Zeki’nin çocuk kalbi
koparıp eve götürecekken Zübeyir Gündüzalp “Kardeşim, üstad fesleğeni sever, onları koparmayın!”deyince Zeki, bir daha fesleğen çiçeğini koparmadı.
Zeki arkadaşlarıyla sokakta oynarken Bediüzzaman dışarı çıktığında oyunu bırakırdı. Ardından onun peşine takılıp uzaktan uzağa onu izlerlerdi. Genelde Bediüzzaman, Çarşı Camiine gider ve caminin içindeki mahfilde kalırdı. Bediüzaman’ın mahfilde yere serdiği beyaz işlemeli pamuklu zarif seccadesi Zeki’nin dikkatinden kaçmamıştı. Bediüzzaman, Cuma günü namaz için bir saat önceden evden çıkar, camiye doğru giderken çevre köylerden gelen ahali ve dükkân sahiplerine selam vere vere camiye giderdi. Zeki ve arkadaşları Bediüzzaman evden çıktığında uzaktan da olsa peşine takılır şefkatli dedelerini merakla izlerlerdi. Zeki uzun bir müddet Bediüzzaman’ın camiye gitmediğini görünce meraklanır. Anne babasından öğrendiğine göre Bediüzzaman’ın camiye gitmesini hükümetin resmi görevlileri engellemişti. Gerekçeleri ise halkın gösterdiği yoğun ilginin yetkilileri ürkütmesiydi.
Zeki, Bediüzzaman camiye gittiğinde o da abdest alır ve ona yakın bir yerde otururdu. Bediüzzaman’ın namaza duruşunu, namaz kılışını, tekbir alışını, sonra dua edişini zevkle izlerdi. Yıllar sonra böyle namaz kılan ve dua eden kimseyi görmediğini her sohbette dile getirirdi.
Zeki’nin babasına ait olan dükkân, Bediüzzaman’ın evinin tam karşısındaydı. Zeki, dükkânın önüne çıktığında Bediüzzaman’ı pencerede görürdü. Bir gün Zeki’nin babası iş gereği dükkândan ayrıldığında ağabeyi ile kavgaya tutuşur. Bediüzzaman pencereden kavgalarını görünce Zübeyir Gündüzalp’ı gönderir. Zübeyir yanlarına gelir “Kardeş, Üstad sizi çağırıyor!” dediğinde babaları dükkâna dönmüştü. Babaları “Haydi şimdi ne haliniz varsa görünüz!” dedi. Zeki ve ağabeyi hemen abdest alıp ve Bediüzzaman’ın odasına gittiler. İkisi de yerde diz çöküp Bediüzzaman’ın karşısına geçtiler. Bediüzzaman, yaptıkları işin kötü olduğunu kardeşlerin birbirlerini sevmeleri gerektiğini söyler. Daha sonra kendisinin kardeşleri ve akrabalarından ayrı düştüğünü ifade eder. Zeki ve ağabeyi mahcubiyet içinde bir daha böyle bir şey yapmayacaklarına dair söz verip oradan ayrıldılar.
Zeki’nin çocuk kalbi Bediüzzaman’dan gördüğü şefkat ve sevgiyi yıllar sonrada ilk günkü gibi hissediyordu.
Kaynak:
Necmeddin Şahiner- Son Şahitler-4 - sayfa77-80