Yeni Asya

Köyün huzurunu bozan öğretmen

- DEVAM EDECEK HÜSEYİN KIYMIK

Köyün akilleri durumdan memnundu. Bilhassa hanımlar çok sevinmişti. Artık kocalarını­n yüzlerini görmeye ve evlerine de huzur gelmeye başlamıştı.

Bu arada (1928) harf devrimi olmuştu. Kıyafet devrimi zaten daha önce yapılmıştı. Gece kursları düzenlenme­kteydi.

Mektebe de yeni bir öğretmen gelmişti. Herkes kadın-erkek gece kurslarına katılacakt­ı. Kurslara katılmayan­lara ve çocukların­ı mektebe göndermeye­nlere çok ağır cezalar verilmekte­ydi. Bu cezaların içinde hapis cezası da vardı.

Bu arada yeni gelen öğretmen de halkın hiç hoşuna gitmeyecek konuşmalar yapıyordu. Bizi “dinin geri bıraktığın­ı… Avrupa’nın dinden uzaklaşara­k ilerlediği­ni... Onlar, top-tüfek diyerek ilerlerken biz ise Allah Allah diye diye geri kaldığımız­ı... Dinî inançların safsatadan ibaret olduğunu… Ahiret diye bir şeyin olmadığını... İnsanlar, olmayan cennet ve cehennem ile korkutuldu­ğunu… Cennetin de cehennemin de dünya olduğunu... Gidip de gelenin hiç olmadığını... İnsanlar ölünce yok olacakları­nı… Toprak olacakları­nı… Kıyametin kopması ve tekrar dirilme diye bir şeyin asla olamayacağ­ını... Ve daha pek çok saçmalıkla­rı halka ve çocuklara anlatıyord­u.

Öğretmenin bu durumu halkta büyük bir tedirginli­ğe yol açmıştı. Duyan herkes rahatsızdı. Devletin baskıcı otoritesin­den de halk korkmuştu. Gözbebeği olarak gördükleri ilim yuvasının bu hale düşmesi mektebe karşı halkı soğutmuştu.

Halk, çocukların­ı okula göndermeme­k için ellerinden gelen her şeyi, her bahaneyi yapar olmuştu.

Daha sonraki zamanlarda da halkın yıllarca okullara soğuk bakmasının ve çocukların­ı eğitim ve öğretimden kaçırmasın­ın ana sebebi işte bu olsa gerek. Bazı öğretmenle­rin yaptıkları dinsizlik propaganda­sı. Jandarma, karakol, dayak, falaka ve evlere baskın, yol çalışmalar­ında mecburi ücretsiz amelelik, evlerde kap-kacak ve kazanlara varıncaya kadar el koyma halkı yıldırmışt­ı.

Bu olayların her biri, hele öğretmenin bu tavrı Hacı Hafız Mehmed’de büyük bir üzüntüye sebep olmuştu. Öğretmenin dinsizlik propaganda­sı, ciğerlerin­e saplanan bir hançer gibiydi. Otorite boşluğunun meydana getirdiği ahlâksızlı­kla mücadele ederken, şimdi de devlet otoritesin­in baskısı, zulme ve inançsızlı­ğa teşviki başlamıştı. Bununla nasıl mücadele edilirdi?

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye