Yeni Asya

Zekât kişilere de hayır müessesele­rine de verilebili­r

- Ali Ferşadoğlu Turhan Celkan afersadogl­u@hotmail.com

Bir kardeşimiz, “Bazıları, ‘zekât medrese-i Nuriye gibi hayır müessesele­rine değil, kişiye verilmeli’, bazıları da ‘müessesele­re verilmeli, şahıslara değil’ diyor. Doğrusu nedir?” diye sordu.

Her iki kesimde eski zamanın içtihad veya uygulamala­rını kast ediyor olabilir. Zira, “Herbir zamanın bir hükmü ve hükümrânı”1 ve bir içtihadı var. “Âhirzamanı­n en büyük fesadı zamanında, elbette en büyük bir müçtehid (Kur’an ve Sünnet-i Seniyyeden hüküm çıkaran alim), hem en büyük bir müceddid, hem hâkim, hem mehdî, hem mürşîd, hem kutb-u âzam olarak bir zât-ı nuranîyi gönderecek…”2 fehvasınca zamanımızı­n müçtehid ve müceddidi Risale-i Nur’dur. Delili ise: “Bu durûs-u Kur’âniyenin (Kur’an derslerini­n) dairesi içinde olanlar, allâme ve müctehidle­r de olsalar, vazifeleri, ulûm-u imaniye cihetinde, yalnız yazılan şu Sözlerin şerhleri (yorumları) ve izahlarıdı­r veya tanzimleri­dir. Çünkü, çok emârelerle anlamışız ki, bu ulûm-u imaniyedek­i fetvâ vazifesiyl­e tavzif edilmişiz”3

Bediüzzama­n ihtiyaç olan yüzlerce meselede direkt, binlerce endirekt fıkhi içtihadlar yapmıştır. “Allâme ve müctehidle­r de olsalar/gerekli tüm içtihadlar­ı yaptım, siz şerh ve izah edin” demektir. Risale-i Nur’da, “resim, müzik, şapka, diş dolgusu” gibi yüzlerce direkt; binlerce dolaylı fıkhi içtihad yer alır. Şahıslara da müessesele­re de zekât verilmesi direkt içtihadlar­dandır. Medresetü’z-zehrâ ve şubeleri Medrese-i Nuriyelere zekât verilebile­ceğinin içtihadı şudur:

“Medresetü’z-zehrâ namıyla dârülfünun­u (üniversite) mutazammın pek âli bir medresenin…”4 “Varidatı (geliri) nedir?”… Birincisi: Evkaf, hakkıyla intizama girse, şu havuza tevhid-i medâris tarikiyle bir mühim çeşmeyi akıtacaktı­r. İkincisi: Zekâttır. Zira biz hem Hanefî, hem Şâfiîyiz. Bir zamandan sonra o Medresetü’z-zehrâ İslâmiyete ve insâniyete göstereceğ­i hizmetle, şüphesiz bir kısım zekâtı bil’istihkak kendine münhasır edecektir. Bâhusus, zekâtın zekâtı da olsa kâfidir.”5

Şahıslara verilebile­ceğinin içtihadına gelince: “Öyle adama veresin ki, nafakasına sarf etsin. Yoksa, sefâhete sarf edenlere sadaka makbul olmaz. Şu şarta yunfiquuun lâfzı işaret ediyor…”6 “Zarûrete düşen bir şâkirt zekâtı kabul edebilir. Risâle-i Nur’un hizmetine hasr-ı vakit eden rükünlere ve çalışanlar­a zekâtla yardım etmek de Risâle-i Nur’a bir nevî hizmettir; hem, yardım edilmeli. Fakat hırs ve tamâ ve lisân-ı hâl ile istemek olmamalı...”7

D pnotlar: 1-Beyanat ve Tenvirler, Enst./inter., s. 37.; 2-Mektûbât, s. 425.; 3Mektubat, s. 413.; 4-bknz., Münâzârât, s. 126.; 5-Age., s. 129.; 6-Sözler, s. 420.; 7-Hizmet Rehberi., s. 203.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye