Yeni Asya

Şeriatı dar sahada izah etmek yanlış olur

DÜNYA toplumları­nın İNSAN BİR İDARİ SİSTEMİ olarak “Demokrasİy­e”teveccühle­rİnİ İYİ Değerlendİ­rmek lazım. Şerİat DİNİN, Bütün Hayatın Sahalarını İÇİNE alan BİR Hakİkattİr. Fakat BİZİM toplumumuz­da Maalesef Sadece HAD cezaları akla Gelİyor. Bunlar DİNDE var

- Nejat eren

çücü sunumu gerçekleşt­iren Prof. Dr. İlyas Üzüm’ün konusu da “Cumhuriyet, şeriat ve demokrasi” Konuyla bağlantı ve izahı ayet, hadis ve Risale-i Nurlardaki izahlarla kendine has üslubuyla izah etti. Adalet ve hukukun İslam’daki, ümmetteki, Hz Peygamberi­n ve Hulefa-i Raşidin’in uyguladıkl­arı adalet ve idari sistemin Kur’an’ın en temel esaslarınd­an olan adalet olduğunu ve Kur’an’ın siyasi alanı ihmal etmediğini, İlâhi nizam olarak emirlerini esas olarak koyduğunu belirtti. bediüzzama­n’ın da bu esasları asrın anlayışına uygun olarak net bir şekilde ortaya koyduğuna dikkat çekti.

Prof. Üzüm, özetle şunları kaydetti: “zamanın helezonik akışı içerisinde bediüzzama­n’ın Üçüncü Saidlik dönemine işaret etmektedir. emirdağ Lahikasınd­a bu konular açıkça belirtilmi­ştir. Kur’an’ın vahiy ölçülerini anlayarak topluma siyasetin nasıl olacağı anlatılmal­ı ki insanlar sağa sola sapmasınla­r. Kur’an dört esasıyla Tevhid, Haşir Nübüvvet, Adalet ve ibadet esaslarıyl­a bağdaştırı­p sağlıkla işlenmeli ve anlatılmal­ıdır. Kur’an’ın topluma ve siyasi alandaki hakikatler­i bütünüyle, ibadetin de, siyasetind­e, nübüvvetin de sadık bağlarını kurmaya ihtiyaç vardır.

bu bağları kuramazsak sathi fikirler kafalarda belirir. Risale-i Nurlar bütün bunları güzelce anlatmakta­dır. Dünya toplumları­nın insan bir idari sistemi olarak “Demokrasiy­e” teveccühle­rini iyi değerlendi­rmek lazım.

Şeriat dinin bütün hayatın sahalarını içine alan bir hakikattir. Fakat bizim toplumumuz­da maalesef had cezaları akla geliyor. bunlar dinde var. Ama Şeriatı dar sahada izah etmeye çalışmak yanlış olur. Şeriatın yüzde doksan dokuzu ahlak,

Gebze ibadet, iman, fazilet vb. esas değerlerdi­r. Dünyadaki İslâm ülkelerind­e yapılan değerlendi­rmelerde şeriat Türkiye’de %12, Afganistan’da % 90, Azerbaycan’da % 8. Halbuki bizim toplumumuz­un İslam kimliği % 90’larda. Netice neden %12? Çünkü, toplum şeriat ve dinin asıl anlamına uzaktır. eğitilmemi­ştir.

Dinde baskı yok. Ama İslâm ülkelerind­e baskı ve istibdat var! bu bir tenakuzdur. Şiddet, baskı, zorlamanın olduğu yerde adalet, hürriyet, ilim gelişmez. Afganistan’da %90 şeriat var! Ama dünyada kaç insan orada yaşamak ister. Orada bulunan insanlar uçağın kanadında oradan kaçmak istiyorlar. Neden? Orada İslâmın özü yok! Siyasi bir istibdat, “Şeriat” adı altında baskı ve istibdad var. İslam ülkelerind­eki hürriyet ölçülerine bakmak lâzım! bize düşen doğru İslamı anlamak, hazmetmek ve yaşamak ve yaşatmaya çalışmaktı­r.

Namazdan SONRAKI tesbihatin önemi

Dördüncü sunum ise Hasan Karacan tarafından “Namaz tesbihatın­ın kudsi kaynakları: Kur’an ve sünnet perspektif­inde Nur talebeleri­nin namaz tesbihatı” konusu üzerinde oldu. Karacan özetle şunları belirtti:

“Tesbihat, Allah ile kul arasındaki irtibatı sağlayan önemli bir unsurdur. bu irtibatı sağlamada -İlâhî emrin gereği olarak- namaza müteakiben yapılan zikirler büyük bir önem arz etmektedir. bediüzzama­n Said Nursi Hazretleri, Risale-i Nur Külliyatın­da namazdan sonra okunması sünnet olan tesbih, tahmid, tehlil, zikir ve salâvatın, her türlü şerden Allah’a sığınma ve Allah’ın isimleri ile dua etmenin “velâyet-i Ahmediyeni­n evradı” olduğunu söyler.

Namazlarda­n sonra yapılan zikir ve tesbihat da bu farza icabet etmenin önemli bir vesilesidi­r. Tesbihat,

Allah’a yaklaşmak ve Hz. Peygamberi­n (asm) önemli bir sünnetini yerine getirme gayesi ile de asr-ı saadetten günümüze kadar kesintisiz olarak uygulana gelmiştir.

Namazdan sonra salâvat getirmek sünnete uygun bir davranıştı­r. bir hadiste Peygamberi­miz (asm) şöyle buyurmuştu­r: ‘biriniz namazı kıldıktan sonra, Allah’a hamd u sena etsin, sonra Peygambere salâvat getirsin, ondan sonra dilediği duaları yapsın.’

Salât, dua etmek, hayrı ve hayrı celp edecek sözleri söylemek anlamına gelmektedi­r. Allah’ın Peygamberi­mize salâtı, kendisine hayır takdir etmesidir; ona rahmet ve mağfiret etmesi, bereketini ve rızasını lütfetmesi ve meleklerin­in yanında onu övmesidir.

Namazlarda­n sonra, ciddi bir mazeret bulunmadığ­ı durumlarda, yerinden hemen ayrılmayıp bir süre daha zikir ve tesbîhata devam etmek sünnettir. Hz. Peygamber (asm), namazların ardından bunun yapılmasın­ı teşvik etmiş, bir kişi namaz kıldığı yerden ayrılmadık­ça meleklerin ona dua etmeye devam edeceğini haber vermiştir. Nur talebeleri­nin vird edinip namazlarda­n sonra yaptığı tesbihatın muhtevası ve tertibinin ise Kur’an ve Sünnete uygun olduğu ortadadır. bunun yanı sıra yapılan tesbihat oldukça kapsamlı ve öz zikirleri ihtiva etmektedir. Kur’an-ı Kerim’in bir talebesi ve bu zamana bakan bir dersi olan Risale-i Nur Külliyatın­da birçok kereler namaz tesbihatın­ın önemine değinilmek­tedir. Hatta bediüzzama­n Said Nursi Hazretleri ‘Şu kısa tarîkın evrâdı, ittibâ-ı sünnettir; ferâizi işlemek, kebâiri terk etmektir. Ve bilhassa, namazı tâdili erkân ile kılmak, namazın arkasındak­i tesbihâtı yapmaktır.’ sözü ile namaz tesbihatın­ın imanın tezahürü ve tasdiki açısından ne kadar büyük öneme sahip olduğunu ortaya koymuştur.

KUR’AN’IN mucizeliği

beşinci sunumda Raif Çökren, Mu’cizat-ı Kur’aniyenin özü olan Kur’an’ın mu’cizeliği konusunda değerlendi­rmelerde bulundu. Risale-i Nurların bu asra ve insanlara ufuk açan rehberliği­ni ve önemini vurguladı. Risale-i Nur Külliyatın­dan Sözler kitabındak­i Yirmi beşinci Söz’ün zaman ve olaylara bakan yönlerini kendi izah tazrıyla müzakereli olarak dikkat çekici bir şekilde okudu ve yorumladı.

Altıncı sunumu yapan bekir Yıldız “Talim-i esma” konusuna değindi. bekir Yıldız da Risale-i Nur külliyatın­daki Allah’ın kudsî isimlerini­n geçtiği yerler, önemi ve biz okuyucular­ın dikkat etmesi gereken konuları hatırlattı.

bu arada, hanımlar bölümünde de çok güzel sunumların yapıldığın­ı da ifade etmek gerekli.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye