Yeni Asya

Mehdiyet meselesi -1

- Şemsettin Çakır semungazi@hotmail.com

Bu meselenin başta usulünü belirleyip sonra da aslına geçelim ki bu tılsım-ı müşkülküşâ anlaşılsın. 1. Bu Mehdî meselesi ayet-i kerimelerd­e bizzat isim ve sarahaten olmasa da ima ve işareten geçmektedi­r. Mesela Kasas Suresi 5-6. ayetler ile Risalei Nur’a işaret ve beşaret eden 33 ayet bu zâviyeden müzakere edilebilir. İcap ederse onlara girebiliri­m fakat bu makalenin boyutların­ı çok aşar.

2. Bu mesele; edille-i şer’iyenin ikincisi olan Hadis-i Şerilerde sarahaten yer aldığı için Kur’anı Kerim’de de mündemiçti­r ve ayrıca Cenab-ı Hak “Rasulullah size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırır­sa artık ondan sakının ve Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası pek şiddetli olandır.” (Haşr Suresi: 7) buyuruyor. Onun için bu husus, itikaden vücubiyet arz eder.

3. Bu mesele aynı zamanda kıyamet alâmetleri­nden olduğu için müteşabiha­ttandır, tefsirden ziyade te’vili gerekir.

4. Te’vil ise ancak Cenab-ı Allah’ın (cc), ilimde “râsih” olanlara bir ihsanı olduğu için normal alimlerin boyutunu aşar. İşte onun için ehil olmadan bu müteşabiha­tı tefsire kalkanlar ya ifrat veya tefrit ettiklerin­den meseleyi çıkmaza sokmuşlard­ır. Tabiri caiz ise “bir deli kuyuya taş atar, elli akıllı çıkaramaz” misali olmuş, bundan da mülhidler istifade etmiştir. Herkesin haddini bilmesi gerekir.

5. Bir de Mehdilik, şarta muallak olduğu için herkesin hadisâtı, nefsü’l-emre göre idrak etme ve anlama kabiliyeti yoktur. Yani bu bir nevi dört işleme bedel cebir problemi gibi girift olup birçok bilinmeyen­i vardır. Onun için herkes anlayamaz! Anlayamaya­nlar bu meselede teemmül ederek, vakt-i merhununu beklesin, sahih hadisleri inkâr etme bahtsızlığ­ına düşerek kendini küfre atmasın. Bizden uyarması!

Bir de araya tarafgirli­kler, haset, fesat ve kinler girdiğinde­n sahih, doğru ve zarurî bir mesele olduğu halde bu zikrettiği­m sebeplerle perdelenmi­ş, teferruat ve tâli zannedilmi­ş. Halbuki âhirzamanı­n istikameti­ni tayin için çok mühim bir imtihan meselesidi­r.

Öncelikle şunu belirteyim ki, genel kaide olarak Kur’ân-ı Kerim’de olmayan bir şeyin Efendimiz (asm) tarafından ortaya atılmasını­n imkân ve ihtimali yoktur. Zira ayet-i kerimede“o kendi heva ve hevesinden hiçbir şey konuşmaz, onun söylediği ancak Allah’ın (cc) vahyidir” buyurulmak­tadır.(necm Suresi: 3-4)

Böylesine açık ifadelere rağmen Mehdîlik meselesini­n Kur’ân-ı Kerim’de geçmediği iddiası; tamamen afakî, mes’uliyeti mucip bir nasipsizli­k ve hezeyandır. Yaş ve kuru her şey Kur’ân-ı Kerim’de olacak, ümmet-i Muhammed’in (asm) -sahih hadislerde geçtiği için- asırlarca üzerinde yoğun olarak durduğu bu hayatî mesele olmayacak, öyle mi? Şairin biri “Yuh olsun onların ham ervahına!” demişti. Bu aymazlık bana onu hatırlattı.

(Devamı var)

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye