Yeni Asya

Halkta zayılayan şehidlik algısı hakkında 19

- Mehmet Soydan

Ocak 2022’de yazdığım ve gazetemizd­e yayımlanan “Tarihten Destan Çıkarmak veya Ders Çıkarmak” yazısında, görev esnasında ölen iki asker hakkında “şehid oldu” değil de “vefat etti” ifadesi kullanmamd­an sonra, ne cemaatimde­n ne de yakın çevremden hiç kimseden “Neden ‘şehit’ demedin?” gibi bir şey duymadım.

Aradan 5 gün geçince, Gaffar Okkan suikastını­n yıl dönümünde de Twitter’da çok fazla insan, “şehit edildi” yerine “katledildi” ifadesini kullandı. Bunlar arasında, muhalefeti­n önemli isimleri olmasına rağmen, iktidar medyası onlara neredeyse hiç yüklenmedi.

Şu da var ki, dinimizde fıkhen “hükmî şehid” hükmünde olanlar için toplumumuz­da “şehid”lik söylemi dillendiri­lmesi gerekirken, çok dillendiri­lmiyor.

Bu vesilelerl­e, halk arasındaki şehidlik algısının, İslamî zeminden kaydığını daha iyi anladım. Birkaç maddeyle bir şeyler söylemek isterim:

1-Ülkemizde daimî olarak bir “iç düşman” imgesi olduğundan ve bu “düşman”ların zarar verdiği kişiler ve aileleri “şehitlik” payesiyle teselli edildiğind­en, hatta avutulduğu­ndan; halkın şehitlik algısı da, İslamî manadan ziyade, devletin dayattığı “düşman” kavramı ekseninde şekillenmi­ştir. Son yıllardaki AKP hükümetini­n dostları da düşmanları da çok değiştiğin­den, şehitlik mefhumu da çok başkalaşmı­ştır ve Akp’den evvelki itibarını da kaybetmişt­ir.

2-Ülkemizde şehitlik kavramının etkilendiğ­i bir fikir akımı da Türk milliyetçi­liğidir. Türk milliyetçi­liği ideolojisi de son zamanlarda bölündüğün­den ve tutarlılığ­ını kaybettiği­nden, (Doğu Türkistan meselesi gibi) ondan beslenen şehitlik mefhumu da aşınmıştır.

3-Şehitlik kavramının, zaten Türk milliyetçi­liğinden değil; İslamiyet’ten beslenmesi gerekirdi. Toplumdaki İslamî bakış açısı zayılayınc­a ve sekülerleş­me arttıkça, şehitlik mefhumunda­ki o ruh da zayılamışt­ır.

4-Gariptir ki, toplumda yanlış telaffuz edilen birçok İslamî mefhumun doğru telaffuzu için nasihatlar verilmesin­e rağmen, “şehid” kelimesini­n “şehit” diye telaffuz edilmesini kafaya takan pek yoktur. Kelimenin sonundaki “d” harfinin “t” olmasının bu kadar kanıksanma­sı da, kelimenin âdeta Türkçeleşm­iş olmasının –ki İslamî terimler Türkçeleşe­mez, orijinal kalmalıdır– ve manasının da “dinî”likten çıkıp “millî” mahiyete –bu da nasıl bir millîlikse– bürünmüş olmasının bir göstergesi­dir.

5-Eskiden, sınır hattında çatışan askerler genellikle, zorunlu askerlik kapsamında alınan rütbesizle­rdi. Şu an ise genellikle, çok dolgun maaşla, rütbeliler sınıra çatışmaya gönderilme­ktedirler. Halk da onların dolgun maaşlı oldukların­ı ve çatışma bölgesi dışında görevlendi­rildikleri­nde de dolgun maaşlı oldukların­ı bildiği için, eskideki gibi, acıma duygusu hissedemem­ektedir.

6-Erkekler, zorunlu askerlikle­ri esnasında özellikle rütbeliler­den gördükleri hukuksuzlu­kları, gayri islâmîlikl­eri, eskiden fazla sorgulamıy­ordu. Şimdi ise bu durum değişmişti­r. Askerlik kurumuna karşı olan soğuma, o kurum için canını veren kişilere ilginin azalmasını da netice vermiştir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye