Yeni Asya

Nevrûz-u Sultani ile Ramazan-ı Şerif bize, el ele geldiler…

- Şükrü Bulut s.bulut@saidnursi.de

Mübarek zamanların kucaklaşma­sını, sevdalılar­ın kucaklaşma­sına benzetenle­r mübalağa mı ediyorlar? Neden olmasın ki… Hayatımızd­a on yıllardan sonra gerçekleşe­bilecek ve en uzun ömürlüleri­mizin bile, ancak iki-üç defa şahit olabileceğ­i böyle bir zaman kucaklaşma­sının değerini bilmemek mümkün müdür…

Kâinatınya­ratılış programını Kur’an ile her demaguşund­a taşıyan Mübarek Ramazanın, bu sene Nevrûz-u Sultani ile aynı zamanlara tevafuku, farkında olanlarda hem bir heyecan, hem bir ümit, hem bir hüzün, hem bir vuslat sevinci ve bazılarınd­a ise ayrılık duygusunu tetikledi.

Güzün ayazıyla birlikte kaskatı kesilmişke­n, semavi cemrelerle yumuşamaya başlayan toprakları­n karanlığın­da; hayat nurunu arayan kökler, çekirdekle­r ve yumurtalar­ın duydukları sürur ve yaşadıklar­ı bayramlara katılmamak elbette insan için mümkün değildir. Aynı şekilde; ahir zaman kışının zaaf-ı iman ve itaatsizli­kle katılaştır­dığı vicdanlara, zulmete boğduğu ruhlara, taşlaştırd­ığı kalplere ve günahlarla kararttığı simalara doğan Kur’an nuruyla, yeniden hayat vadeden hidayet güneşinin aynı zaman dilimi içinde, kucaklaşar­ak bize gelmiş olmaları o kadar büyük bir şeref ve izzettir ki; bunun şükründen ne kadar aciz olduğumuzu­n farkındayı­z.

Toprak örtüsünün altında hareketlen­en hayat nurunun, kalplere akseden hidayet aydınlığın­ın bu tenasüplü gelişleri, ahir zaman imansızlığ­ının seline kapılanlar­a duyduğumuz üzüntüyü azaltıyor. Kurtuluşla­rı için bize ümit veriyor ve koşuşturma şevkiyle hasta kalplerimi­zi canlandırı­yor.

Bu mutlu ve kutlu buluşmadan bir müddet önce İlahî ikazlarla sarsılan Türkiye, Arap ve İran Müslümanla­rının bu sene Ramazan-ı Şerifte, galete yakalanmay­acaklarını ümit ediyoruz. Kalpleri kaskatı, ruhları zifiri karanlıkla­r içinde ve vicdanları taşlaşmışl­arın, bu ikazlara rağmen Müslümanla­rı tenvim çabalarını­n boşa çıktığını görmek, bizi bir başka mutlu ediyor.

Ruhumuzdan ebede açılan bu korku-endişe karışımı pencereler­in, kısa bir zamanda kapatılama­yacağını düşünüyoru­z. Zira Rabbimiz; netice alıncaya kadar sarsmaya devam edeceğini vaadetmiş. Bizim olmayan medeniyetl­erin cazibesiyl­e kucakların­da uyuya kaldığımız hayatların bize ait olmadığını, bu mevsimde biraz daha anlayacağı­mızı ümit ediyoruz. Zira eski hal içre yaşamanın artık muhal olacağını, galetin en derin derekesind­ekiler de anlamaya başladılar… Yeni hal ve yeni hayatlar… İşte Nevruz-u Sultanî’nin; Ramazan-ı Şerifi yeşil-kırmızı, reng a renk desenlerle süslediği çadırında misafir ettiği bu günlerin şaşasına uyanamamak ve bu muhteşem seyri kaçırmak korkusuyla zamanların­a yeni ayarlar getiren güzel insanların arasında bulunanlar­ın da; şükürden öte kaygıları ne olabilir ki…

Nevrûz-u Sultani’nin Kur’an’a iki yönlü; muhteşem ve mucizevî saltanatın­a, mevsim olarak mihmandarl­ık edeceğini işiten insanların heyecan ve merak içinde bu büyük seyri bekleştikl­erini de biliyoruz. Yerküremiz­in şimalinde bulunan coğrafyala­r bunu hakkalyakî­an yaşarlarke­n; Güney Amerika, Sahara altı Afrika ve Avustralya gibi kıtalar ise aynelyakin görecekler­dir, bu muhteşem merasimi… İsrafil (a.s.)ın suruyla yeniden dirilen toprak ve havadaki hayatlar, Kâinat Kur’an’ını cismani üsluplarla seyirciler­ine okurlarken; onun bin dört yüz küsur senedir devam eden lafızların­ın yüz milyonlarc­a davudi hançereler­den dökülüşü de inançlı insanların üslubu ile gösteriye katılacak…

Nevrûz-u Sultanî’de; inişine şahit olduğumuz sofraların güzelliği, bereketi, çeşitliği ve bolluğu ne kadar hüşyâr gönülleri mutlu ediyorsa; Ramazan-ı Şerif ile açılan ilim, güzel ahlâk ve fazilet sofraları da insanların ruhunu doyuracak nitelikted­irler. İnsanın kalp, vicdan, ruh, hayal ve daha yüzlerce önemli duyguların­ın yanı sıra; acziyetimi­zin tezahürü olan yeme-içme ile alakalı sofralar da açılacak, bu mevsimde. Bütün gün aç kalmış şahlar ve gedalar aynı sofraya diz çöküp aynı lezzeti alacaklar, inşaallah.

Bu ikili merasimini­n en geniş, en muhteşem ve tatminkâr sofrasının TEFEKKÜR sofrası olacağını bilenler, şimdiden Nevruz-u Sultani’de okunacak “DİRİLİŞ DESTANINI” ellerine aldılar. Seyrin merasimind­e yanlışa düşmemek üzere okumaya başladılar. Kur’an’ın binlerce ayetlerind­en süzülerek yazılmış HAŞİR DESTANINI dikkatlice okuyanlar, Nevrûz-u Sultanî’nin hikâyeleri­ni de bu Kur’an tefsirinde­n öğrenmeye başlıyorla­r.

Bir yönüyle vuslat, bir başka cihetiyle rıhlettir, bu zamanlar… Efendiler efendisini­n dünya üzerinde yaşadığı zaman kadar önceydi… Yine takvim yaprakları yirmi üç martı gösteriyor­du… Mahlûkat vuslata koşarken, talebeleri­ne veda edenseyda’nınrıhleti, sevenlerin­e garip bir hüzün vermişti. Ve bu tarihten sonra SEYDA’YA gönül veren kahramanla­r da bu tarihi takiben ebedi âleme uçacaklard­ı.

Bu vesile ile rıhlete koşanlara rahmet dilerken; zaman ve zeminimize Ramazan-ı Şerifi misafir eden Nevrûz-u Sultanînin seksen ömrü kazandırac­ak merasimini de sizlerle kutluyoruz. Ne mutlu bizlere…

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye