gidişi. Helaketin başlangıcı mı? Ne?

2023’e sayılı aylar kaldı. Yolculuk devam ediyor.

Risale-i Nur Külliyatı içerisinde yer alan Sözler isimli kitap. Bu eserde yer alan 23. Söz’ün İkinci Nokta’sında yolculuğun devamı:

“İki yüksek dağ var, birbirine mukabil.” “Üstünde dehşetli bir köprü kurulmuş.”

“Köprünün altında pek derin bir dere…”

Kur’an-ı Kerim’in bu asırdaki manevî tefsirinin müellifi Bediüzzaman hazretleri kendisini o köprünün üstünde tahayyül ediyor. Hayal mi hakikat mi? Bilinmez!

O vefat ettiğine göre insanlığın “helaket” devresini mi tasvir ediyor?

“Dünyayı da her tarafı karanlık, kesif bir zulümat istila etmiş.” Özellikle geleceği tasvir ediyor: “Müthiş zulümat dalgaları içinde azîm fırtınalar, dağdağalar, dâhiyeler hazırlandığını görüyor gibi oldum.”

O, bu müthiş karanlıkta “sönük bir cep feneri” ile etrafı kolaçan edip anlamaya çalışır.

Bu “sönük cep feneri” neyi temsil etmektedir? Neyin sembolüdür?

“Pek müthiş bir vaziyet” kendisine gözükür. “Keşke bu cep fenerim olmasa idi, bu dehşetleri görmese idim.” der.

Sanki insanlığın feryatlarını, öfkesini satırlara dökmüş. Sonrasını kendisinden öğrenelim:

“‘Eyvah! Şu fener, başıma beladır.’ dedim. Ondan kızdım, o cep fenerini yere çarptım, kırdım. Güya onun kırılması, dünyayı ışıklandıran büyük elektrik lambasının düğmesine dokundum gibi birden o zulümat boşandı. Her taraf o lambanın nuru ile doldu. Her şeyin hakikatini gösterdi.”4

Görünen hakikatlerin neler olduğu eserin devamını okuyanlar bilirler. Bu vesile ile de tekrar tekrar okunmalı.

Felaket helaket asrının en büyük âlimi Bediüzzaman Said Nursi talebelerine şöyle seslenir:

“Risale-i Nur talebeleri, Risale-i Nur’un dairesi haricinde nur aramamalı ve aramaz. Eğer ararsa, Risale-i Nur’un penceresinden ışık veren manevî güneşe bedel bir lambayı bulur, belki güneşi kaybeder.”5

Güneşi kaybetmek! Risale-i Nur haricinde “Nur” aramak.

Güneşi kaybedip, “lamba” ile yola devam etmeye çalışmak!

Yolculuk devam ediyor. Önümüzü görmek istiyoruz. Zulmetin arkasını merak ediyoruz. Merakımızı neyle gidereceğiz? Bir zamanların “idare lamba”sı veya “lamba” ile mi? Yoksa şimdilerin “ampul”ü, “cep fener”i “projektör”ü… ile mi? Yahut da dünyamızı aydınlatan

“Güneş” ile mi? Daha da ötesi kâinatı aydınlatan “Nur” ile mi?

23. Söz! İki binli yılların yaklaşan 23’üncü yılı. İnsanları bunaltan çeşitli zulmetler. Sönük cep feneri ile arayışlar. Yere çarpılan sönük cep feneri. Sonunda dünyayı aydınlatan ışık. Her şeyin aydınlığını gösteren “Baki bir güneş”6.

Cuma günü kurulan bitpazarında dolaşırken bir ampul dikkatimi çekti. Gece lambası olarak kullanmayı düşündüm. Alıcı gözüyle bakınca “ampul görünümlü cep feneri” olduğunu fark ettim. Almaktan vazgeçtim.

Bunun, Risale-i Nur külliyatında yer alan Sözler isimli kitabın 23. Söz’ünde geçen yolculuktaki cep feneri ile ilgisi var mı, bilmiyorum!.. D pnotlar:

1 Nursî, Bediüzzaman Said. İşârâtü’l-İ’caz, Yeni Asya Neşriyat Şubat 2017, s. 26. 2 Nursî, Bediüzzaman Said. Mektubat, Yeni Asya Heşriyat Ocak 2017, s. 62.

3 Nursî, Bediüzzaman Said. Lem’alar, Yeni Asya Heşriyat Ocak 2017, s. 261.

4 Nursî, Bediüzzaman Said. Sözler, Yeni Asya Heşriyat Mart 2017, s. 349.

5 Nursî, Bediüzzaman Said. Lem’alar, Yeni Asya Heşriyat Ocak 2017, s. 435. 6 https://www.yeniasya.com.tr/sadettinonal/gonullere-isparta-dan-dogangunes_399302