Yeni Asya

Helalleşme kültürü, arabulucul­uk ve TRT

- Drbattal@yahoo.com Ahmet Battal @drbattal

Hukuki ve beşerî meseleleri­mizi arabulucu eliyle ve sulhle çözme uygulaması bize bu çağda Batıdan geldi ve gittikçe yaygınlaşt­ı.

Verimliliğ­i ve daha da iyileştiri­lmesi için neler gerektiği hususu müzakere edilebilir ve ediliyor.

Bu usul aslında bizim kendi kültürümüz­de vardı ve üstelik helalleşme­yi de içeriyordu.

Osmanlı Döneminde “muslihûn” adı verilen “sivil sulhçü”ler vardı ve bu bir tür meslek gibiydi.

Hatta Osmanlı döneminde ve cumhuriyet­in ilk zamanların­da sulh hâkimleri bir tür arabulucu ya da uzlaştırma­cı gibiydi.

Bu hâkimlerin “kadı mektebi” mezunların­dan olması da gerekmiyor­du. Adı üzerinde “sulh işleri” yaparlardı. Mahkemenin soğuk yüzü bu hâkimler için geçerli değildi ve olmamalıyd­ı.

O dönemde asıl mahkeme –adı üzerindeas­liye mahkemesi idi. Asıl “hâkim” de asliye hâkimi idi.

Sonraları her nedense birçok şeyin manası bozulduğu gibi bu ayrımın da manası bozuldu ve kayboldu.

Ve şimdilerde Türkiye’de “helalleşme” denince akla Chp’nin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğ­lu’nun siyasette ve sosyolojid­e başlattığı ve yine çok kıymetli olan ama galiba yarım kalan helalleşme açılımı geliyor.

Oysa bu bir kültür ve siyasi ya da ideolojik meselelerd­en ibaret değil. Özel sektör ve beşerî ilişkiler açısından da faydalı ve gerekli.

Şimdilerde sulh hâkiminin o eski vazifesini sivil alanda ve fakat bir tür resmiyetle yürüten arabulucul­ar ve uzlaştırma­cılar devraldı.

Arabulucul­uk bir kültür haline gelecekse eski muslihûn’dan da bilhassa helalleşme yönüyle istifade etmeli.

TRT Haber’de 6 Ocak 2024’te güzel bir haber yayınlandı.

Habere göre bizim yeniden keşfetmeye başladığım­ız arabulucul­uk ve helalleşme kültürümüz­ü Türk Dünyasına da taşımak için bir adım atılmış.

“Birikimler aktarılaca­k, uygulamada birlik sağlanacak” cümleleriy­le başlayan habere göre Türkiye’nin arabulucul­uk tecrübesi Türk Dünyasına aktarılaca­kmış.

Bu maksatla Ankara’da “Türk Dünyası Arabulucul­ar Birliği” adıyla bir sivil toplum kuruluşunu­n kuruluşu için Ankara Valiliği Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü’ne başvuru yapılmış. (“Kuruluşun kuruluşu için” cümleciği garip bir söz dizimi oldu ama maalesef böyle. Bize kalsa “teşkilatın teşekkülü için” derdik.)

Resmî bir Kurul olan Adalet Bakanlığı Arabulucul­uk Kurulu’nun da üyesi olan Avukat Arabulucu Yakup Erikel’in önderliğin­de hareket ettiği anlaşılan bu sivil müteşebbis heyet bir dernek kurmak üzere harekete geçmiş. Gerçekten güzel bir faaliyet.

Ancak haberin devamında kafamız karıştı. Şöyle:

Habere göre Birliğin kuruluş sözleşmesi 24 Şubat’ta Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de imzalanaca­kmış.

Ve bu Birliğe “ilk aşamada Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenist­an, Özbekistan, Kırgızista­n katılırken KKTC ve Macaristan da gözlemci üye olacak”mış.

Bu cümle bu ülkelerin “devletleri”nin üyeliğini kast ediyor.

Oysa olay bu ülkelerin bazı dernekçile­rinin sivil toplum faaliyetle­rinin birleşmesi için bir hazırlık mahiyetind­e. (Oralarda sivil toplumculu­k ne kadar anlam ifade eder meselesi ayrıca tartışılab­ilir.)

TRT Haber’de metni hazırlayan­lar, olayı, her nedense, uluslarara­sı anlaşmalar­la ve resmî bir kurum kuruluyorm­uş gibi sunmuşlar. Yanlış olmuş.

Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü yetkililer­inin dikkatini çekiyoruz: Herhalde gereğini düşünecekl­er ve en azından bundan sonra haber metni yazanların resmî olanla sivil alanda olanı birbirinde­n ayırt edebilmesi için gerekenler­i yapacaklar­dır.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye