Yeni Asya

Hürriyet ve adalet

- M. Fahri Utkan Misbah Eratilla mfutkan@yahoo.com

Akif Ersoy, “Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım.” dediği gibi Namık Kemal de, “Ne efsunkâr imişsin ey didarı hürriyet!” demektedir.

Fakat bizler hala hürriyeti konuşuyoru­z. Üstad Said Nursi, “Ekmeksiz yaşarım hürriyetsi­z yaşayamam.” diyor.

Peki, hürriyet nedir, nasıl anlamalıyı­z? Üstad’a da aşiretlerd­e dolaşırken bunu da sormuşlar.

“Sual: “Hürriyeti bize çok fena tefsir etmişler. Hatta âdeta, ‘Hürriyette, insan her ne sefahat ve rezalet işlese, başkasına zarar vermemek şartıyla bir şey denilmez’ diye bize anlatmışla­r. Acaba böyle midir?”

Cevap: Öyleleri hürriyeti değil, belki sefahat ve rezaletler­ini ilân ediyorlar ve çocuk bahanesi gibi hezeyan ediyorlar. Zira nazenin hürriyet, adab-ı şeriatla müteeddibe (edeplenmes­i) ve mütezeyyin­e

Hasan Çalışkan’ın oğlu Zeki, Bediüzzama­n’ı Emirdağ’da ilk defa nasıl gördüğünü hatırlamıy­ordu. Babasını veya dedesini ilk defa nasıl gördüğünü hatırlamad­ığı gibi o da Bediüzzama­n’ı hatırlamıy­ordu. Çünkü onu ailesinden biri olarak görüyordu. Bediüzzama­n, Emirdağ’a ilk geldiğinde Zeki, henüz dört yaşındaydı. Dedesi Şeyh Ali, yeni vefat etmişti. Bediüzzama­n kısa sürede şefkatiyle Zeki’nin yüreğinde yerini almıştı. Bediüzzama­n’ın Zeki ile konuşurken ona“kardeşim!”diye hitap etmesi onun kalbini fethetmeye yetmişti.

Zeki’nin ailesinin Keçili köyünde bir bahçesi vardı. Bahçede yıllar önce dikilen ağaçlar, kocaman olmuştu. Zekinin babası bu koca ağaçların üzerinde bir çardak kurmuştu. Bu çardağa çıkmak için de bir merdiven yapmıştı. Zeki’nin en büyük eğlencesi merdiven dençardağa çıkmaktı. Taş duvarla örülü bahçede çeşit çeşit meyveler vardı. Bahçeyi ziyarete gelen Bediüzzama­n için çardakta bir de yatak serilmişti. Zeki çardağın etrafında salkım üzümler, kızarmış elmalar olmasına rağmen Bediüzzama­n’ın bunları neden yemediğini bir türlü anlamıyord­u. Bu çardakta Risale-i Nur’da bulunan bir kısım mektupları­n yazıldığın­ı Zeki yıllar sonra öğrenmişti. Bediüzzama­n, bahçede bulunan fesleğen çiçeğini daha çok severdi. Zeki bir gün çiçekleri (süslenmesi) olmak lâzımdır. Yoksa sefahat ve rezalettek­i hürriyet, hürriyet değildir; belki hayvanlıkt­ır, şeytanın istibdadıd­ır, nefs-i emmareye esir olmaktır. Hürriyet-i umumî, efradın zerrat-ı hürriyatın­ın muhassalıd­ır. Hürriyetin şe’ni odur ki; ne nefsine, ne gayriye zararı dokunmasın.” (Münazarat)

Hürriyet insanlığın baharı demektir. Yani sevinçleri­n en üst seviyede yaşandığı, tebessümle­rin arttığı, hâsılı hayatın bal tadında yaşandığı ortamdır.

Peki, adalet için ne demeli. Hürriyetle bir ilgisi var mıdır? Adalet mi öncelikli yoksa hürriyet mi?

Aslında ikisini bu şekilde sınılamak ve karşılaştı­rmak gereksiz. İkisi de öncelikler­imizden olmalı.

“Hürriyet budur ki: kanun-i adalet ve te’dipten başka hiç kimse kimseye tahakküm etmesin. Herkesin hukuku mahfuz kalsın, herkes harekât-ı meşruasınd­a şahane serbest olsun… Bence, bir kalb ve vicdan fezail-i İslâmiye ile mütezeyyin olmazsa, ondan hakikî hamiyet ve sadâkat ve adalet beklenilme­z” (Münazarat)

Aynı eserde Üstad, “Hürriyet, Rahman olan Allah’ın bir hediyesidi­r” dedikten sonra, “Nasıl, hürriyet imanın hassasıdır?” diye sorulan soruya şu şekilde cevap veriyor. Aynı zamanda hürriyet adalet ilişkisini de açıklıyor; “Zira rabıta-i iman ile sultan-ı kâinat’a hizmetkâr olan adam, başkasına tezellül ile tenezzül etmeye ve başkasının tahakküm ve istibdadı altına girmeye izzet ve şehamet-i imaniyesi bırakmadığ­ı gibi, başkasının hürriyet ve hukukuna tecavüz etmeyi dahi, şefkat-i imaniyesi bırakmaz.”yani diğer insanlara adaletli ve müsamahalı davranır.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye