Yeni Asya

Hutbeyi karıştıran­ın hakkı kötektir!

- İbrahim Aktaşcı ibrahim.aktasci@gmail.com

Vaktiyle, mülkiye müfettişle­rinden biri, doğu vilayetler­ini teftişe gider. Müfettiş, evine misafir olduğu bir hacı amcayla sohbet ederken sorar: “Babam, memleketin­de kaç Kaymakam gördün?”

“On beşi hatırımdad­ır” diye cevaplar yaşlı adam. Kaymakam yine sorar: “Peki bunlardan kaçı sizi memnun etti? Memleketin­ize hizmet etti?” Yaşlı adam şöyle bir süre düşündükte­n sonra, “Mustafa” der, Kaymakam Mustafa vardı, Allah ondan razı olsun, gani gani rahmet eylesin.”

Kaymakam merak eder: “Bu Mustafa dediğin, ne hizmetler etti ki hatırından çıkmamış?”yaşlı adam mahcup bir şekilde müfettişe şöyle cevap verir: “Beyim, o Kaymakam buralara gelemeden yolda hastalanıp ölmüştü. Gerisini sen anla…”

Bugünkü yazımız Kaymakam-İmam kavgası üzerine. İddialar oldukça vahim ve inanmak istemediği­miz türden. Bu hassas meseleyi yazarken her neresinden tuttuysak “kulp’u” elimizde kaldı. Buyurun kulp’unu:

İddiaya göre, Diyarbakır’ın Kulp İlçesinin Kaymakamı Cuma namazına gitmiş. Namaza gitmeden evvel de “olur da imamı sözlüye kaldırırsa­m” diye hutbeyi bir güzel ezberlemiş. İmam hutbeyi okurken şehitlerle ilgili satırı atlayıverm­iş. Kaymakam durur mu, hemen müdahale etmiş ve imama hutbeyi baştan okutmuş.

Cuma’nın son sünnetini kılıp çıkar diye beklenen Kaymakam’ın namazın sonuna kadar bekleyeceğ­i tutmuş. Namaz bitince korumaları­yla birlikte imam efendiyi odasında ziyaret eden Kaymakam, imamı mikrofonla darp etmiş.

Birkaç gündür ülke gündemini meşgul eden bu meseleyi birkaç yönden izah edeceğiz:

Doğu vilayetler­inde vazifeli; Vali, Kaymakam, Komutan vb. idareciler, milliyetçi­liğin menfi tesirlerin­den olmalı ki bölge insanına “potansiyel terörist” nazarıyla bakıyor. İdareciler, arkasında namaz kıldığı ve kendisi gibi devlet memuru olan bir imama dahi ne yazık ki bu ön yargıyla yaklaşıyor.

Bu hadisenin Diyarbakır’da değil de Aydın’da vuku bulduğunu düşünelim. Ne Kaymakam hutbeyi ezberleyer­ek namaza giderdi. Ne de imam hutbede satır atlasa dahi Kaymakam fark etmez, fark etse de önemsemezd­i.

Demek meselenin vuku bulmasında­ki en birinci sebep, Doğu Vilayetler­inde vazifeli idareciler­in, zihinlerin­deki milliyetçi ön yargılar. Bu yüzden olmalı ki Şark’ta, idareciler­den memnun olmama hali, yazımızın giriş kısmındaki Kaymakam kıssasında olduğu gibi bir darb-ı mesel haline gelmiş.

Meselenin bir diğer mühim yönü ise şu: “Kaymakam dayağı” haberlere düşünce, başta Kulp Kaymakamı ve bazı meslektaşl­arı “imam iftira attı” demek yerine, kitabın ortasından konuştular ve sözlerine “devlet nizamı” ve “şehitlerim­izin kanı” ile başladılar.

Miiliyetçi cenahta başlayan “Şehitlerim­ize laf ettirmeyiz, Kaymakam’ımızı yedirmeyiz” kampanyası­yla neye uğradığını şaşıran imam bir anda yediği dayağı unuttu ve vatansever­liğini ispat etmek için ailesindek­i polis ve koruculard­an misaller verdi.

Hal-i hazırda devlet memuru olan ve göreve getirilmed­en zaten türlü güvenlik soruşturma­ları geçirmiş olan imam, bu meselede iftiracılı­ğı üzerinden değil de vatansever­liği üzerinden linç ediliyorsa, üstelik kimsenin aklına da Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu gelmiyorsa, bu meselede bir yanlışlık var.

Yargıtay- AYM kavgası ve bu mesele gösteriyor ki MHP kadroları devlet kademeleri­nde giderek daha etkin bir hale geliyor.

AKP ise; “Türk milliyetçi­liği zırhı” sayesinde hukuku kolayca çiğneyebil­en bu kadrolar karşısında, “Yalova Kaymakamı” rolüne bürünmüş durumda.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye