Köylü harekete geçiyor
Arap Ana toplantıdan üzüntülü ve gözleri yaşlı olarak ayrıldı. Akşamı bekledi. Namazdan sonra yemekler yendi ve sofra kaldırıldı. Kandilin yarım ışığı altında, minderin üzerinde oturmakta olan kocasının tam karşısına diz çöküp oturdu ve sakin bir şekilde konuşmaya başladı:
“Hacım! Vaktini alacağım, ama çok önemli. Ne olur biraz beni dinleyiver. Hacı Hafız Mehmed:
“Haydi de ne diyeceksen, seni dinliyorum.”
Arap Ana:
“Bu haftaki Cuma toplantısına Yusuflar mahallesine gittim. Diğer mahallelerden dinlediğim aynı dertleri bu defa da onlardan dinledim. Hanımlar büyük bir endişe içinde. Evlerinde huzur diye bir şey kalmamış. Kocalarının işkenceleri altında ezilmektedirler. Çoluk çocuğumuzun üç kuruşluk rızıklarını fahişelere yediriyorlar. Kumara veriyorlar. Ev işleri yetmiyormuş gibi, bahçe ve tarla işlerine de biz gidiyoruz.
“Bu yetmiyormuş gibi bir de üstelik akşamları sarhoş dayağı yiyoruz. Günlerimiz hep böyle zehirli, acı ve yokluk içinde geçiyor. Ne olur? Hocaya söyleyiverin de kocalarımıza biraz nasihat ediversin. O hoca diye belki dinlerler diyorlar. Benim de içim parçalandı, biraz nasihat ettim, ama bilmiyorum ne kadar faydası olur?
“Dediğim gibi bütün mahallelerde aynı dert. Yükselen aynı feryat. Ne olacak bu insanların hali? Onlara hiç mi çare olamayacağız?”
Hanımı anlattıkça Hocanın tüyleri diken diken oldu. Çaresizliğinden de kahroldu. İnsanın bozulması, özellikle Müslümanın bozulması ne korkunç bir şey… Hani derler ya: “Süt bozulursa yenir, ama tereyağı bozulursa zehir olur, hiçbir işe yaramaz, atılır.”
Bu insanlar da tereyağı gibi bozulunca çok kötü bir duruma düşüyor. Bir şeyler yapmalı, ama ne yapmalı? Hoca, tâ ciğerlerinden bir “Ah!” çekti. Hiçbir şey demeden sessiz bir şekilde minderinden kalktı. Abdest hazırlığına başladı. O gece yatsı namazını bile huzurluca kıldıramadı. Düşünüyor, düşünüyor, ama bir çare de bulamıyordu.
Birden aklına bu hususta köyün eşrafıyla bir toplantı yapmak geldi.
Ertesi günü sabahı oğlu Mehmed’e (Topalca) bir liste verdi ve dedi ki,
“Oğlum! Bu listedeki isimlere gideceksin, selamımı söyleyeceksin, bu akşam bizim evde toplantı yapacağımızı ve davetli olduklarını anlatacaksın!”
Mehmed, listeyi alıp bir bir evleri dolaşarak görevini hakkıyla yaptı.