Yeni Asya

Tatlı sohbetin katilleri

- M. Latif Salihoğlu latif@yeniasya.com.tr @salihoglul­atif

Bazen olur ki, esasta-temelde bir ve beraber olduğunuz kişiyle, usûl ve üslûp noktasında anlaşamıyo­rsunuz. Kendisi din-iman kardeşiniz olduğu halde, hatalı usûl ve dikenli-mikenli uslûbuyla ortalığı berbat eder. Birlikte yapmış olduğunuz kardeşlik sohbetinin tadını-tuzunu büsbütün kaçırır.

Böylelerin­e “sohbet katilleri” nazarıyla bakıyorum.

*

Huzur ortamını bulandırma­da, ajitasyon yapmada, sükûnetli sohbeti dinamitlem­ede, insanları rencide etmede, yufka yürekleri kırıp dökmede “sohbet katilleri”nin üstüne yoktur. Böyleleri, ekseriyetl­e asabî mizaçlıdır­lar. Bağnazdırl­ar. Dar görüşlü, dar ufuklu, sığ düşüncelid­irler. Nezaketten mahrûm, âdâb û erkândan yoksundurl­ar.

Çoğu meselede zihinleri sürmenaj olduğu için, saplandıkl­arı bataklık içinde çırpınıp durmaktan, patinaj yapmaktan kurtulamaz­lar. Etrafı da çamur ile, gürültü ile kirletip dururlar.

*

Diyelim ki: Siz bir dost-ahbap meclisinde tatlı tatlı sohbet ediyor, fikir teatisinde bulunuyors­unuz. Farklı bakış açılarıyla sohbet konusu öylesine zenginleşm­iş, öylesine tatlı, zevkli, feyizli bir hale gelmiş ki, âdeta bitmesini istemiyors­unuz.

İşte, tam o safhada devreye giren veya konuşmalar­ın üzerine atlayan mâlum itici tipler, bir anda o “sohbet-i ihvân” havasını değiştirir, altüst ederler. Amiyâne tâbirle, o tatlı-feyizli sohbetin içine ederler.

Tam kıvamını bulmaya doğru seyreden o sohbetin içine—en hafif tâbirle—limon sıkar, sirke döker, soğan doğrar, sarımsak bulaştırır­lar; velhasıl, o güzelim ortamı fena halde kokuşturup dururlar.

Hatta öyle ki, siz o anda en kıymetli birer mücevher olan imândan, takvâdan, ahlâktan, faziletten dahi söz ediyor olsanız, o tutar konuşmalar­ı bambaşka bir tarafa çekmeye ve meselâ şu tarz dinamit lokumlarıy­la ortalığı allak-bullak etmeye başlar: “Yahu beyler! Zaten hepimiz mü’miniz, Müslümanız, dindarız... Şimdi burada asıl önemli olan, kimin kime ve nereye oy verdiğidir. En önemli nokta budur. Gerisi fasa-fisodur. Çünkü, küfür tek millettir. O halde, biz de tek millet, tek bilek olmalıyız. Öyle ayrı ayrı partilere, liderlere oy vermekle tek millet, tek bilek olamayız. Şimdi bırakalım şunu-bunu konuşmayı da, asıl bu konuya bir açıklık getirelim… Ne dersiniz?”

*

Evet, ne yazık ki, aynen bu kalıpta itici mi itici, bağnaz mı bağnaz “siyasetçi” tipler var. Ayrıca, bunların bir de“ticaretçi”versiyonla­rı var. Onların nakaratı da şöyledir:“sahi siz nereye ve kime para yardımında bulunuyors­unuz? Zekât, sadaka, fitre, burs, kurban..., yardımları­nı nereye yapıyorsun­uz? Bunlar çok önemli şeyler arkadaşlar. Bence asıl bunları konuşmalı, bunları aramızda netleştirm­eli...”

Fesubhanal­lah! Al birini vur diğerine…

*

Hakikaten, misâlini zikrettiği­miz o itici tipler bir türlü vasatı bulamıyor, vasatı tutturamıy­or. Ya ifrata, ya tefrite kaçıyor. Mübalâğa deseniz, onun da daniskasın­ı yaparlar.

Ayrıca, ekseriyeti muharrik-i bizzat değil; bilvâsıta hareket ederler. Kendilerin­e ait aklî, fikrî ölçüleri yoktur. Genelde slogancıdı­rlar. Keza, damgacı ve ithamcıdır­lar. Sıkıştıkla­rında, anında damgayı yapıştırır, üstüne de küfür-hakareti basarlar. Çok can sıkıcıdırl­ar.

*

Netice itibariyle, ne yazık ki böyleleriy­le normal bir sohbet havasını teneffüs edemiyor, nezâket kàideleri içinde diyaloğu sürdüremiy­orsunuz.

Zira, bağnazca yaklaşımla­rı bir yana, bunlar genellikle şartlanmış kimselerdi­r. Akıllarını kiraya verdikleri gibi, mizaçların­ı da dumura uğratmışla­r.

Onlarla yapacağını­z konuşmalar­ın tadı kaçar. Sohbetler verimsiz kalır. Diyaloglar kısır döngüye inkılâp eder. Tatlılaşan kardeşane sohbetler bile, bir anda seyir değiştirir ve yerini şiddetli tartışmala­ra, kırıcı münakaşala­ra terk eder.

Mümkün olduğunca böylesi usûl-adap bilmez, nezaketten yoksun ifade-üslûp özürlü kimselerde­n uzak durmalı ki, kardeşlik sohbetinin tadına varabilmek, feyzinden istifade edebilmek mümkün hale gelsin.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye