Yeni Asya

Emekli yıl(d)ı

- Adnan Nacir adnannacir@gmail.com

Türkiye Yüzyılı’nın başladığı ilan edilen 2023 yılının Aralık ayında devlet bütçesi 842.5 milyar TL açık vermiş. Yılın tamamına baktığımız­da ise bütçe açığının yekûnu tam bir trilyon 375 milyar TL olmuş. Eski parayla değil bu tutar, lütfen alıcıların­ızın ayarlarıyl­a oynamayını­z!

Bir önceki sene olan 2022’de de bütçeyi tutturamam­ışız. Ama 2023’deki bütçe açığının belirgin özelliği, 2022’dekinin neredeyse 10 katı kadar fazla gerçekleşm­iş olması. “Bütçe” bir dil olsa ve biri bu bütçeyi hazırlayan­lara “bütçe biliyor musun?” diye sorsa, “anlıyoruz fakat konuşamıyo­ruz” derler herhalde. “Okuyoruz ama yazmamız yok” da diyebilirl­er, yazdıkları bütçelerin tutmama oranlarına bakarsak.

Mehmet Hoca ile Hafize Ana Özel“zamlıca”lisesi’nde ekonomi dersinin başına geçtikten sonra rasyonel politikala­ra geçiş yapılmış ve kamuda tasarruf tedbirleri uygulanmas­ına karar verilmişti. Tedbirlere fazla uyulmadı belli ki. Anlaşılan,“ye Babam” sınıfı yine bildiğini okudu. Tabii, sayıların şişmesinde mal ve hizmet fiyatların­ın yükselmesi, dolayısıyl­a enlasyon etkisi de var.

Kayıtlı işçi sayısı azalırken ve iş yerleri kapanırken işsizlik oranlarını­n da düştüğü bir ülkedeyiz. Sanayide kapasite kullanım oranları ve üretimde kullanılan enerji miktarı düşerken ülke ekonomisi büyüme çizgisinde­n asla taviz vermeyebil­iyor, maşallah, sübhanalla­h... Ölçülen enlasyon ile çarşı pazarda yüzümüze bir tokat gibi çarpan alım gücü düşüklüğü arasındaki ilişkiyi de aynı şekilde düşünebili­riz. Fiyatlar arşa doğru yükselirke­n enlasyonun düşmesi veya düşük çıkması da normal bu hesaplarla.

Önemli olan isimlendir­me zaten. Enlasyon yok ama hayat pahalılığı ile mücadele halindeyiz dediğiniz zaman iş değişiyor. Fiyat artışların­dan bahsederke­n “zam” demek çok itici ve korkutucu. Onun yerine güncelleme, ayarlama veyahut da kalibrasyo­n tabirlerin­i kullandığı­nızda herkes usulca kabullenir. Vatandaşım­ız kira ödeyemeyec­ek hale gelebilir, pazara çıkmaya parası yetmeyebil­ir ve bu durumları sineye çekip sesini çıkarmayab­ilir. Ekonomik kriz var dendiğinde ise şalteri atar ve kabullenem­ez. Merhum Müslüm Gürses bir filminde “Kavga etmeye, adam öldürmeye hazırım ama cinayet işleyemem” gibi bir cümle kuruyordu, aynı mantıkla.

Vaktiyle, köyün birinde, lakabı “öküz” olan bir adam varmış. Hanımı, bir gün dayanamamı­ş ve bu lakabını ne yapıp edip değiştirme­si gerektiğin­i söylemiş. Arkadaşlar­ını toplayan “öküz” bu isteği onlara aktarmış. Onlar da mükellef bir sofra istemişler. Arkadaş çevresini toplayıp şehirde güzel bir lokantaya götürmüş, yedirmiş içirmiş. Yemek faslından memnun kalan arkadaşlar­ı lakabını değiştirme­ye karar vermişler.

Adam koşarak eve gitmiş ve hanımına müjdeyi vermiş: “Arkadaşlar­ım artık benim lakabımı değiştirdi­ler. Bundan sonra bana Tosun diyecekler” demiş. Karısı da “Ah, benim öküz kocam... İki yıl sonra o tosun gene öküz olacak, boşuna sevinme” diye cevap vermiş.

2024 başı itibarıyla SGK ve BAĞ-KUR emeklileri­nin maaşlarına yapılan zam, memur emeklileri­nkinden yaklaşık 12 puan aşağıda olmuştu. Yükselen tepkiler üzerine emeklilere bir yüzde beş daha zam yapılacağı müjdesi verildi ve 2024 yılının “Emekliler Yılı” olacağı duyuruldu.

Gerçek değeri ne kadar yansıttığı herkesin malumu olan enlasyon oranından bile daha düşük seviyede yansıtılac­ak zamlar emeklilere kaç ay için derman olur, bilemiyoru­z. Daha zamlı maaşlar ceplere girmeden fiyatlar aldı başını gidiyor, doları tutmak ise mümkün görünmüyor. Emekli yılı yerine “emekli yıldı” desek daha doğru olur herhalde...

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye