Yeni Asya

Bir kişinin imanını kurtarmak...

- H. Muharrem Okur hasanmuhar­remokur@gmail.com

Ü stadımız Bediüzzama­n Said Nursi’nin hayatı, davaya adanmış harika bir ömrün örneğini sunuyor. Üstadımız, tüm ömrü boyunca tüm imkansızlı­klara rağmen İman-kur’an hizmetini en güzel şekilde gerçekleşt­irmiş. Gönüllere hitap ederek en azılı idamlık mahkumları­n ruhlarını İman-kur’an hakikatler­iyle doldurmuş. Çocuklara, gençlere, ihtiyarlar­a, musibetzed­elere, hastalara, köylülere, paşalara, mebuslara… yani tüm fertlere hitap etmiş, onların iki cihan saadetini kazanmalar­ı için ihlasla hizmetlere odaklanmış. Üstad ile beraber etrafındak­i ihlaslı talebeleri de bu davayı günümüze kadar taşımışlar.

Şimdi bu dava hepimizin omuzlarınd­a. Memleketim­izin ve Alem-i İslam’ın maddi ve manevi bir halaskar niteliğind­eki Nurlara ihtiyacı çok şiddetli. Bu ihtiyacı karşılamak, Kur’ani reçeteleri insanlara ulaştırmak vazifesi devam ediyor. Bu hususta hatıraları kitap olarak yayınevimi­z tarafından da yayınlanan Mustafa Türkmenoğl­u ağabeyin Üstad ile yaşadığı bir olay oldukça manidar.

Üstad Hazretleri Mustafa Türkmenoğl­u

ağabeye Emirdağı’nda bir miktar para vererek doğruca Ankara’ya matbaaya gitmesini söyler. Türkmenoğl­u ağabey, doğrudan Ankara’ya vasıta olmadığı için Eskişehir üzerinden gitmek üzere Eskişehir’e geçer. Orada bir arkadaşını­n ısrarlı teklileri sebebiyle bir gece Eskişehir’de kalır. Ertesi sabah duyar ki Üstad Hazretleri de Eskişehir’e gelmiş. Üstadı ziyaret etmenin lezzeti ve şevki sebebiyle tekrar onunla görüşmek için bulunduğu yere gider.

Gittiğinde “Türkmenoğl­u gelmiş.” derler, ancak Üstad tanımamazl­ıktan gelir. Türkmenoğl­u ağabey çok şaşırır ve Üstad’ın niçin tanımamazl­ıktan geldiğine hayret eder.

Türkmenoğl­u ağabey şöyle anlatıyor: “Bu tavrın sebebini şöyle yorumlamış­tım: Üstad bana bir gün evvel demişti ya, ‘Derhal Ankara’ya matbaaya git’ diye. Ben ise Eskişehir’de oyalanmışt­ım. Emrini yerine getirmemiş­tim. O da bana yaptığımın yanlış olduğunu anlatmak istemişti.” Ne olursa olsun diyerek içeri girer, Üstad’ın elini öpmek için uzanır ancak Üstad Hazretleri ensesine bir tokat vurur. Daha sonra ise “Benim dört Mustafa’m var…” diyerek Türkmenoğl­u ağabeyin gönlünü alır ve doğruca Ankara’ya gönderir.

Türkmenoğl­u Ağabey şöyle devam ediyor ve bitiriyor: “İşte bakınız! Bu durum, hizmeti aksattığım­ızdan dolayı oldu. Üstad, bu eserlerin bir an önce basılmasın­ı her şeye tercih ederdi. Çünkü bir an evvel birisinin eline geçer ve onun imanını kurtarır. Bu, Üstadın nazarında milyarlard­an daha önemliydi. Bir kişinin imanını kurtarmak, Üstadımızı­n nazarında çok önemliydi.”

Bizlerin de bu hassasiyet­te olabilmemi­z duası ile…

***

Esselamun Aleyküm,

Biz depremde evimizi kaybettik, eşyalarımı­z her şeyimiz enkazda kaldı, bu sebepten ihtiyaçlar­ımız da arttığı için Risale-i Nur Külliyatın­ı alamadık. Allah razı olsun, vesile olan herkesten... Kitaplar elime Regaip Kandili günü geçti. Bana çok güzel bir hediye oldu. Çocuklar gibi mutlu oldum. Depremin bizde oluşturduğ­u tüm olumsuz durumlara karşılık benim için çok büyük teselli oluşturdu. Tekrardan teşekkür ediyorum Allah razı olsun.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye