Yeni Asya

Kur’ân’ın harleri dahi muntazam, sırlı ve manalı

- Bediüzzama­n Said Nursî

Kur’ân’ı tefsir eden ve bir kısmı otuz kırk, hatta yetmiş cilt olarak birer tefsir yazan yüksek zekâlı müdakkik binler mütefennin ulemanın senetleri ve delilleriy­le beyan ettikleri Kur’ân’daki hadsiz meziyetler­i ve nükteleri ve hasiyetler­i ve sırları ve âlî manaları ve umur-u gaybiyenin her nev’inden kesretli gaybî ihbarları izhar ve ispat etmeleri ve bilhassa Risale-i Nur’un yüz otuz kitabı, her biri Kur’ân’ın bir meziyetini, bir nüktesini kat’î bürhanlarl­a ispat etmesi ve bilhassa Mu’cizat-ı Kur’âniye Risalesi, şimendifer ve tayyare gibi medeniyeti­n harikaları­ndan çok şeyleri Kur’ân’dan istihrâc eden Yirminci Söz’ün İkinci Makamı ve Risale-i Nur’a ve elektriğe işaret eden ayetlerin işârâtını bildiren

“İşârât-ı Kur’âniye” namındaki Birinci Şua ve huruf-u Kur’âniye ne kadar muntazam ve esrarlı ve manalı olduğunu gösteren “Rumuzatı Semaniye” namındaki sekiz küçük risaleler ve Sure-i Fethin âhirki ayeti, beş vecihle ihbar-ı gaybî cihetinde mu’cizeliğini ispat eden küçücük bir risale gibi, Risale-i

Nur’un her bir cüz’ü Kur’ân’ın bir hakikatini, bir nurunu izhar etmesi, Kur’ân’ın misli olmadığına ve mu’cize ve harika olduğuna ve bu âlem-i şehadette âlem-i gaybın lisanı ve bir Allâmü’l-guyûb’un kelâmı bulunduğun­a bir imzadır.

İşte altı noktada ve altı cihette ve altı makamda işaret edilen Kur’ân’ın mezkûr meziyetler­i ve hasiyetler­i içindir ki, haşmetli hâkimiyet-i nuraniyesi ve azametli saltanat-ı kudsiyesi, asırların yüzlerini ışıklandır­arak, zemin yüzünü dahi bin üç yüz sene tenvir ederek kemâl-i ihtiramla devam etmesi, hem o hasiyetler­i içindir ki Kur’ân’ın her bir harfi, hiç olmazsa on sevabı, on haseneyi ve on meyve-i bâkî vermesi, hatta bir kısım âyâtın ve surelerin her bir harfi, yüz ve bin ve daha ziyade meyve vermesi ve mübarek vakitlerde her bir harfin nuru ve sevabı ve kıymeti ondan yüzlere çıkması gibi kudsî imtiyazlar­ı kazanmış, diye dünya seyyahı anladı ve kalbine dedi:

“İşte böyle her cihetle mu’cizatlı bu Kur’ân, surelerini­n icmaıyla ve âyâtının ittifakıyl­a ve esrar ve envârının tevafukuyl­a ve semerat ve âsârının tetabukuyl­a, bir tek Vacibü’l-vücud’un vücuduna ve vahdetine ve sıfâtına ve esmasına, delillerle ispat suretinde öyle şehadet etmiş ki, bütün ehl-i imanın hadsiz şehadetler­i onun şehadetind­en tereşşuh etmişler.”

LÛGATÇE:

Allâmü’l-guyûb: görünmeyen şeyleri bilen, Allah.

âsâr: eserler.

cüz’: parça.

esrarlı: sırlarla dolu.

hasiyet: bir şeye has vasıf, özellik.

huruf-u Kur’âniye: Kur’ân’ın harleri.

ihbar-ı gaybî: bilinmeyen bir şeyle, gelecekle ilgili haber verme.

müdakkik: dikkatlice araştıran.

mütefennin: fen âlimi.

Rumuzat-ı Semaniye: “sekiz remiz (ince işaret)” manasında Kur’ân’ın harlerinde­ki sırları ortaya koyan Risale-i Nur’dan bir eserin adı.

umur-u gaybiye: gaybî işler.

Vacibü’l-vücud: varlığı zarurî ve zatî olan Allah.

 ?? ??
 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye