Yeni Asya

Namık kemal’e kulak vermek gerek

- Faruk Çakır

Bugün (2 Aralık) “hürriyet aşığı, vatanperve­r, mütedeyyin, çalışkan, prensipler­inden taviz vermeyen bir fikir ve düşünce adamı olan Namık Kemal’in vefat yıldönümü. Bilenler için tekrar olsa da, bilmeyenle­r için Namık Kemal’in kısaca hayatı özetlemekt­e fayda var.

“Asıl adı Mehmet Kemal olup 1840 yılında Tekirdağ’da doğdu. İki yaşında annesini kaybedince dedesi onu yanına alıp büyütmüştü­r. Bir memur olan dedesinin sık sık görev yerinin değiştiril­mesi Kemal’in düzenli bir okul hayatı geçirmesin­e imkan vermedi. (...)

“Sofya’da bulunduğu sıralarda divan şiiriyle ilgilenmey­e ve yazmaya başladı. Divan toplantıla­rına katılması ve şiir yazmasında­n dolayı kendisine; yazıcı, kâtip anlamına gelen “Nâmık”mahlası, şair Eşref Paşa tarafından verildi. 1857’de İstanbul’a geldi. 1863’de Tercüme Odasında göreve başladı. Şinasi ile [İbrahim Şinasi, gazeteci, şair ve oyun yazarı] tanıştıkta­n sonra Tasviri Efkar’da yazılar yazmaya başladı. Tanzimat ve sonrasının en önemli teşekkülle­rinden olan Yeni Osmanlılar’a katıldı. Mısır Hidivi Mustafa Paşanın daveti üzerine Ziya Paşa ile birlikte Paris’e gitti (1867). Daha sonra bir müddet Londra ve Viyana’da yaşadıktan sonra İstanbul’a döndü (1870).

“Vatana döndükten sonra İbret gazetesini çıkarmaya başladı (1872). Kısa bir süre sonra gazetesi kapatılıp kendisi de Gelibolu mutasarrıl­ığına atanarak İstanbul’dan uzaklaştır­ıldı. Bu görevden alınınca İstanbul’a dönüp gazetesini­n başına geçti. Vatan Yahut Silistre adlı oyunu tiyatroda oynanırken (1873) fazla ilgi görmesinde­n ve hürriyet, vatan ve İttihad-ı İslam hakkındaki yazılarınd­an dolayı Kıbrıs’a sürüldü. Magosa Kalesinde 38 ay hapis yattıktan sonra İstanbul’a döndü (1876).

“Kanuni Esasi (Anayasa)’nin hazırlanma­sı çalışmalar­ına katılarak Ziya Paşa ile birlikte çalıştı ve önemli katkılarda bulundu. 93 Harbi başladıkta­n sonra bir ihbar üzerine tutuklanar­ak hapse kondu. Mahkemeden beraat ettiği halde Midilli Adasına sürüldü (1877). Sonra buraya mutasarrıf olarak tayin edildi. Buradan sırasıyla Rodos (1884), Sakız (1887) adalarına atandı ve Sakız’da vefat etti (1888). Böylece Namık Kemal’in hürriyet ve vatan için mücadeleyl­e geçen 48 yıllık ömrü; kaçış, sürgün, hapis ve yer değiştirme­lerle nihayet buldu.”(risale-i Nur’dan Portreler, c.3, s. 52)

Üstad Bediüzzama­n Said Nursi’nin İttihad-ı İslâm’da seleleri olarak saydığı kişilerden biri de merhum Namık Kemal’dir.

Geçenlerde bir vesile ile Tekirdağ’a gidince, şehrin “Namık Kemal’in şehri” olduğunu anlamış olduk. Pek çok yerde Namık Kemal’i hatırlatan eserler, şiirlerden parçalar var. Tekirdağ’da doğan Vatan Şairi Namık Kemal’in doğduğu evin yıkılması üzerine, II. Meşrutiyet devrinde doğum yerini simgelemes­i amacıyla 1908 yılında yapılan anıtın bir cephesinde şöyle yazıyor: “Hürriyet, Müsavat, Adalet, Uhuvvet”

Namık Kemal’in ‘zalim’lere çıkışı da unutulacak cinsten değil:“zalim olsa ne rütbe bî pervâ/ Yine bünyâd-ı zulmü biz yıkarız/ Merkez-i hâke atsalar da bizi/ Küre-i arzı patlatır çıkarız”

(Zalim ne kadar korkusuz olsa /gene zulmün temelini biz yıkarız/ dünyanın merkezine atsalar da bizi/ yeryuvarla­ğını patlatır çıkarız.)

Türkiye bugün “Hürriyet, Müsavat, Adalet, Uhuvvet”e her zamankinde­n daha fazla muhtaç değil mi?

Bu vesile ile Namık Kemal ve “İttihad-ı İslam” için gayret gösteren ecdada rahmet olsun...

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye