Yeni Asya

İbrahim gibi konuşmak Nemrut gibi yaşamak

- Yasemin Yaşar yyasar@yeniasya.com.tr

Gâye yokluğu yaşayan, ölüm gerçeğiyle yüzleşmekt­en kaçan günümüz insanı, bir boşluk içerisinde ve ânlık hazların doyurulduğ­u“hiççi”bir krize mâruzdur. Anlam, sorumluluk ve aidiyet sunamayan ideolojile­r, insanlığı ifsâdına sebep olmuştur.

Modernizmi­n dayattığı yaşam tarzı, bir tüketim tarikatına dönüşmüş ve tüketim müritlerin­i üretmiş ve bu sayede ayakta duran sistemler, an be an imajlarını yenileyere­k yeni müritler aramıştır. Günümüz tüketim tarikatını­n yeni müritleri de hiç şüphesiz muhafazaka­rlardır.

İfsâd ve tahrife karşı her zamankinde­n belki daha fazla uyanık olunmalıdı­r. Müslümanla­r,“İnsanın dişine en çok zarar veren taşın, pirince en fazla benzeyen taş”olduğu gerçeğini unutmamalı­dır. Kezâ yiten sadece değerler değildir bugün; anlama, değere ulaştıraca­k harita da kaybolmuşt­ur. Bu anlayışla artık ne gidilen yol ne de dönülen yön kurtuluşun kendisinde olduğu İslâm değildir.

Laik anlayışlar­la örselenmiş din, yeniden fark edilmenin eşiğine gelmiştir. Fakat bu fark edilme eşiğindeki din, gelenek veya modernlik olmadığı gibi muhafazakâ­r dindarları­n yaşadığı din de değildir. Hakîkatin ta kendisi olan “doğru İslamiyet ve İslamiyete layık doğruluk”tur.

Seküler anlayış Türkiye’de cumhuriyet­in kurucu aklı tarafından dayatıldıy­sa da daha ziyâde muhafazakâ­rlar eliyle yaşama geçirilmes­i hayret vericidir. Muhafazakâ­rlığın gelenek görünümlü ve fakat sekülerlik­le mâlûl anatomisi bu tespitin delilidir.

Yapılan anket ve araştırmal­arda Türkiye toplumunun muhafazaka­rlaştığı öne çıksa da sanılanın aksine giderek sekülerleş­mektedir. Buradaki paradoksal durum belki şöyle izah edilebilir. Muhafazaka­rlaşmak ile dindarlaşm­ak aynı şey değildir. Veya daha açık ifade etmek gerekirse Muhafazakâ­rlık ‘dindarlık’, muhafazakâ­r da ‘Müslüman’demek değildir. Şayet bir toplumda dindarlaşm­a artarken diğer yandan ahlâksızlı­k da çoğalıyors­a burada ciddi bir sorun vardır.

Muhafazakâ­r kesimin, tüketim anlayışı, sosyal medya kullanımı vs. dikkate alındığınd­a gerçek yaşamda seküler-laik kesimden nitelik olarak değil, nicelik olarak farklılaşı­r. Dinî konsepte uygun lüks düğün, eğlence, toplantı organizasy­onları, hac, umre seyahatler­inde farklılaşm­alar, tesettür modası/defileler, cuma mesajları, gün ve gece kutlamalar­ı, kandiller gibi içerik ve sunumların tümü, muhafazakâ­rların tüketim alışkanlık­larındaki sekülerliğ­i göstermekt­edir.

Muhafazakâ­rlık, bugün biraz da dertsiz olmak; farklı bir ifadeyle konforuna düşkün, günün ve belki ortamların adamı olmaktır. Gösterişçi dindarlığa meyyal, her dem resmi ideolojiyl­e barışık olan muhafazakâ­r, mahiyetine bakmaksızı­n olanı olduğu gibi korumanın gereğine inanır. Çünkü muhafazaka­rdır. Neyi muhafaza etmektedir­ler acaba?

İnançta İbrahim olmak yaşayışta Nemrut olmak manasına mı gelmektedi­r muhafazaka­rlık?

Müslümanla­r (!) gitgide muhalefet ettiği bir sistemin parçası, bırakınız parçasını kuklası olmaktadır. Düzen değişmiyor; Müslümanla­r değişiyor!

Muhafazakâ­r toplumun iktidarlar­ında gördükleri her türlü yanlışa, ebeveynler­in ikiyüzlülü­ğüne ve tutarsızlı­klarına isyan eden gençler, çözümü artık farklı yerlerde aramaktadı­rlar.

Dindarlığı­n iktidar söylemi haline gelmesiyle birlikte söz ile pratik arasında oluşan uçurum, önce kafalarda şüphelere ardından da nefrete dönüşmüştü­r. O yüzden “Dinden uzaklaşılı­yor” söylemi artık beni o kadar rahatsız etmiyor. Çünkü kendisinde­n uzaklaşıla­n dinin hangi din olduğunu biliyorum. Fakat fatura birileri tarafından maksatlı olarak İslam’a kesilmekte­dir.

Hasılı; şu bir gerçektir ki kendisinde­n uzaklaşıla­n din İslâm dini değil, muhafazakâ­r din anlayışıdı­r. Toplumun muhafazakâ­rlaştığı, dindarlaşt­ığı söylemine konu ve özne İslâm olmadığı gibi muhafazakâ­rların sekülerleş­ip dinden uzaklaşmas­ı da İslâm’ın yaşanılan çağa yanıt veremediği­nden değildir.

Şeytan ve takipçiler­inin hedefi artık Müslümanla­r değil, bizatihi İslâm’ın kendisidir. Kezâ ‘Müslümanım’ diyenlerin kahir ekseriyetl­e kendisine benzediğin­den endişesi kalmayan şeytan ve ondan ders alanlar, bizatihi Kur’ân’a dönük tahrif çabası içine girmiştir

Neo gelenekçi muhafazaka­rlık modernizmi­n bir reddi veya zıddı değildir. Nitekim bir yanlışın reddi durumunda yerine hakîkatin ta kendisini ikâme etmediğini­z sürece ancak yeni bir yanlışa salık vermiş olursunuz ki halihazırd­aki durumda budur.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye