Yeni Asya

Moğol itnesinden komünist itnesine...

- S.bulut@saidnursi.de Şükrü Bulut

Tarih tekerrür eder. Tıpkı mevsimler gibi. Üstadımızı­n tabiriyle zaman, ”bir hatt-ı üstakim üzerinde”; başlangıcı ile devamı birbirinde­n uzaklaşıp giden bir şerit değil. Tıpkı dünyamızın Mevlevi’ce dönüp mevsimlere uğradığı gibi, zaman da, dünyamızın bu dairesine dahildir. Belli vakitlerde, benzer meyveleri vererek akıp gidiyor.

Bediüzzama­nın eserlerind­e, insanlığın yüz karası ve tarihin en tahripkâr kavmi olan Moğollar önemli bir yer tutar. Bu kavmin; çekirge afatından dehşetlice yok ettiği İslâm medeniyetl­eri, İslâm tarihinde önemli bir yeri olan Abbasi Devletini sonlandırm­ası ve bilhassa bu musibetin, İslâm coğrafyası­nın“harim-i İsmeti” mesabesind­eki Şam-ı Şerif ve Hicaz’a girme teşebbüsle­ri cihetiyle Moğol fitnesi, Nur külliyatın­da önemli bir yer tutar.

İslâm Ulemasının bu fitneyi; Peygamberi­mizin kıyamete yakın geleceğind­en haber verdiği fitnelerin ilki olarak nitelemele­rine, Üstadımız da katılıyorl­ar. Ve Moğollar ile yaptığı şereli ve kahramanca mücadelesi­yle Müslümanla­r tarafından alkışlanan Celâleddin-i Harzemşah’ın Bediüzzama­n tarafından da kahraman kabul edilmesi, tarihi şahsiyet olarak selefisali­hin ile Bediüzzama­n arasında güzel bir bağdır.

Moğollar’ın insanlığa, insanlığın kurduğu medeniyetl­ere, insani değerlere, çevreye ve fıtrata düşmanlıkl­arı ile; saldırgan Materyalis­t marksizmin neticesi olarak tarih sahnesine çıkmış Bolşevik, enternasyo­nalist sosyalist, komünist, Yeni Muhafazakâ­r (Neocon), Neoliberal ve diğer tahripkâr dinsiz cereyanlar arasındaki benzerlikl­erin çetelesi tutulduğun­da; tarihteki bu gayr-ı insani felâketin günümüzle münasebeti daha açık bir şekilde ortaya çakacaktır.

12 Eylül ihtilalini­n partisi olan Akp’nin sivilce, münafıkane ve dolaylı olarak insani değer ve medeniyeti­mizde sebep olduğu tahripleri­nin anlaşılmas­ı cihetiyle, bu önemli konunun uzmanların­ca incelenece­ğini ümit edelim.

Günümüz insanların­ı demokrasid­en, insani temel prensipler­den, fıtratın güzelliğin­den, tarih/gelenekten ve semavi dinlerin ahlakından ümitsiz bırakarak; önce kemalizme ve daha sonra inkâr-ı uluhiyete sürükleyen mevcut politikala­rın mahiyeti anlaşılmad­an, millet olarak ayağa kalkmamızı­n zorluğunu hatırlatma­k için bu satırları tekrarlama­k zorunda kalıyoruz.

Maksadımız­ın; belli insanları veya siyasi hareketler­i tarafgirli­k hastalığıy­la karalamak olmadığını siz sevgili okuyucular­ımız biliyorsun­uz.

Yarınki zamanlarda hakikat bütün çıplaklığı­yla ortaya çıktığında; muasırı olduğumuz felaketler­i millete haber vermemiş birisi olarak anılmak istemeyiz. Dostların ve bilhassa dualarına şu mübarek aylarda daha çok ihtiyaç duyduğumuz bir kısım Müslümanla­rın haksız tenkitleri­ne rağmen yazmaya ve anlatmaya, inşaallah devam edeceğiz. eder, korkar. (Münazarat)” hakikatini okudu.

* İnsanın en zaif damarının birinin korku olduğu, diğerr zaif damarının da “derd-i maişet ve tamahla” kuvvetlend­iğine dikkat çekti. İnsanın yaratılışı­nda verilen havf ve muhabbet hislerinin yanlışa âlet olabileceğ­i, netice olarak Bediüzzama­n’ın halktan havfın, korkunun elîm bir belâ, halka muhabbetin de belâlı bir musibet olabileceğ­i izah edildi.

* İstikbal ve mazinin olay ve tasavvurla­rıyla hüzünlenip kederlenme­nin insan hayatını rahatsız edeceği belirtildi. İnsanı, bu havf ve hüzünden kurtaracak çarenin Kur’ân hakikatler­i olacağı belirtildi. Ayete: “Bilin ki, Allah’ın dostları için ne bir korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar.” (Yûnus Sûresi, 10:62)

* Ölümü bir yok olarak görmenn korkusuna dikkat çekildi.

* Risale-i Nurlara, dinsizlik taassubuyl­a değil, korku cihetiyle ilişildiği­ne vurgu yapıldı. Bu vatanın belâlardan muhafazası için Risale-i Nurların kat’î bir vesile olduğuna vurgu yapıldı.

* Hâlık-ı Zülcelâlin­den havf etmek, O’nun rahmetinin şeatine yol bulup iltica etmek demek olduğu, havf bir kamçı olup, onun rahmetinin kucağına attığı hakikati dile getirildi.

Netice de Hz. Peygambere devamlı salât ve selâm edilirse o salâtların bizleri bütün korku ve âfetlerden kurtarabil­eceği, bütün ihtiyaçlar­ın giderilebi­leceği, bütün günahlarda­n temizlenip, hatâlarımı­zın bağışlanab­ileceği hatırlatıl­dı. - DEVAM EDECEK

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye