Keşke siyasetçiler de duysa!
Ispanya GENÇLIK VE Çocukluk Bakanı Sira rego “Bu SAVAŞ Bir Halkın Tasfiyesidir. Buna Karşı asilik VE direniş GÖSTERMEMIZ Gerekiyor. Soykırımın durması için dünyadaki Tüm demokratlar Bunu yapmalı” dedi.
Çok ‘büyük’ işler peşinde koştuğumuz için küçük görünen ama esasında büyükten de büyük olan gerçekleri görmezden geliyoruz. Ekonomik ya da siyasi krizleri konuştuğumuz kadar sosyal krizleri konuşmuyoruz. Peki, siyasi krizleri konuşunca çare bulmuş oluyor muyuz? Bu soruya keşke ‘evet’ cevabı verebilsek.
Geçen gün öğle namazını eda ettiğimiz Çayeli Sahil Camisinde namaz sonrası kısa bir ‘hadis okuması’ yapıldı. Okunan hadis-i şeriflerden biri çok kısa olmakla beraber bir o kadar da dikkat çekiciydi. Mutlaka bu ve benzeri hadisleri duyanlar ve bilenler vardır, ama tekrarlamakta fayda var. İlgili eserde yer alan hadis-i şerif şöyle: “Ebû Hüreyre radiyallahu anhden: Bir adam, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selleme gelerek, “Ya Resûlallah bana bir şey öğret, hem de çok olmasın ki, onu belleyebileyim” dedi. Resûl-i Ekrem, “Hiddetlenme” buyurdu. Adam bunu bir kaç defa tekrarladı, her defasında, Resûl-i Ekrem, “Hiddetlenme” buyurdu! (Hadisi, Buhari, Tirmizi ve Ahmed rivayet etmişlerdir.)”
Tek kelimelik bu mesaj hayatımıza hükmetse, sonu gelmeyen tartışmalar ve ‘kavgalar’ bitmez miydi? Hele hele bu mesajı bilhassa siyasetçiler dikkate almış olsa; siyasi hayat ve dolayısı ile de sosyal hayat tertip ve düzene girmez miydi?
Netice itibarıyla ülkeleri de ‘hiddetlenme’ batışmış olmuyor mı? Mesela, Osmanlı’nın bir dönem ‘fetret devri’ni yaşaması da ‘hiddetlenme’nin bir sonucu değil miydi? Bugün siyasete hükmeden ‘kavga’ların temelinde de başka siyasetçilere hiddetlenme yok mu? Sosyal hayatı yıkıma sürükleyen boşanmaların altında da ekseriyetle ‘hiddet’ sonrası alınan şiddetli kararlar yok mu?
Belki de büyüklerimiz bu hadis-i şerilerden ders alarak “Hırsla kalkan zararla oturur” ya da “Keskin sirke küpüne zarardır” ata sözlerini sarf etmiştir. O halde millet olarak “Hiddetlenme”meyi mutlak surette gündemde tutmalı ve bu hedefe ulaşmalıyız.
Çoğu zaman tartışma konusu olan ‘siyasi hutbe’ler yerine ‘cuma cemaatine’ doğrudan hadis-i şeriler okunsa acaba çok daha isabetli olmaz mı? Aynı mesajlar televizyon ve diğer sosyal medya vasıtalarıyla da yoğun bir şekilde verilebilir ve verilmelidir. 90 bine yakın caminin bulunduğu ülkemizde sadece “Hiddetlenme” hadis-i şerifi milletimize anlatılıp izah edilebilse muhtemeldir ki pek çok kavga ve tartışma daha başlamadan sona erer.
Siyasetçiler, idareciler, zenginler, fakirler velhasıl nefes alan herkesin “Hiddetlenme” mesajından alacağı çok büyük dersler var. Hiddetlenmeyelim ki meselelerimizi sakince konuşup çare bulabilelim...
Avrupa
Parlamentosu ilk kez Gazze’de “kalıcı ateşkes” ve israil ile Hamas arasındaki savaşa bir çözüm bulunması için siyasi çabaların başlatılması çağrısında bulundu. ateşkes talebi, avrupa Parlamentosu’nun Ekim ayında kabul ettiği ve Gazze’deki sivillere yardım akışının hızlandırılması için insani “duraklama” çağrısında bulunan önceki tutumunda önemli bir değişimi temsil ediyor. Filistin ulusal Kurtuluş Hareketi Fetih, avrupa Parlamentosu tarafından
Avrupa Parlamentosu parlamenteri İspanyol Manuel Pineda İspanya’nın başkenti Madrid’deki Avrupa Parlamentosu binasında düzenlenen “Filistin: var olma hakkı” başlıklı konferansta konuştu. Pineda “Bu
7 Ekim’de başlamadı. Bu on yıllardır süregelen İsrail’in Filistin’deki işgalinin bir devamı. Bunu sadece ben değil BM Genel Sekreteri de söylüyor” dedi. AP parlamenteri, Ab’den İsrail ile arasındaki imtiyazlığı ortaklığı bitirmesini, diplomatik
oylanan Gazze Şeridi’nde ateşkes kararının “küresel”hale getirilmesi için uluslararası adalet divanı’nda“destekleyici”bir avrupa tutumu oluşmasını istediğini açıkladı. Filistin haber ajansı Wafa’ya göre, Hareketin Sözcüsü cemal nazzal, “avrupa ülkelerini, Filistin devleti’ni tanımaktan başlayarak güçlü ve etkili bir rol oynamaya ve Filistin devleti topraklarının sömürgeci işgalini ve bu topraklardaki ihlalleri durdurmaya” çağırdı.
Haber Merkezi ilişkilerin kesilmesini, bu ülkeye silah satışlarına ambargo getirilmesini isteyerek, “Yaşananları sadece Filistin halkı ödemiyor, uluslararası hukuku da öldürüyorlar. İsrail savaş suçlarının bedelini ödemeli. O yüzden Güney Afrika’nın, Bolivya’nın, Kolombiya’nın girişimleri desteklenmeli. Çocuklarımız, torunlarımız bizlere ileride (Soykırımı durdurmak için ne yaptın?) diye sorduklarında en azından mücadele ettik diyebilmeliyiz” ifadelerini kullandı.