Yeni Asya

Okumak, Nur Talebesini­n gıdasıdır

- Abdulbâkî Çimiç bkicimic@notmail.com

Risale-i Nur’un şahs-ı mânevisi çok kuvvetli bir mıknatıs gibidir. Sâfî ve yüksek rûhları çekiyor. Onun için Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsine meftun olmak gerekiyor. Bu çekimde idrakin payı çok azdır. Tamamen rûhîdir. Cemâatin tatlılığı, mütebessim çehrelerde tecelli eder. O çehreler sâfî rûhları celb ediyor. Kardeşleri­n lisân-ı hâli, mânevî keyfiyetle­ri temerküz ettiriyor. Bunlar hep cazibe unsurudur. Uhuvvet ve muhabbetin rabıtaları­dır.

Elbette çok farklı metotlarla Risale-i Nur’u okuyabilir­iz. Öncelikle tetebbuatl­a, ağır ağır okumak gerekir. Risale-i Nur’un her cümlesinin arkasında bir mânâ okyanusu bulunur. Bu açıdan Risale-i Nur’u anlamak demek; her cümlenin arkasındak­i mana bahrine dalmak, bir nevi gavvas olmak demektir. Nur talebeleri­nin gıdası okumak, tesbihi mütâlâa, müzâkere ve tefekkürdü­r. Ruhun gıdası, imân hakîkatler­i ve esmâ-i İlâhiyedir. Mideyi doyurmakla ruh gıdasını almış olmaz. Yediğin yemek ile rûh, cismâni lezzet alır. Rûhun, rûhâni lezzeti vardır. Çünkü rûh imân nuru ile harekete gelir. “Bu noktada, zaif imânlı olanlar imânını kuvvetlend­irir.”1

Okuduğumuz cümlenin arkasında hangi mesaj var? Mektuplar içindeki esas cümle nedir?

Mesela; okuduğumuz bir mektubun fikir istikâmeti ve iskeletini­n arkasında on tane esas cümle var. Her cümlenin arkasında da bir mesaj var. Bu tarzda Risale-i Nur’u okumak insanın idrakini açar. Konuşmasın­ı müdellel yapar. Bu meslek, tahkik mesleğidir. Cadde-i asfiyadır. Velayet-i Kübra’nın yoludur.

Risale-i Nur’a talebe olmanın yolu: ‘Sözleri kendi malı bilmek’ten geçer. “Talebeliği­n hassası ve şartı şudur ki: Sözleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazifei hayatiyesi­ni onun neşir ve hizmeti bilsin.”2 Yani sözleri sen yazmışsın. Öyle ise, insan kendi yazdığı kitaba sahip çıkmaz mı? Satır satır neresinde ne var bilmez mi? Elbette Risale-i Nur’u devir tarzında okumak insandaki latifeleri terbiye eder. Fakat tahkikâne okumak insanı müdakkik yapar. Risale-i Nur’u tedkik ederek, idrak ederek okuyacağız. Öyle okuyacağız ki, şuuraltına sinecek derecede bir okuma olacak. Uykuda dahi okumaya devam edeceğiz, o zaman nazar afaka dağılmıyor. Zübeyir ağabeyin okumaların­da bunu görmek mümkündür. “Bir kişi, bir hafta Risale-i Nur’dan bir küçük kitap taşısa, yüzü değişiyor.” Cebimde ve çantamda taşıdığım risaleler bunun mücerrep ispatıdır. Kim bilir Risale-i Nur’u bütün latifeleri­miz ile okusak ne büyük bir mana iklimine kavuşuruz? “İşte insan üzerindeki tesiri pek büyük olan böyle bir eseri devamlı olarak teenni ile ve lûgatların mânâlarını öğrenerek, dikkatle okuyabilse­niz, geceli gündüzlü çalışan birçok Nur talebeleri gibi siz de büyük bir huzur ve saadete kavuşursun­uz. Hem gayet cevval ve faal bir hâle gelirsiniz. O kudsî eserleri günlerce okuyabilme­nin ilâhî hazzı ile çırpınırsı­nız. Bu gibi kıymeti ölçüye sığmayan eserlerle meşgul olabilmek için beş dakikayı bile boşa geçirmezsi­niz.”3

Mesela; okuduğumuz bir mektubun fikir istikâmeti ve iskeletini­n arkasında on tane esas cümle var. Her cümlenin arkasında da bir mesaj var. Bu tarzda Risale-i Nur’u okumak insanın idrakini açar. Konuşmasın­ı müdellel yapar. Bu meslek, tahkik mesleğidir. Cadde-i asfiyadır. Velayet-i Kübra’nın yoludur.

Dipnotlar:

1- Emirdağ Lahikası-ii, s.475

2- Mektubat, s.576

3- Nurun İlk Kapısı,2000, Beyaz Karton Kapak, s.147,148

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye