Risale-i Nur’dan haber veren nuranî zatlar
Ahmet Aydın: “28. Mektup 5. Sebep’te geçen Nuran Zatlar k mlerd r?”
İhbarlar Kapalı Gelİyor
Geçmiş asırlardaki keşif ve keramet sahibi muhakkiklerden, ahir zamanda meydana gelecek tecdit hareketi ile ilgili birçok ihbarlar naklediliyor. Bu ihbarlar açık biçimde değil, imtihan sırrı çerçevesinde kapalı remizlerle gelmiştir.
Mesela: Abdulkadir Geylani Hazretleri (ks) Miladi bin yüzlü yıllarda, kendisinden sekiz yüz sene sonra gelecek evladını keşfen görüyor ve evladı ile konuşuyor. “Kün Kadiriyye’lvakt”, “Te’ıyşü Saiden”… gibi sözleriyle ahir zamandaki evladına remizler yoluyla işaretler ediyor.1
Şah-ı Nakşıbend (ks) Miladi bin üç yüzlü yıllarda, kendisinden altı yüz sene sonra gelecek asrın imamını keşfen görüyor. Bediüzzaman diyor ki: “Şah-ı Nakşibend, Gavs-ı Azam gibi Risale-i Nur’u ve kudsi hizmetini keşfen müşahede edip tahsinkarane haber vererek ona işaretler ediyor.”2
Abdulvahab-ı Şarani (ks), bin beş yüzlü yıllarda, kendisinden dört yüz sene sonra gelecek zatı keşfen haber veriyor.3
Ferİd Makamının Zatları
İmam-ı Rabbanî (ks) hicri bin yılının başında, (miladi bin altı yüzlü yıllarda) ahir zamanda gelecek imamdan bahsediyor ve keşfen görerek haber veriyor. Yetmiş beşinci mektupta Bediüzzaman’a hitaben “Tevhid-i kıble et!” buyuran İmam, Bediüzzaman’ın doğrudan Kur’ân’ın feyiz ve keşfiyatına mazhar olduğunu müşahede ediyor.4
Bu emirle İmam, Bediüzzaman’ın “Ferid” makamına sahip bulunduğunu da haber vermiş oluyor. Tasavvuf Tarihinde Gavs-ı Azam Abdülkadir-i Geylani’den (ks) beri Ferid makamına mazhar başka bir zat bilinmiyor. Bu makama mazhar olan evliya aradan şeyh ve vasıtaları, kutup ve gavsları kaldırarak doğrudan Kur’ân’dan ve Resulullah’tan (asm) feyiz alır ve müstakil, farklı ve müstesna bir hizmet tarzı ortaya koyar.5
Mevlana Halid-i Bağdadi (ks), hicri 1200, miladi bin sekiz yüzün başlarında, kendisinden bir asır sonra gelecek imama cübbesini göndermek6 suretiyle keşfen haber veriyor. Hayatında hiç hediye kabul etmeyen Bediüzzaman o cübbeyi kabul ediyor ve “O mübarek ve yüz yaşında cübbeyi giyiyorum. Cenab-ı Hakka yüz binler şükrediyorum.” Hatta Bediüzzaman bu cübbeyi talebelerine giydiriyor. Bu suretle, bu davanın, talebelerinin şahs-ı manevisinin omzunda yükseleceğini ve devam edeceğine işaret ediyor.7
Zaman Şahs-ı Manevî Zamanıdır
1870 Yılında vefat eden Gavs-ı Hizanî Seyyid Sıbğatullah el Arvasî (ks), kendisinden yarım asır sonra gelecek zatı keşfen görüyor ve bu zatın babasını müridlerine göstererek; “Efendiler! bu fakir sofinin sulbünden öyle bir çocuk dünyaya gelecektir ki, yüz kutbiyet onun derecesine yetişemez.”8 Demiştir.
Denizli’de Melami tarikatı şeyhi Hacı Hasan Feyzi (ks) kendisinden yarım asır sonra gelecek zatı doğumunda keşfederek müridlerine, “Bu gün şarkta büyük bir veli dünyaya geldi. Bu zat zamanın sahibi ve asrın vekilidir. Beklenen zattır…. O iman hizmetini her şeyin üstünde tutar!”9 demiştir.
Aynı yıllarda Isparta’da Halidî şeyhi Beşkazalı Osman-ı Halid (ks), kendisinden yarım asır sonra gelecek zatı doğumunda keşfederek müridlerine haber veriyor: ‘’İmanı kurtaran bir müceddid çıkacak. Bu sene şarkta tevellüt etti.’’10
Risale-i Nur’dan sonra “Nurani Zat”11 mefhumu ve manası şahs-i maneviye intikal etmiştir. Bu bir şahıs değil, şahs-ı manevidir.12
D pnotlar: