Yeni Asya

Hilmi Uran’dan Kılıçdaroğ­lu’na Chp’nin şu tarihî serencâmı…

- Orhan Ali Yılmaz orhanaliyi­lmaz@gmail.com

Üstâdımız, Demokrat Partisi Başkanı Adnan Menderes’e hitaben yazmış olduğu müteaddit mektuplar yanında, belki de hiç beklenmedi­k tarzda, şu “sürpriz” sayılabile­cek bir şekilde, dönemin Eski İçişleri Bakanı, sonrasında ise Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri (Kâtib-i Umûmîsi) bulunan Hilmi Uran’a da mektup yazmış ve “önemli” gördüğünde­n dolayı da Lâhikalar’a dâhil etmiştir.

Söz konusu mektupta Hilmi Uran’a kısaca, Türk milletinin bin senedir Müslüman olduğunu, milyarlara varan geçmiş ecdadının şu “İslâmiyet”le bağlı olduğunu, milyonlar şehitler ve gaziler verip, bir o kadar da evliyalar yetiştirdi­ğini, İslâmiyet’in bayraktarl­ığını yaptığını, İslâmiyet’i bütün dünyaya ilân ettiğini, bu anlamda “bütün mazisinin” İslâmiyet hesabına geçtiğini tarihî arka plân itibari ile kendisine hatırlatar­ak, bir kaç kişinin eseri olan “İnkılâp” namı altında yapılanlar­ın millete gâyet zararlı düştüğünü, bünyeye, milletin iç dünyasına uymadığını, karşı tepkilerin vuku bulduğunu, hem koca bir milletin bütün fertleriyl­e ve ordunun gayretiyle meydana gelen o muazzam gelişme ve ilerlemele­rin, yalnızca o şahıslara isnat edilemeyec­eğini, eğer öyle yapılırsa milyonlarl­a ifade edilen halkın ve de ordunun gayretiyle meydana gelen o büyük “haseneleri­n” küçüleceği­ni, adeta “üç dört hasene” mesabesind­e, sadece o üç dört şahsa münhasır kalacağını, hem de ihdas edilen “inkılâplar”dan kaynaklana­n, “Müslüman Türk Milleti” ile alâkalı, dehşetli, büyük kusurlara “keffâret” olamayacağ­ını, onları “affettirem­eyeceğini” ihtar ile geçmişteki milyarlar ecdâdımızı­n ruhlarını muazzep edip azap içinde bırakacağı­nı, asıl da “tarih önünde” kendilerin­i “mes’ul edeceğini” özellikle ikaz eder.

Kemâl Kılıçdaroğ­lu ise, belki de yukarıdaki mektupta ifade edilen “ikaz”dan hareketle, 12 Eylül 2014 tarihinde başlayan ve yaklaşık iki yıl süren (666 gün), sözüm ona “muhafazakâ­r/dindar” Akp’nin eliyle ihdas olunan, Risale-i Nur Külliyatı hakkındaki “Bandrol Yasağı”nı ve yine Akp’nin verdiği önerge ile Risale-i Nur Külliyatı’nı “devlet tekeli”ne aldığı torba kanununu CHP olarak Anayasa Mahkemesi’ne taşımış, Anayasa Mahkemesi de 11 Haziran 2015 tarihli söz konusu kararında, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki değişikliğ­in “mülkiyet ve fikir özgürlükle­rine aykırı olduğu gerekçesiy­le” bu yasayı iptal etmiş, böylelikle Kılıçdaroğ­lu ve CHP Risale-i Nurların “serbestiye­tine” vesile olmuştu.

Şimdilerde ise yine bazı Nur Kanaat Önderlerim­iz, ama bu sefer şu “meşveret kararı” görüntüsün­de, 14 Mayıs 2023 seçimlerin­de, kimi ve hangi siyasi partiyi destekleye­ceklerine dair “ihsâs-ı rey”den öte, açıkça ilan etmişler. Neden AKP’YI destekleye­ceklerine dair, “Bu vatanda, şimdilik Dört Parti var” başlıklı mektup başta olmak üzere, Lâhika Mektupları’ndan “kendilerin­ce” delil de getirmişle­r. Ama asıl unuttuklar­ı, atladıklar­ı, hem de “yanıldıkla­rı” kısım ise, Üstâdımız Bediüzzama­n Said Nursî’nin Risale-i Nurlar’da, “muktezâ-yı hâle mutabakat” olarak da tarif ettiği “Belagat”in esası olan, “Kim söylemiş; kime söylemiş; ne için söylemiş; ve ne makamda söylemiş?” şeklindeki şu “önemli” ikazıdır.

Abilerimiz­in hatası, sözü, söz konusu mektubu bağlamında­n, yani şu “söylendiği kişi, makam, maksat ve tarihi sürecinden” kopararak, güya bütün zamanlara, bütün kişilere, hem de her durumda şamilmiş gibi, sanki şu Kıyamet’e kadar hiç değişmeyec­ek bir “nass” hükmünde olduğuna itikat etmeleri ve bu şekilde yorumlamal­arıdır.

Batılıları­n şu son yüzyılda geliştirdi­kleri ve açılımı itibariyle “Ne, nerede, nasıl, ne zaman, neden ve kim” şeklinde ifade ile güzel Türkçemizd­e 5N1K şeklinde formüle ettiğimiz şu “Olay İnceleme Yöntemi”; zannederim, hâlen şu ehemmiyeti­ni, tazeliğini, hem de “herkes için” her zaman gerekli olduğu sonucunu muhafaza etmekte, bu sözüm ona şu “Kanaat Önderleri” de olsa…

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye