Ramazan ve Bediüzzaman
Hayatı boyunca Ramazan’ı, “fânî ömrü bâkîleştirme” vesilelerinden biri olarak görüp o şekilde değerlendiren ve bir Ramazan—ve Kadir—gecesinde vefat eden Üstadı, bu yıl 63. vefat yıldönümünün Ramazan başına tevafuk ettiği bir günde yad ediyoruz.
Gerek Üstadın hayatına, gerekse Risale-i Nur’a bu açıdan baktığımızda, bizlere yep yeni ufuklar açan manalarla karşılaşıyoruz.
Üstad, Ramazan’ları, bir anını bile zayi etmeyen bir teyakkuzla yaşadığı uzun ve bereketli ömrünün diğer vakitlerinden çok daha farklı bir hassasiyetle değerlendirmiş. Hem gündüzleri, hem de geceleriyle. Zindanlarda, sürgünlerde, çok ağır baskı ve tazyikler altında, zehirlenme neticesi duçar olduğu son derece ağır hastalık hallerinde bile Ramazan’a özel ubudiyet vazifelerinde en küçük bir aksamaya meydan vermemiş.
Bunun yanında, yine o şartlarda eserlerini yazmaya devam etmiş. Ayetü’l-kübra, Otuzuncu Lem’a ile Otuz İkinci Söz’ün bazı bölümleri, Lemaat, Emirdağ Çiçeği, Leyle-i Kadir’de ihtar edilen bir mesele-i mühimme ve çok sayıdaki lahika mektupları bunlardan.
Bu eser ve bahislerle okurlarının hem tahkikî imanda derinleşip yükselmelerini, hem Kur’an hakikatlerini çok daha iyi anlayıp hazmetmelerini sağlamış, hem de çağın nabzını tutup insanlığın hakikat arayışını Kur’an perspektifiyle esaslı bir şekilde tahlil etmiş.
Ramazan Risalesinde orucun 70’ten fazla hikmetinden dokuzunu anlatırken, nefis terbiyesi, ruhun tekâmülü, insanı meleklerin de üzerine çıkaran bir manevî yükseliş fırsatı vermesi, bu ayda indirilen Kur’an’a yeni nâzil olmuşçasına muhatabiyetin sırrını açması gibi mana ve hikmetlere dikkatleri çekmiş.
Bu mübarek ay için “Muvaffak olanın ömrüne bin ömür katar. Dakikası bir gündür. Saati iki ay, günü birkaç sene hükmünde bir ömr-ü bâkîdir” diyen Üstad, ömrünün bütün Ramazan’larını bu şuur ve idrakle yaşamış.
Böylece eserlerinde çok vurguladığı “fânî ömrü bâkîleştirme”nin fiilî ve müşahhas bir örneğini bizzat kendi hayatıyla gösterirken, bunu örnek alan her bir ferdin manevî kazanımlarını şirket-i maneviye sırrıyla ortak havuzda toplamanın “sistem”ini de tesis etmiş.
Hz. Peygamberin (asm) bütün çağları kuşatan “sistem”inin “ahirzaman şubesi” olarak.
Hiç kimse bu vicdansızlığa alışmak zorunda değil
Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. Hükümetin milleti beceriksizliklerinin iş bilmezliklerinin sonuçlarına, enlasyona, açlığa, yokluğa, acıya alıştırmaya çalıştığını belirterek, “Hayır! Alışmayacağız! Dertlere, zorluklara, acılara alışmak zorunda değiliz! ‘Ak Parti’de adamın yoksa, kadroya giremezsin’ diyorlar. ‘Ak Parti’de adamın yoksa, yardım bekleyemezsin’ diyorlar. ‘Ak Parti’de adamın yoksa, çadır bile bulamazsın’ diyorlar Öyle mi? Hadi oradan be! Hadi oradan! Ülkemizde hiç ama hiç kimse bu çarpık düzene alışmak zorunda değil! Bu vasatlığa, bu çürümüşlüğe, alışmak zorunda değil! Bu adaletsizliğe, bu haksızlığa, ve bu vicdansızlığa, alışmak zorunda değil! Çünkü bu ülkenin insanları ahlaksızlık, yolsuzluk değil, çalmayan çaldırmayan siyasetçiler istiyor!” diye konuştu. - Erhan Akkaya
Sıkıntılara tedbir alacak yöneticiler istiyoruz
Kasaplar Odası Başkanı Fazlı Yalçındağ, Et ve Süt Kurumu’nun (ESK), et ithali yapması ve bu etlerin İstanbul’da bazı marketler ile Tarım Kredi Kooperatileri’nde daha ucuz satılması kararını eleştirdi. Yalçındağ, “Türkiye’de et ve hayvancılık konusunda regülasyon görevi verilen Et ve Süt Kurumu’nun şu anda piyasaya verdiği et ithal et. Bizim sattığımız yerli etle uzaktan yakından alakası yok. Devlet bana böyle bir görev karşılığında maaş verseydi ben et ithal etmeye utanırdım. Bir şeyi ithal edip birkaç yerde sattırmak başarı gibi gösterilmeye çalışılıyor” dedi. Esnafın yerli et sattığı için hedef gösterildiğine dikkat çeken Yalçındağ, “Besiciler de üretimde hayvan olmadığından şikayet ediyor. Bunu araştıracak soruşturacak tedbir alacak bir irade yok mu var ne yapıyor et ithal ediyor. Orada satılan ithal ettir ve bazı kesimlere satılmak üzere verilmiş ettir. Biz yerli et satıyoruz esnaf olarak. Biz gelecek sıkıntıyı önceden görüp, ona göre tedbir alacak yöneticiler istiyoruz” dedi. - Anka