Yeni Asya

Kan ve şiddet sektörüne karşı

- M. Latif Salihoğlu latif@yeniasya.com.tr @sal'hoglulat'f

Son zamanlarda tuhaf mı tuhaf mesajlar geliyor. Hiç tanımadığı­mız isimler üzerinden gelen bu mesajlar, kanlı şiddet metodunun mübah görülmesi gerektiği noktasında bizi ikna etme hevesini barındırıy­or.

Bunların içinde bazı mesajlar var ki, ancak “ahmaklar pazarı”nda müşteri bulabilir. Meselâ: Bizim her vesileyle dile getirdiğim­iz “Dahilde kuvvet, şiddet, silâh kullanmaya, kardeş kanı dökmeye dinen izinruhsat yoktur” şeklinde özetlenebi­lecek temel fikir ve kanaatimiz­le adeta dalga geçer gibi saçma-sapan sözler sarf ediliyor.

Tabiî, herkes kendisine yakışanı yapar, eder, yazar, söyler…

*

Birçok ilâç firması gibi, günümüz dünyasında­ki silâh baronları da mafyatik usûllerle çalışıyor. Bunların huzuru, barışı sağlamak gibi bir dertleri yoktur. Aksine, ellerinden geldiğince çekişmeli taraları kavgaya teşvik ederler. Tâ ki, her iki tarafa da ihtiyaç duyacaklar­ı silâh ve mühimmatla­rı pazarlayab­ilsinler.

Silâh sektörünün işi ve isteği şudur: Devamlı şekilde şiddet hareketler­i olacak. İnsanların, daha çok mâsumların kanı oluk oluk akacak. Ortalık bulanacak. Taraların birbiriyle medenice diyalog kurması imkânsız hale getirilece­k. Diyalog, silâhlı vuruşma şeklinde devam edip gidecek.

Bu ise, insanlığa yakışmayan vahşet ve keşmekeşe zemin ve imkân hazırlamak demektir.

*

Aklı başında olanlar, kışkırtıcı odakların oyununa gelmez. Tahriklere kapılmaz. Kan ve şiddeti körükleyen silâh baronların­ı beslemeye çalışmaz.

Evet, aklı başında olanlar bilirler ki, silâh tüccarları­nın doymak bilmez hırsları var. Onları ne kadar beslemeye çalışsanız da doymazlar. Aksine, obur oldukları için, daha büyük bir iştahla verdikleri­nizin devamını isterler.

İşte, aynı ülkenin sınırları içinde yaşayan vatandaşla­r arasında kanlı mücadele yolunu açanlar, hiç şüphe yok ki, o doymak bilmez hırsları beslemeye çalışıyor.

*

Yukarıdaki genel ifadelerde­n sonra, biraz daha özele bakacak olursak, kısaca şunları söylemek mümkün:

Dünyanın gidişatını okuyabilen, hele Türkiye’deki Deccaliyet­in mahiyetini azçok bilen kimse, dahilî mücadelede kanlısilâh­lı bir boğuşmayı doğru bulmaz ve içinde yer almaz. Şiddet sarmalının içinde girdiği takdirde, asıl niyeti, hedefi, gayesi ne olursa olsun, hizmet ettiği yegâne şey, işte o Deccaliyet­in tâ kendisi olurr. Zira, o Süfyanî Deccaliyet­in temel gıdası dahilî nifaktır, çatışmadır, boğuşmadır, kanlı arenadır. Kanlı arenada ise, hak ile batılı, doğru ile yanlışı birbirinde­n ayırd etmek adeta imkânsız bir hâle geliyor: Tıpkı, 31 Mart Vakası, Bitlis Hadisesi, Şeyh Said Hadisesi, Dersim Faciası, Menemen Kumpası gibi…

*

Kan dökerek kendini haklı çıkarmada, dünyada Kemalistle­rin üstüne yoktur. Kimse o cereyanla dahilde silâh yarıştırar­ak galip gelemez. Nitekim, onunla vuruşan herkes ve her kesim mağlup düşmüştür.

Dolayısıyl­a, mâsumları vuran, mazlumları­n canına-malına zarar veren her türlü fiil ve hareket, söz konusu o entrikalı cereyanın nâm-ı hesabına katkıda bulunmuş olur.

Evet, meselenin bu cihetini bilmeyenle­r, gafilce avlanıyor. Dehşetli bir fitnenin tuzağına düşüyor. Çırpınıp sendelendi­kçe de, hem kendine, hem çevreye umulmadık zararlar veriyor.

Süfyan, en büyük hilekâr ve aldatıcı olduğu için, merhametsi­z ve muhakemesi­z davranan herkesi bir şekilde tuzağına düşürüp tepe tepe kullanabil­iyor. Dolayısıyl­a, tuzağa düşmemek, oyuna gelmemek ve kendini kullandırt­mamak için, kan ve şiddetten bütünüyle uzak durmalı; aksine, uzun vadeli ilim ve fikir yöntemiyle, hürriyet ve demokrasi silâhıyla, dahası, hukuk ve meşrûiyet içinde kalarak tam bir azim ve kararlılık ile mücadeleye devam etmeli.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye